Almanya’nın finansal piyasalarını düzenleyen BaFin’in 2024 yılı değerlendirmelerinin yer aldığı “BaFin’in Odağındaki Riskler” çalışmasında yedi ana riskin altı çizilmekte ve bu risklerle alakalı neler yapılacağına dair makro bir resim ortaya konmakta. Almanya’da finansal kurum sahibi olmasak da Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler için de oldukça önemli bir beklenti ve sonuç çalışması BaFin’in risk analizleri.
-Dr. Zeynep Stefan
Almanya’nın finansal piyasalarını düzenleyen ve dolayısıyla Avrupa Birliği politikaları üzerinde ciddi bir etkisi olan kurumun, BaFin’in organize ettiği SSM-2034 toplantısına çok az kaldı. Tabi bende heyecan tavan. BaFin, Avrupa Birliği içerisinde ve tabi benim kalbimde farklı bir yere sahip. Örneğin Wirecard skandalıyla ilgili aldığı tutum, hem bankacılık hem de sigorta sektörlerinin sermaye yeterlilik tutarları üzerinde diğer ülkelerin düzenleyici kurumlarıyla olan tartışmaları, Almanya’da faaliyet gösteren şirketler üzerindeki “en iyi olma” baskısı, diğer düzenleyici kurumların aksine özellikle risk konusunda daha erken tanımlama ve aksiyon alma yönündeki (bence çok doğru olan) tutumu BaFin’i pozitif ayrıştıran özellikleri.
SSM-2034 toplantısına kadar BaFin tarafından yayınlanan birçok raporu okumak için zamanla yarıştım. Bunların içerisinde en iyilerinden biri 2024 yılı değerlendirmelerinin yer aldığı “BaFin’in Odağındaki Riskler” çalışmasıydı. Raporu incelerken genel perspektifim, uzun zamandır Avrupa piyasasında beklenen daralmanın domino taşının hangisi olacağını anlamaktı. Raporda yer alan bütün değerlendirmeleri bu gözle ve aslında “ip nerden kopacak”ı arayarak okudum. Yani “T0” anı… Raporda BaFin 2024 yılında yedi ana riskin altını çizmekte ve bu risklerle alakalı neler yapacağına dair makro bir resim ortaya koymakta. Almanya’da finansal kurum sahibi olmasak da Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler için de oldukça önemli bir beklenti ve sonuç çalışması BaFin’in risk analizleri.
Önem sırasında bağımsız, BaFin öncelikle faiz oranlarındaki artışı değerlendirmiş. Birçok finansal kurum analizi ve faiz oranlarındaki artışın etkilerinin yakından değerlendirileceğini gösteren birçok faaliyet belirtilmiş. Ancak en çok hayat sigortacılığı adreslenmekte ki bu alana daha çok eğileceğini ve likidite riskinin gerçek anlamda nasıl yönetildiğini anlamak adına SREP (Düzenleyici Kurum Gözden Geçirme ve Değerlendirme Süreci) çalışmalarına baş vuracağını şimdiden belirtmiş. 2024 yılı içerisinde 800 SREP analizini incelediğini ve incelemeye de devam edeceğini söylemesi dikkat edilmesi gereken bir başka husus. BaFin, tıpkı merkez bankaları gibi konuşmadan söylemek istediğinin anlaşılmasını, parmağıyla işaret etmeden bütün ilgili kişilerin oraya bakmasını istemekte. (İdolüm Paul Volcker stili) Özellikle faiz riskinin nasıl yönetilmesi gerektiği ile ilgili çalışmalarına EIOPA’yı (Avrupa Birliği Sigorta ve Emeklilik Sektörleri Düzenleyici Kurumu) da dahil ederek hayat sigortacılığında sigortacılar arasındaki likidite riskinin daha doğru anlaşılması adına farklı stres testleri de gerçekleştireceğinin ve bunları şirketlerden aldıkları ham verilerle kendisinin gerçekleştireceğinin de altını çizmekte. Yani güven iyidir, kontrol daha iyidir. (Bu da benim tarzım!)
Diğer bir konu ise gayrimenkul fiyatları… Biz gayrimenkul fiyatlarındaki hızlı değişimlere alışığız ancak Almanya’da bu tür değişikliklerin etkisi inanılmaz boyutta. 2022’nin sonundan beri kesintisiz devam eden fiyat artışı, aynı zamanda yatırımcıların portföylerindeki gayrimenkul yatırımlarının da payını arttırmıştı. Şimdi durum değişti ve düşüş başladı. BaFin, bu düşüşün yaratabileceği sonuçlara dikkat çekerken, değerinin çok üzerindeki fiyatlamaların normale dönmesinin kendisini mutlu ettiğini ancak kredi kuruluşlarının bilançolarında devam eden değer artışının artık sürdürülebilir olmadığını, elde edilen kazançların eriyeceğini belirtmekte. Portföyünü çeşitlendirmemiş kuruluşların durumunun zorlaşacağının da altını çizmekte.
Faiz oranlarındaki değişimin etkilerine karşı ek kontrolleri devreye sokmasını beklediğim BaFin’in ikinci hamlesi, kredi kuruluşlarının portföylerindeki risk dağılımı ve fiyatlamaların doğruluğu konusunda ek “SREP” talepleri olacaktır. Özellikle pandemi sonrasında değişen çalışma koşullarının ofis yatırımları üzerindeki etkisine de değinen BaFin, 2023 yılının üçüncü çeyreğinde ofis fiyatlarının %11’e yakın düşütünü ve düşüşün devam edeceğini beklediklerini belirtmekte. Dolayısıyla Almanya’da şirketlerin “ofise dönün” çağrıları boşuna değil! Ancak şu var ki, uzun dönemdir devam eden bu çağrılar düşüşü azaltmadıysa sürdürülebilirlik ve yatırım kısıtları nedeniyle dağda taşta ofis alan kurumları daha zor günler beklemekte. 2019 yılından beri, özellikle ticari gayrimenkuller alanında değer ayarlamaları yaptığını belirten BaFin, bu tarihten beri %20 azalan ticari gayrimenkul değerlemelerinin daha da azaltılmasını bekliyor. Yani finansallardaki gayrimenkul yatırımlarının değeri beşte bir oranında törpülenmesine rağmen ve daha da azaltılması beklenmekte. BaFin, alım-satım işlemlerinde de %60’a yakın bir azalma gerçekleştiğini belirtiyor ki bence bu en kötüsü! Yani beklediğimiz “Winter is coming” beklediğimizden daha çetin! Rapor 46 sayfa ve inanın ki her risk analizi üzerinde uzun uzun konuşulmayı hak ediyor. Tam BaFin tarzı, kısa ama oldukça vurucu bir rapor. “Risks in BaFin’s Focus” hakkındaki görüşlerimi ve projeksiyonlarımı paylaşmaya devam edeceğim. Ne demiş atalarımız: Bu hamur daha çok su kaldırır ki Almanya’dan Türkiye’ye yol olur bu hamurlar.