Sigortacılığa ilişkin her tanımın ana unsuru risktir. Öyleyse bu mesleği ve geleceğini riskin tabiatında aramamız gerekir. Riskin tabiatı ise statik ve dinamik olarak iki temel ayrıma tabi tutulmakta. Biz her ne kadar teorik olarak statik risklerin varlığından söz etsek de, mevcut bilimsel kapasitemizle riskin statik karakterinden sapmaları öngöremeyiz. Bu durum, sigortacıları gelecekte de var edecek en önemli acizliğimizin bir göstergesi. Çünkü bu bilinmezlik evreninde risk dinamik karakterini koruyor, gelişiyor ve dönüşüyor.
-Dr. Behlül Ersoy
Yıllardır sigortayı geleceğin sektörü ve sigortacılığı geleceğin mesleği olarak pazarladılar. Bu nakaratı dinleyen en eski kuşaklardan bugüne, geleceğin mesleğindeki “gelecek” menziline henüz ulaşamadık. Peki kimler kapılmamış bu romantik gelecek tasvirine; mühendisler, mimarlar, doktorlar… Bu parlak mesleklerin sahipleri sigorta sektöründe aradıklarını bulabildiler mi bilemesek de şimdilerde sigorta bölümlerinde okuyan arkadaşlarımız umutlarını sigortacılığa bağladı. Ama hala “Sigortacılık Geleceğin Mesleği!” sloganı popülerliğinden pek bir şey kaybetmedi. Bir nevi çene jimnastik aparatı olan sakız gibi, olur olmaz herkesin ağzında caklayan bu slogan, gerçek manasını bir türlü bulamadı. Tıpkı bu sloganı atanlar da sakız çiğneyenler gibi keyiften dört köşe oluyor. Ama bir de bunu dinleyenlere sormalı… İşte biz bu bin bir derde deva sloganın anlamından keyif alanlardanız. Gelin, neden geleceğin mesleğidir sigortacılık, cevap bulmak için biraz derinlere dalalım.
Sigortacıyı, sigortaya konu olabilen riskleri bilimsel yöntemler aracılığıyla yöneten profesyoneller olarak tanımlayabiliriz. Bu dar tanımı genişletmek veya daha rafine hale getirmek mümkün olsa da, riski bu tanımın dışında bırakmamız düşünülemez. Buna göre, sigorta veya sigortacılığa ilişkin her tanımın ana unsuru risk olacaktır. Öyleyse bu mesleği ve geleceğini riskin tabiatında aramamız gerekir. Riskin tabiatı ise statik ve dinamik olarak iki temel ayrıma tabi tutulmakta. Biz her ne kadar teorik olarak statik risklerin varlığından söz etsek de, mevcut bilimsel kapasitemizle riskin statik karakterinden sapmaları öngöremeyiz. Bu durum, sigortacıları gelecekte de var edecek en önemli acizliğimizin bir göstergesi. Çünkü bu bilinmezlik evreninde risk dinamik karakterini koruyor, gelişiyor ve dönüşüyor. Birçok fizikçi de beynimizin fosfor depolarını hedef alan teorileriyle riskin bilinmezliğinin devam edeceğini destekliyor. Çoklu ve paralel evren teorileri bu konuda bizleri heyecanlandıran birkaç örnekten biri. Kozmik gözlemler, paralel evrenleri bir metafor olmaktan çıkartıp, gerçekliğimiz haline getirdi. Teleskoplarımızın kapasitesini aşan sonsuz evrenler ve olasılık dışı görülen olayların gerçekleşebileceği dünyalar…1 Bu durum, riskin sınırlarının çizilmesinin, tam anlamıyla tahmin edilip kontrol altına alınmasının ne bizim evrenimizde ne de başka evrenlerde henüz mümkün olmadığını gösteriyor. Henüz diyorum, çünkü bazı yazarlar riskin gerçekleşme olasılığını etkileyen tüm değişkenleri kontrol edebildiğimizde, sigortacılığın yok olacağını ima ediyor. Bir dönemin bestseller kitaplarından Adam Fawer’in “Olasılıksız”ından bahsediyorum. Fawer yarattığı roman karakteri aracılığıyla, bir yazı tura atma oyununda madeni paranın hangi yüzünün geleceğinin kesin bir sonuçla tahmin edilebileceğini açıklıyor. Özetle parayı atma anından itibaren tüm fiziksel değişkenleri (elin açısı, yükseklik, hava durumu vb.) ölçebilirseniz, paranın yazı mı tura mı geleceğini tam isabetle bilebilirsiniz.2 Tabii bu da teorik bir iddia ve bunu pratikte gerçekleştirebileceğimiz teknolojiden yoksunuz.
Öyleyse tüm koşullar bizim lehimize. “Sigortacılık Geleceğin Mesleği!” olmaya devam edecek diyebiliriz. Ama bu iddianın altını da doldurmayı lütfen ihmal etmeyelim. Sigortacı riskin varlığına mahkumdur.
Kaynak:
- Tegmark, M. (2003). Parallel universes. Scientific American, 288(5), 40-51.
- Fawer, A. (2008). Olasılıksız, April Yayıncılık, İstanbul.