Orhun Emre Çelik: Katılım Sigortacılığı

2020 ve sonrasında yaşanan enflasyonist dönemin etkisi ile nominal olarak katılım sigortacılığı da sektöre paralel bir büyüme göstermiş ve böylece 2023 yıl sonunda 23,2 milyar TL, 2024’ün 9 aylık döneminde ise 28,7 milyar TL prim hacmine ulaşılmış durumda. Aynı dönemde pazar payı yüzde 5,4 – yüzde 5,8 bandında dalgalanmış.

****

Katılım esaslı sigortacılık ülkemizde uzun yıllardır gündemde. Bu esaslarla faaliyete geçen ilk şirketin 2009 yılında kurulmasına karşılık yasal altyapının belirginleşmesi 2017 yılına kadar sürdü. 2020 yılında ise Türkiye modeli olarak bilinen yorumu da içeren hali ile düzenleme son haline geldi.

Bu yasal çerçevede katılım sigortası şirketleri önce sigorta sözleşmesi seviyesinde yapılan düzenlemeler ile, 2017’den itibaren ilgili yönetmelik kapsamında bir kısım şirket için pencere usülü ile, 2020 sonrasındaki geçiş sürecinin tamamlanması ile tamamen ayrı şirketler olarak faaliyet göstermekte.

Şirketlerin çalışma usülü bu anlamda değişim gösterse de katılım sigortacılığının pazar payı durağan bir seyir izlemekte.

Grafik: Katılım Sigortacılığı Üretim Payı Kaynak: TSB

Grafikten görüleceği üzere 2020 ve sonrasında yaşanan enflasyonist dönemin etkisi ile nominal olarak katılım sigortacılığı da sektöre paralel bir büyüme göstermiş ve böylece 2023 yıl sonunda 23,2 milyar TL, 2024’ün 9 aylık döneminde ise 28,7 milyar TL prim hacmine ulaşılmış durumda. Aynı dönemde pazar payı %5,4 – %5,8 bandında dalgalanmış.

Katılım esaslarını dört ayrı başlık altında toplanabilecek konular üzerinden ele almak mümkün:

  • Varlık yönetimi: Katılım sigortası şirketleri varlıklarını katılım esasları çerçevesinde yönetmek zorunda. Finansal yatırımlar açısından temel etki faiz içeren yatırım araçlarından sakınılması.
  • Sigorta portföyünün yönetimi: Dinen meşru olmayan konulardaki risklere teminat verilmemesi.
  • Katılım esaslarına ilişkin yönetişim: Şirketin faaliyetlerinin katılım esaslarına uygun yürütülmesini teminen Danışma Komitesi ve Katılım Uyum Birimi kurulması, çalışanların ve aracıların katılım sigortacılığı sertifikası alması gibi uygulamalar.
  • Reasürans ve koasürans uygulamalarında da katılım esaslarına göre faaliyet gösteren şirketler ile çalışılması.

Burada dikkat çekmek istediğim konu bu dört maddenin katılım sigortası şirketlerinin performansı üzerindeki kısıtlayıcı etkisi. Katılım sigortacılığı yapan şirketler birinci maddeden dolayı diğer sigorta şirketlerinin tercih ettiği bir kısım yatırım seçeneğini kullanmamakta. Sigortacılık büyük sayılar kanunu üzerine kurulu ancak ikinci madde katılım sigortası şirketlerinin belirli bir pazardan uzak durmasını gerektiriyor. Üçüncü madde diğer sigorta şirketlerinde bulunmayan ek yapılar kurmayı, dolayısı ile ek bir maliyete katlanmayı gerektiriyor. Dördüncü madde ise sigortacılığın temeli olan risk paylaşımı konusunda katılım sigortası şirketlerini kendileri de ilk üç maddeden etkilenen diğer şirketler ile çalışmaya yönlendiriyor.

İkinci ve dördüncü maddeler katılım sigortası piyasası büyüdükçe önemini yitirmekte. Bununla birlikte bu büyümenin ne kadar ileri gidebileceğini de değerlendirmek gerekiyor. Katılım bankacılığı bu konuda fikir verebilir. Tablodan görüleceği üzere 2024 yılı Ağustos ayı itibarıyla katılım bankalarının pazar payı farklı göstergelere göre %8-%9 aralığında. Benzer bir oranın sigortacılık için de geçerli olduğunu varsayarsak toplam sigorta pazarı büyümesinden bağımsız sadece katılım sigortacılığı özelin %50 civarında bir büyüme olanağı öngörülebilir.

 

Tablo: Katılım Bankacılığı Payları Kaynak: Garanti BBVA Kurumsal Sunum, Ağustos 2024

 

Yukarıdaki açıklamalar ışığında bir katılım sigorta şirketinin sektör ortalamasında veya üzerinde performans göstermesi aslında ortalamadan çok daha etkin bir faaliyet yürüttüğü olarak da değerlendirilebilir. Bu etkinliği sağlamak için bir taraftan gelişmiş bilişim ve yönetişim tekniklerinin eksiksiz uygulanması diğer taraftan aktüeryal çalışmaların hassasiyetle yürütülmesi önem arz ediyor.