BMS Group Türkiye Genel Müdürü Kerim Gürkan, Baden Baden Reinsurance Meeting 2024 konferansı sonrası değerlendirmelerini Ekonomi gazetesiyle paylaştı.
Kerim Gürkan’ın “2025 yılı Türkiye Sigorta Sektörü için kritik bir yıl olacak.” başlıklı değerlendirmesi şöyle:
Ekim ayında Almanya’nın Baden-Baden kasabası, her yıl olduğu gibi bu yıl da global reasürans devlerinin buluşma noktası oldu. 2024 yılında yaşanan hasarların etkileri ve reasürans piyasasının gelecekteki yönelimi tartışıldı. Türkiye açısından önemli mesajların verildiği bu etkinlikte öne çıkanları ve 2025 için beklentileri sizinle paylaşmak isterim. 2024’te küresel reasürans piyasasını etkileyen büyük hasarlar 2024, küresel sigorta ve reasürans piyasası için oldukça zorlu bir yıl oldu. Munich Re’ye göre, yılın ilk yarısında küresel ölçekte doğal afetlerden kaynaklanan toplam ekonomik kayıplar 120 milyar doları bulurken, bu kayıpların sadece 62 milyar doları sigortalıydı. 2024 yılsonuna kadar sigortalı kayıpların 100 milyar doları aşması bekleniyor. Bununla birlikte, Swiss Re’nin raporuna göre, ABD’de meydana gelen büyük fırtınalar, Güney Çin’deki sel felaketleri ve Kanada’yı etkileyen Hurricane Beryl gibi olaylar da 2024’ün milyar dolarlık hasarlarıyla sigorta sektöründeki yüksek maliyetli olaylar arasında yer aldı. Her ne kadar bu sene ülkemizde küresel ölçekli bir hasar yaşanmamış olsa da dünyada yaşanan bu büyük olayların finansal etkileri global bir imece havuzu olan reasürans piyasaları üzerinden dolaylı olarak Türkiye’nin de sigorta fiyatlarını etkiliyor.
Reasürans şirketlerinin kârlılığı ve IFRS 17
Dünyanın sigortalanabilir risklerini üzerinde taşıyan ve 650 milyar ABD büyüklüğündeki reasürans piyasası (ki buna “küresel bir imece fonu” denebilir) 2023 yılında havuzda biriken 100 birim primin 94,6’sını hasar olarak sigortalılara geri ödedi. Global sermayenin artan maliyeti de düşünülürse bu imece havuzunu yönetmenin çok da kârlı bir iş olmadığını söylemek yanlış olmaz. 2024 yılsonu beklentisi ise toplanan 100 birim primin 89’unun hasar olarak ödenmesi olarak güncellendi. Bu iyileşmenin altında yatan sebep ise primlerin artması ve risklerin daha doğru şekilde seçilerek sigortalanması olarak özetlenebilir. Bununla birlikte 2023 yılında devreye giren IFRS 17, (sigorta ve reasürans şirketlerinin finansal raporlama süreçlerinde değişiklikler getiren muhasebe standardı), zarar getireceği öngörülen poliçelerin (onerous contracts) finansal tablolarda hemen muhasebeleştirilmesini zorunlu kıldı. Bu, şirketlerin büyüme ve kârlılık stratejilerini etkiledi, zira prim hacmi yaratmak amacıyla zarar getirebilecek riskleri bilerek üstlenmek artık daha zor hale geldi. Yani reasürörler artık sadece yaşanan hasarlar ve dünyada değişen/artan risklerle değil bir de finansal karlılığı zorlaştıran yeni standartlarla uğraşmak durumunda kalıyorlar.
Türkiye’ye yönelik algı ve 2025 yenileme dönemi
Geçen yıla kıyasla, Türkiye’ye yönelik algının bu yıl daha olumlu bir noktaya geldiği söylenebilir. Özellikle deprem sonrası sektörde yapılan düzenlemeler, sigorta şirketlerinin şeffaflığı ve hasar ödeme performansı, reasürörler nezdinde Türkiye’nin güvenilir bir iş ortağı olarak değerlendirilmesine katkı sağladı. Lakin halen daha sektör lideri reasürörler Türk şirketlerden trete yapılarını değiştirmelerini ve üzerlerinde daha fazla risk taşımalarını bekliyorlar. Türkiye’de yaygın olan bölüşmeli trete (proportional) yapısının, hasar fazlası trete (excess of loss) yapısına dönmesi beklentisi sektörümüzü global standartlara yaklaştıracak ve sigorta şirketlerinin riskleri daha etkin yönetmelerini ve sermaye yapılarını güçlendirmelerini sağlayacak.
Artan kapasite ihtiyacı ve Türkiye’nin 2025’e hazırlığı
Türkiye, tartışmasız olarak 2025 yılında gerek sigorta penetrasyonunun artması gerekse de yabancı kur enflasyonu sebebiyle geçen seneye göre daha fazla koruma kapasitesine ihtiyaç duyacak. Bu kapasite her ne kadar hali hazırdaki reasürörler tarafından sağlanacak olsa da alternatif kanalların da kullanılması büyük önem arz ediyor. Dünyanın önemli reasürans merkezlerinden Bermuda sermayesi ve özellikle ABD’de oldukça yaygın bir sermaye piyasası ürünü olan ILS / Cat-Bond’lar 2025 yılında birçok sigorta şirketi için önemli kapasite kaynağı olacak gibi duruyor. Bununla birlikte CatX gibi bazı startuplar ise, sigorta şirketlerinin yıllık risk hesaplarını sermaye piyasalarına açma yönünde çalışmalar yapıyor. Örneğin Amerika’daki bir sermaye piyasası yatırımcısının, Türk bir sigorta şirketinin yıllık üstlendiği risklere yatırım yapabilecek hale getirmesi de küresel sermayenin sigorta sektörüne akmasının önünü açan bir gelişme olarak günümüzde test ediliyor.
Sonuç: Bizi ne bekliyor?
2025 yılı, Türk sigorta sektörü için kritik bir yıl olacak. Reasürörler, Türk sigorta şirketlerinin global piyasa standartlarına uygun yapısal dönüşümlerini yakından takip ediyor (bölüşmeli yapıdan, excess yapıya geçiş) ve bu dönüşümün, sigorta sektörü için olumlu bir fırsat yaratacağını düşünüyorlar. SEDDK, sigorta şirketlerinin reasürans korumalarını yakından takip ediyor, SBM bu alana özel dijitalleşme adımları atıyor, T-Rupt isimli yerli modelleme şirketi ise olası hasar senaryolarının en doğru şekilde modellenebilmesi için geliştirmeler yapmaya devam ediyor. Uluslararası sermayenin haricinde de Türkiye’deki reasürans şirketlerimiz Milli Reasürans ve Türk Reasürans ise kendi sermayelerine ek olarak uluslararası risk paylaşımlarını (retrosesyon) tamamlayarak her yıl olduğu gibi bu sene de Türk sigorta şirketlerini her sene olduğu gibi desteklemeye devam edeceklerini bekliyoruz. Türkiye’deki tüm sigortalıları ilgilendiren en önemli konu olan fiyatlara gelirsek, 2024 yılında yaşanan büyük artışın bu sene yaşanmayacağını ancak indirim beklentisinin de karşılıksız kalacağını söylemek lazım. Bütçe dönemine girdiğimiz bu aylarda büyük sigorta alıcısı kurumların bu piyasa bilgisi ile sigorta maliyeti bütçelerini yapmaları faydalı olacaktır.