“Bulunduğum alan gereği bizler milli servete katkı sağlayan, sigorta şirketlerinin maliyet yönetimine katkı sağlayan bir yapının temsilcileriyiz örneğin. Bir yıl içinde sigorta şirketlerine ve sigortalılara sağladığımız tasarrufun büyüklüğüne bakınca halen kendisini sigortacı gören bir kişi olarak yüzüme büyük bir gülümseme oturuveriyor.”
****
Bir yılı daha geride bırakıyoruz. Yanan fabrikalar, depremler, suiistimaller, zarar eden sigorta şirketleri, sigortayı anlatan sivil toplum örgütleri, o bu derken evet 2024 yılı da miadını doldurdu. Bir şeyler üreten, sektörel gelişime kaynak olanlar için bir başka tadı vardır biten yılı değerlendirmenin.
Durduğum noktadan sektöre baktığımda sigorta ekosisteminin temsilcilerinin aldığı aksiyonlarda içselleştirilmiş olası çözümlerin olduğunu görüyorum. Yine konuşuyoruz, dertleniyoruz. Ama bu sefer çözüme yönelik adımlar atıyoruz. Bulunduğum alan gereği bizler milli servete katkı sağlayan, sigorta şirketlerinin maliyet yönetimine katkı sağlayan bir yapının temsilcileriyiz örneğin. Bir yıl içinde sigorta şirketlerine ve sigortalılara sağladığımız tasarrufun büyüklüğüne bakınca halen kendisini sigortacı gören bir kişi olarak yüzüme büyük bir gülümseme oturuveriyor. Bir de büyük tabloya bakıldığında engellere, negatif düşüncelere takılmadan ilerleyenlerin yol aldığını ve sektöre artı değer yarattığını görmek de güzel geliyor insana. Bu adımları atanlar arasında arkadaşlarımın olması gurur veriyor bana. Bizler de sessiz kahramanlar olarak üretiyor, onların çabalarına destek veriyoruz.
Güçlü sermaye politikası olumlu bir adım
2024’te neler konuştuk diye düşündüm de neler konuşmadık ki… Sektörün finansal anlamda güçlü oyunculardan oluşması gerektiğini konuşup durduk. Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (SEDDK) son dönemde uyguladığı güçlü sermaye politikası bu fikrimizi destekleyen somut bir adım oldu mesela.
Hasarda maliyet yönetimi dedik. Yedek parça fiyatlarının getirdiği yükü konuştuk durduk. Bu noktada onarım firmalarının hız ve kaliteden taviz vermeden onarım oranlarını yükseltmesi konuşmalarımızla ortaya koyduğumuz beklentiyi gerçeğe dönüştürdü; dönüştürüyor.
Fiyat odaklı rekabetin kimseye fayda sağlamayacağını hep söyledik hep konuştuk. Değer odaklı hareketlerin gerekliliğini özellikle reasürans trete görüşmelerinde daha bir içselleştirmeye başladık. Risk kabul esaslarındaki değişimler ve sınırlar aslında bu konuşmaların somutlaşmış hali oldu.
Sigorta tanıtımının önemli olduğunu penetrasyonun arttırılabileceğini söyleyip durduk. Toplantıların sadece sektör içi değil sektörün hizmet verdiği kesimlere yönelik yaygınlaştırılması bu konuşmaların somutlaşmaya başlaması idi bence. Örnek derseniz Sigorta Haftası’nda Adana’da depremden etkilenen sanayicilerden sigortalılara, eksperlerden acentelere kadar sigortalılar ile sektörün bir araya gelmesi güzel somut bir örnektir.
İklimsel tehdit, deprem ve benzeri katastrofik hasarlara karşı alınacak tedbirleri konuşup durduk. Uluslararası boyutta yapılanları takip etmemiz, alınacak tedbirler ve ortak çalışmaların kaynağı olmaya başladı.
Suiistimallere engel olmaktan müşteri memnuniyetine kadar birçok konuda şeffaflık ve kontrol mekanizmalarının önemini konuştuk. Yapay zekanın daha çok kullanılmaya başlaması, teknolojik yeniliklerin sistemdeki tüm paydaşlar arasında entegre halde kullanıma geçmesi yine konuşmaların somutlaşmasına örnek oldu.
Çözümleri bilinen sorunlar
Ekonomik anlamda zorlu bir dönemde olsak da bence 2025 ve sonrası çözümlerini bildiğimiz sorunları daha kolay yönetebileceğimiz bir yıl olacak. TSB Başkanlığında yapılan farklı paydaşları bir araya getiren arama konferansında alınan kararlar aramızda yaptığımız konuşmaların şikayetleri dertlerin artık adım adım çözüleceğinin göstergesi idi bence… Sigorta sektörünün finansal sistemdeki payını yüzde 5’ten yüzde 10’a çıkarma hedefi, kişi başı prim üretiminin 350-400 dolara çıkarılması hatta penetrasyonun ilk 5 yılda yüzde 5’e sonrasında yüzde 7’lere ulaştırılması aklıma ilk gelenler. Zorunlu sigorta poliçelerinin layıkıyla yapılması ve sahiplik oranının yüzde 100’e ulaştırılması hedefi de önemliydi. Uçtan uca dijitalleşme fikri ve bu dijitalleşme de hiçbir paydaşın dışarda kalmaması yine çok etkileyici ve sürdürülebilirlik konuşmalarının kalıcı olmasını sağlayacak dev adımlar bence.
Havaların soğuduğu, satış hedefleri, bütçe çalışmaları ile saatlerin bile saniyeler gibi hızla geçtiği şu günlerde kulaklarımda çınlayan konuşmalar, gözlerimin önünden geçen yaşanmışlıklar ve çözüme dair atılan adımları bilmenin keyfiyle klavyede harflere basıyorum hızlı hızlı.
2025 yılı sektörümüze yenilikler, gelişmelerle bezenmiş uygulamalar getirsin. Yıllar önce Munich Re’de eğitime gittiğimde yaşlı Almanların gözlerinde gördüğüm ışıltının benzerini vereceğimiz farklı hizmetlerle sigortalının gözünde biz de görebilelim dileğiyle herkese mutlu yıllar diliyorum.
Konuşmalarımızın eyleme dönüştüğü dolu dolu geçecek bir yıl olsun 2025…