“Değişim ve gelişim durdurulamaz bir gerçek. Öyle ki özellikle bilim ve teknolojideki gelişmeler hayatın her alanında hızlı değişimlere neden oluyor; olmaya da devam edecek. Türk toplumunu düşündüm. Dönem dönem nasıl değişimler geçirdiğine çoğu defa tanık olmadık mı? Peki sigortaya bakışımız değişti mi? Halen üniversitedeki öğrencilerim sigortanız var mı diye sorduğumda neden ‘evet babamın SSK’sı var’ diyor?”
****
Hafta sonu bir acente toplantısındaydım. Toplantı arasında acentelerimizle konuşurken, sigortalıların hasar ödemelerinde kapsam dışı kalan durumlara verdikleri tepkilerden yüzümüzde buruk gülümseme ile bahsettik. Bu sebeple şirket basma, silah çekme hatta görevlileri dövme gibi olaylardan bahsedildi. Sonra bir acente meslektaş “Bizim kültürümüzde hasar tazminatı alma yöntemleri böyle olabiliyor.
Grup içinde sohbet devam ederken ben “kültür” sözcüğüne odaklandım. Gerçekten bu bir kültür meselesi .. Hemen aklıma Türkiye’nin toplumsal yapısını bize anlatan Ordinaryüs Profesör Sulhi Dönmezer Hocamız ve derslerindeki konuşmalar geldi.
Değişim ve gelişim durdurulamaz bir gerçek. Öyle ki özellikle bilim ve teknolojideki gelişmeler hayatın her alanında hızlı değişimlere neden oluyor; olmaya da devam edecek. Türk toplumunu düşündüm. Dönem dönem nasıl değişimler geçirdiğine çoğu defa tanık olmadık mı? Peki sigortaya bakışımız değişti mi? Halen üniversitedeki öğrencilerim sigortanız var mı diye sorduğumda neden “evet babamın SSK’sı var” diyor? Hatta neden halen benim otuz küsur yıl önce söylediğim gibi bugünün Serpilleri de hâlâ “sigortacılık geleceğin mesleği” diyor?
Bunun sebebi eğitimsizlik mi? Müfredata sigorta konusu konmamış olsa da en azından gündelik yaşantımızdaki gerekler sigorta kavramına yakınlaşmamızı sağlıyor bence. Peki eğitim sisteminde sigorta konusuna yer verilse acaba toplumumuz sigortayı içselleştirir miydi? Modernist yaklaşımlara göre eğitim toplumsal değişimi sağlayan en önemli unsurlardan biri, Marksist yapısalcı ve çatışmacı yaklaşım eğitimin var olan toplumsal ekonomik yapıdan bağımsız olamayacağını bu sebeple var olan sistemi destekleyici etkisinin olduğunu söylüyor. Dewey’in geliştirdiği sistemde ise eğitimle toplumu değiştirmenin mümkün olduğu savunuluyor.
Dolayısıyla eğitimin kesinlikle etkisi var. Hele içinde bulunduğumuz modern dünyada eğitim değişimin merkezinde konumlandırılıyor. Bununla birlikte toplumsal yapıyı değiştiren faktörlerin değişim ve gelişime imza attığı bir gerçek. Örneğin demografik değişiklikler, iktisadi etkenler, din, sosyal hareketler ya da doğal afetler. Yaşanan depremi düşünün. Herkes zorunlu deprem sigortasından bahsetmeye başladı. Hatta yaptırılan poliçelerden tazminatını nasıl alacağını sorar oldu. Salgın hastalıklar, seyahat sağlık sigortalarında ek teminat olarak COVID-19’un kabul edilmesine kaynak olmadı mı bu değişim?
Toplumlarda değişimin büyüklüğüne göre değişim süresi de uzayıp kısalabiliyor. Küçük ve kısa vadeli değişimler orta ve uzun vadeli değişimlere kaynak olurken gündelik toplumsal olaylar toplumsal olgu ve süreçlerde değişimi sağlıyor. Orta büyüklükteki değişimler orta vadede etki ediyor yaşantımıza. İktisadi, sosyal, siyasi ve demografik etkenler buna örnek. Göç sebebiyle ülkemize gelen yabancıların toplumsal yapımıza etkisini düşünün. Ya da kiloyla alışveriş yapan insanımız artık meyve sebze alırken tane ve dilime geçmedi mi? İkinci sandık uygulaması iş hayatının geleneksel ikincil emeklilik güvencesi iken zorunlu BES uygulaması sonrası kişiler ikinci emekliliklerini BES ile bütünleştirmeye başlamadı mı? Risk devrinde reasürörlerin bizim pazarımıza yaklaşımı değişince sigorta sektöründeki risk değerlendirme anlayışında değişiklikler başlamadı mı? Doktor danışma hizmetinin mutlaka yüz yüze olması gerektiği söylenirdi. Teknolojik imkanların gelişmesiyle artık uzaktan doktor muayenesi günlük yaşantımızın bir parçası haline gelmedi mi?
Büyük değişiklikler gelişimin uzun vadede devam etmesi sonrası ortaya çıkıyor. Reasürans pazarının bize bakışı belki bazı uygulamaların değiştirilmesine neden oldu ama değişimin kalıcı hale gelmesi, hayatımızın bir parçası haline gelmesi başka değil mi?
Acentemizin dediği gibi değişimin “kültür”ün bir parçası haline gelmesi sigorta için de beklediğimiz bir şey. Büyük değişimler, farklı kitlelerle iletişim ve değerlerin paylaşılması sonrası içselleştirilmesi ile toplumların geleneklerini zenginleştirebilir. Hatta o toplumun kültürünün bir parçası haline gelebilir. Çünkü büyük değişimler makro tarihsel ve doğal etkenlerle gerçekleşiyor ve sonucunda toplumu değiştiriyor.
Dolayısıyla sigortanın da bizim kültürümüzün bir parçası olması, geleneksel yardımlaşma ve dayanışma anlayışımızın yerini alması mümkün. Bu yönde gelişim ve değişimi büyük şehirlerde hissediyoruz. Katılım sigortacılığı ile dini kaygıların kapsamının dışına çıkmaya başlayan bir sigortacılık var karşımızda. Dolayısıyla, öyle ya da böyle eninde sonunda yavaş yavaş sigorta kültürümüzün bir parçası olacak.