Sigorta sektörünün 2000’li yıllarında kamu tarafındaki en önemli ismi, Hazine ve Maliye Bakanlığı Müsteşar Yardımcılığı’ndan kısa süre önce emekli olan Ahmet Genç, linkedin hesabında dikkat çeken bir paylaşımda bulundu. “Sigorta Şirketlerine Devlet Müdahalesi ve Kamuda Ortak Akıl Üzerine” başlıklı paylaşımında, Genç, “Tüm alternatiflere başvurulduktan sonra sigorta şirketinin faaliyetlerinin durdurulması zorunlu hale geldi ise elbette yeni poliçe yazımı durdurulabilir. Bu noktada en kritik husus müdahale sonrasının yönetimidir. Müdahale sonrası iyi yönetilemez ise bu defa hem sektöre hem de kamuya olan güven sarsılabilir.” dedi.
Ahmet Genç’in paylaşımı şöyle:
Sigorta Şirketlerine Devlet Müdahalesi ve Kamuda Ortak Akıl Üzerine
Sigorta şirketlerinin mali yeterliliği her zaman önemli bir konu olarak gündemdeki yerini korumaktadır. Bu çerçevede, ilgi duyanlar için faydalı olacağını düşündüğümden, 2000 yılı sonrası gelişmeler ile bazı değerlendirmelerimi aşağıda maddeler halinde sunuyorum.
1. 2001 krizi ve sonrasında; önce 17 sigorta ve 1 reasürans şirketine, sonra da 2015 yılında 2 sigorta şirketine olmak üzere toplam 20 şirkete devlet müdahalesi oldu. 2023 yılında da 2 şirkete müdahale edildi. Son 24 yıl içerisinde yapılan 22 adet operasyondan, son ikisi hariç 20’sinde bulundum.
2. 2004 Temmuz – 2014 Aralık dönemine denk düşen 10,5 yıllık Sigortacılık Genel Müdürlüğüm esnasında faaliyetleri durdurulan herhangi bir şirket olmadı.
3. O dönemde nihai karar verici ilgili Bakandı. Kararların altında uzman yardımcısı/uzmandan başlayarak, Daire Başkanı, Genel Müdür Yardımcısı, Genel Müdür, Müsteşar Yardımcısı ve Müsteşarın parafları olur, Bakanın ise imzası olurdu. Kararlar ortak akıl ile alınır, Genel Müdür de ilgili şirkete gönderilecek tebligat yazısını imzalardı.
4. 2001 krizi ile birlikte müdahale edilen 17 şirketin bir kısmında Bakan Recep Önal, diğer bir kısmında ise Kemal Derviş idi. Devamında 2003 yılında bir ve 2015 yılında iki şirkete yapılan müdahalelerde de Bakan Ali Babacan idi.
5. 2020 yılından itibaren Bakan’ın yetkisi 5 kişiden oluşan Kurula (SEDDK’yı yöneten Kurul) verilmiş durumdadır. SEDDK’da da Hazine’dekine benzer kollektif bir karar alma sürecinin işlediğini düşünüyorum.
6. Yasal dayanak Sigortacılık Kanunu’nun 20. Maddesidir. Bu maddenin başlığı “Mali Bünyenin Güçlendirilmesi” dir. Buradan bu maddenin amacının sigorta şirketlerini piyasadan silmek değil “yaşatmak” olduğu açık biçimde anlaşılmaktadır. Bu nedenle, bir sigorta şirketi için “yeni sigorta sözleşmesi yapma yetkisinin kaldırılması” aşamasına gelmeden önce “yaşatılması” için olabilecek her alternatif değerlendirilmelidir.
7. Tüm alternatiflere başvurulduktan sonra sigorta şirketinin faaliyetlerinin durdurulması zorunlu hale geldi ise elbette yeni poliçe yazımı durdurulabilir. Bu noktada en kritik husus müdahale sonrasının yönetimidir. Müdahale sonrası iyi yönetilemez ise bu defa hem sektöre hem de kamuya olan güven sarsılabilir.
8. Müdahale sonrasında özellikle hayat dışı sigorta şirketlerinde “poliçe iptali” yerine hasar tarafının yönetilmesinin daha isabetli olacağını düşünüyorum. Poliçe iptali durumunda hemen ödemeniz gereken ciddi bir tutar ortaya çıkacak iken, bunu yapmadığınız takdirde, zaten bir yıl içerisinde yaşayan hiçbir poliçe kalmayacaktır. Gelecek olan hasarlar ise bir yıllık bir sürece yayılacağından yönetimi nispeten daha kolay olacaktır.
9. Müdahale sonrası önemli hususlardan biri de, müdahaleye konu olan şirketin sigortalıları, üçüncü taraf hak sahipleri, personeli ve acentelerinin bu süreçten zarar görmelerinin önlenmesi için gerekli tedbirlerin alınmasıdır. Saygılarımla.