Lenfomada erken teşhis umut veriyor

Dünya genelinde en yaygın kan kanseri ve çocuklarda en sık görülen üçüncü kanser türü olan lenfoma, günümüzde yaklaşık bir milyon kişinin yaşamını etkiliyor. Lenfomaya dair en önemli bulgulardan biri, erken teşhis ve genetik tarama. 

Genetik testlerin lenfoma hastalığının tedavi başarısını önemli ölçüde artırdığını ifade eden  Avrupa Tıp Uzmanları Birliği Nadir ve Tanısız Hastalıklar Komitesi Başkanı Prof. Dr. Serdar Ceylaner, “Genetik yatkınlıkların incelenmesiyle lenfoma riskinin önceden belirlenebileceğinin farkında değiliz.” Dedi.

Lenfoma Belirtileri Yanıltıcı Olabilir: Doğru Teşhis İçin Biyopsi ve Genetik Test Şart

Lenfoma belirtilerinin genellikle boyun, koltuk altı veya kasık bölgesinde ağrısız şişlik, açıklanamayan kilo kaybı, gece terlemeleri ve sürekli yorgunluk gibi belirtilerle kendini gösterdiğini ifade eden Prof.Dr. Serdar Ceylaner,  bu belirtilerin, diğer hastalıklarla da karıştırılabileceğinden, lenfoma tanısında biyopsi ve görüntüleme testleri gibi yöntemlerin kritik rol oynadığını söyledi.  Prof.Ceylaner, genetik testlerin kullanımının, bu tanının doğrulanmasında ve hastalığın türüne göre spesifik tedavi planlarının oluşturulmasında büyük katkı sağladığını vurguladı.

Genetik Tarama ile Lenfomayı Önceden Tespit Etmek Mümkün 

Günümüzde, genetik yatkınlıklar üzerinden hastalıkların önceden tespit edilmesi mümkün hale gelmiştir.” diyen Ceylaner,  lenfoma gibi kanser türlerinde, bireylerin genetik profillerinin incelenmesinin, yüksek risk taşıyan kişilerin erken dönemde belirlenmesini ve bu bireylerde koruyucu hekimlik uygulamalarının devreye alınmasını sağladığını kaydetti. Ceylaner, “ Ailede lenfoma öyküsü olan bireyler, genetik taramalar sayesinde hastalığa yatkın olup olmadıklarını öğrenebilir ve buna göre yaşam tarzlarını şekillendirebilirler.” Dedi.

Erken Tanı ve Genetik Analiz Hayat Kurtarır

Lenfoma tedavisinde genetik analizlerin uygulanmasının, kanserin türüne göre en etkili tedavi yöntemlerinin seçilmesini sağladığını belirten Prof. Ceylaner, genetik testlerin sadece lenfoma alt tiplerini belirlemekle kalmayıp, tedavi sürecinde hangi ilaç ve yöntemlerin daha etkili olacağına dair bilgi verdiğini söyledi. Ceylaner, “ Bu yaklaşım, özellikle biyomarker testleri sayesinde kişiselleştirilmiş tıp alanında büyük bir adım olarak kabul ediliyor.” Dedi.

Genetik Bilgiye Dayalı Tedavi Planı Uygulanıyor

Lenfoma tedavisinde genetik testlerin, tedavi planının kişiselleştirilmesi açısından büyük önem taşıdığını ifade eden Ceylaner,şöyle devam etti : “ Hastanın genetik profili, hangi tedavi yöntemlerinin daha etkili olacağını belirlemeye yardımcı olur. Örneğin, belirli genetik mutasyonlar, bazı tedavilere daha iyi yanıt verirken, diğerlerine direnç gösterebilir. Bu nedenle, genetik bilgiye dayalı tedavi planları, hastanın tedaviye yanıt verme oranını artırır ve yan etkilerin minimize edilmesine olanak tanır.”

Tedavi Sonrası Genetik Danışmanlık İhmal Edilmemeli

Ceylaner, lenfoma tedavisinden sonra hastalığın tekrarlama riskini minimize etmek için genetik faktörler göz önünde bulundurularak bir takip planı oluşturulması gerektiğini söyledi.  Tedavi sonrası dönemde, hastaların genetik yapılarının, hastalığın yeniden ortaya çıkma riskini değerlendirmek ve gerekli önleyici tedbirleri almak için rehberliğin şart olduğunu belirten Ceylaner, genetik danışmanlık hizmetlerinin, hastaların tedavi sürecinde ve sonrasında bilinçli kararlar almalarına destek sağladığının altını çizdi.

Farkındalık Kampanyaları Şart

Lenfomanın erken teşhisinin ve genetik değerlendirme konusundaki farkındalığın artmasının, hastaların yaşam kalitesini ve tedavi başarısını doğrudan etkileyebildiğini ifade eden  Prof.Ceylaner, halk sağlığı düzeyinde yapılacak farkındalık kampanyalarının önemine de dikkat çekerek, “Genetik testler, sağlık sistemimizin güçlü bir parçası haline gelmeli ve herkesin ulaşabileceği tedavi standartlarına dahil edilmelidir.” Şeklinde konuştu.