Türkiye’de Deprem Gerçeği ve Zorunlu Afet Sigortalarındaki (ZAS) Uygulama Değişikliği konulu panel İstanbul Ticaret Odası Konferans Salonunda düzenlendi. İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Mehmet Develioğlu’nun açış konuşmasını yaptığı oturumun başkanlık koltuğunda ise İTO 20 No’lu Sigortacılık Meslek Komitesi Başkanı Özgür Yılmaz vardı.
Bu yıl hayata geçirilmesi beklenen Zorunlu Afet Sigortası’nın (ZAS) masaya yatırıldığı İTO’daki toplantıya TOBB Sigorta Acenteleri İcra Kurulu Yönetim Kurulu Başkanı Levent Korkut, Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu (SEDDK) Başkan Yardımcısı Emine Feray Sezgin, DASK Koordinatörü Özgür Bülent Koç, Yıldız Teknik Üniversitesi Prof. Dr. Şükrü Ersoy ve Allianz Teknik Test Merkezi Direktörü Dr. Ceyhun Eren ise sunumlarıyla katkıda bulundular.
İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Mehmet Develioğlu açılış konuşmasında, Kahramanmaraş depremleriyle ilgili açıklamalarda bulundu. Develioğlu, Kahramanmaraş depremlerinde 36.000 binanın yıkıldığını, 500 bin binanın ise ağır hasar aldığını belirtti. Bu durumu, alınacak önlemlerle yeniden yapılandırma imkanına dikkat çekerek, sigortanın önemli bir araç olduğunu ifade etti.
Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurulu (SEDDK) Başkan Yardımcısı Emine Feray Sezgin sunumunda afet sigortalarına dair gelişmeleri kamuoyuyla paylaştı. Sezgin, metrekare bedellerinin arttırıldığını ve bu bedellerin ÜFE’ye (Üretici Fiyat Endeksi) bağlandığını açıkladı. 2024’te metrekare bedelinin 6 bin lirayken, 2025’te bu tutarın 7 bin 800 liraya yükseldiğini belirtti. Sezgin bu durumda, 100 metrekarelik bir bina için DASK (Doğal Afet Sigorta Kurumu) tarafından 780 bin TL teminat ödeneceğini ifade etti.
Deprem kader olabilir ama hazırlanmak görevimiz
Doğal Afet Sigorta Kurumu (DASK) Koordinatörü Özgür Bülent Koç, panelde deprem sigortasının önemi ve Türkiye’nin afetlere karşı hazırlıklı olması gerektiği konusunda açıklamalarda bulundu. Koç, Türkiye’nin coğrafyasının deprem açısından bir “kader” olabileceğini, ancak bu duruma en iyi şekilde hazırlanmanın insanların sorumluluğu olduğunu belirtti. “Deprem, bizim coğrafyamızda kaçınılmaz olabilir ama buna en iyi şekilde hazırlanmak bizim görevimiz” diyen Koç, Türkiye’nin deprem sonrası yardım konusunda hızlı bir millet olduğunu ancak unutkanlığın da bir sorun olduğunu dile getirdi.
Sigorta Acenteleri İcra Komitesi (SAİK) Başkanı Levent Korkut, Türkiye’nin deprem riskiyle ilgili açıklamalarda bulundu. Korkut, “Dünya üzerinde deprem riskine en çok maruz kalan beş ülkeden biriyiz. Son yüzyılda, 231 büyük depremde 130 bin kayıp verdik. Ancak felaketlerde her zaman kenetlenen bir milletiz” dedi. Kahramanmaraş depreminde sigorta acenteleri olarak etkin bir şekilde çalıştıklarını ve sektörde başarılı bir sınav verdiklerini belirten Korkut, “600 bin dosya vardı ve sektör, bu konuda çok iyi bir sınav verdi. Japonya dahil, başka bir millet bu kadar çabuk toparlanamazdı” şeklinde konuştu.
Depreme karşı kriz iletişimi ve ekonomik riskler
Deprem riskleri ve kriz yönetimi üzerine değerlendirmelerde bulunan Dr. Ceyhun Eren ve Prof. Dr. Şükrü Ersoy, afetlerin sadece fiziksel yıkımla sınırlı kalmadığını, ekonomik ve sosyal boyutlarıyla da ele alınması gerektiğini vurguladılar.
Şükrü Ersoy, dünyanın 4,6 milyar yıllık tarihinde beş büyük felaket yaşandığını ve bunların hiçbirinde insanın olmadığını belirtti. “Ancak artık altıncı felaket konuşuluyor. İnsan, doğaya zarar veren kötü bir kiracı gibi davranıyor. İnsan merkezli çözümler üretiyoruz, ancak doğa odaklı değiliz. Doğa da bize sınırlarımızı hatırlatıyor” dedi.
Dr. Ceyhun Eren, deprem yönetmeliğinin öncelikle can güvenliğini esas aldığını belirterek, sanayi yapılarının farklı değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti. Eren, “Deprem sonrası binalar ayakta kalabilir ancak kullanılamaz hale gelebilir. İşletmeler için iş sürekliliği büyük bir problem oluşturuyor. Sanayi yapılarında sadece can güvenliği değil, ekonomik maliyetler de göz önünde bulundurularak farklı yapıların tasarlanması gerekiyor. Örneğin, bina sağlam kalmasına rağmen su baskını nedeniyle büyük hasarlar oluşabiliyor” dedi.