Sektörde hallolmamış, sürüncemede kalmış o kadar çok konu var ki insan hangisini yazacağını bilemiyor. Olanlar bitmediği gibi bir de yeni eklenenler var.
****
Bu sayıda hangi konuyu işleyeyim bilemedim. Sektörde hallolmamış, sürüncemede kalmış o kadar çok konu var ki insan hangisini yazacağını bilemiyor. Olanlar bitmediği gibi bir de yeni eklenenler var. Hangisini yazayım?
Mesela kendi kendine acentelik tesis edip acenteleriyle rekabete giren sigorta şirketlerini mi yazayım? Yoksa bu şirketlerin dijitali kanalı kayıran acentelerini ötekileştiren hediye çeklerini, acenteye ek teminatlı ve yüksek fiyatlı teklif verirken dijitaline ek teminatsız ve daha ucuz fiyatlı teklif vermesini mi yazayım?
Toplantılarda ağızlarını doldura doldura risturn yasaklansın, hediye yasaklansın derken icraat geldiğinde göstere göstere risturn yapan, komisyon iade eden şirketleri, brokerleri, acenteleri mi yazayım?
Çapraz satış yapın diyoruz yapmıyorlar. O zaman zaten benim diye iddia ettiğim oysa acentelerin sigortalısı olan müşterileri link gönderip merkez partaja çalmaya çalışan sigorta şirketlerini mi yazayım?
“Biz onların kimler olduğunu biliyoruz. Piyasa bozan şirketleri 1 Eylül’de açıklayacağım” diyerek yüksek perdeden konuşup sonrasında “Belge göndermiyorsunuz” diye yine acenteleri suçlayan temsilcilerimizi mi yazayım?
Sigorta şirketlerinin hasar denetimini ve koordinasyonunu sağlayan acentelerin birkaç terbiyesizi yüzünden, acentelerin hasarla bağını kopartmak için çıkarttıkları yaygarayla kamu otoritesini etkileyip kural koydurtan ve acentelerin destek verecekleri tüm süreç yönetimini merkeze aldıktan sonra içeride dolap döndüren kişilerin şirketin içini boşaltmalarını, haksız zenginleşmelerini mi yazayım. Yoksa bu kişilerin şirketlerin hasar/primlerini şişirirken acenteleri günah keçisi yapıp acenteleri suçlayıcı sistemler kurarak işlerini zorlaştıran ve içeride her türlü herzeyi yiyip yine de hasar/prim dengesizliğinin sebebi olarak acenteleri işaret etmiş olmalarını mı yazayım?
Gri ve Mellce Sigorta şirketlerine el konulmasının üzerinden bir yıl geçmesine rağmen ne sigortalıların ne de acentelerin sorunların çözülmediğini mi yazayım?
Teklif platformunun çalışmadığını mı yazayım?
Yeni kurulan sigorta şirketlerinin üretimlerini zayıflatmak ve hatta batmasını sağlamak için kişisel saiklerle dedikodu çıkaran acenteleri, sigorta şirketi temsilci veya yöneticilerini mi yazayım?
Köyden İndim Şehre filminin unutulmaz repliği, “Ben ağabeyim, benim dediğim olacak” edasıyla Sigorta Fuar’ını halka açacağız deyip kuşa döndüren, işlevlerini ve etkinliğini azaltan; berbat bir organizasyona çevirerek şirketleri, sektöre hizmet verenleri fuardan uzaklaştırıp, akademisyenleri küstüren, halksız halka açılan fuara TOBB kasasından para vererek delegelere açan, fuarda köfte ekmeği 250 liraya yediren, onca insanı aç biilaç bırakıp Antalya’da otellerde rezil rüsva edenleri mi yazayım?
İçiniz mi karardı? Haklısınız. Durun size üç güzel haber yazayım.
Quick Sigorta’nın başka bir bakış açısı getirdiği finansal sigorta branşı ülkemizde yeşermeye başladı. Başka şirketler de bu branşa eklemleniyor. Sektörün dinamosu olacak yeni bir branş geliyor.
Sağlık branşı emin adımlarla büyüyor. Sektörün en küçük branşı olan sağlık branşı artık sektörün ikinci büyük branşı. Liderlik halen trafik sigortasında ama sektör payı yüzde 30’lara kadar çekildi. Sağlık branşının büyüme trendi böyle devam ederse gelişecek finansal sigortalarla trafik branşını belki sektörün yüzde 20’lerine kadar çekecek.
Sektörümüz bu yıl dolar bazında da büyüyecek, yüksek ihtimalle 20 milyar doları geçip 22 milyar dolarları yakalamamız mümkün gibi.
Sağlıkla kalın…