Taylan Türkölmez: Gençleri BES’e çekmek için Bitcoin dahil fon çeşitliliği arttırılmalı

Farklı yatırım davranışlarına hizmet verecek bir yapılanmanın bireysel emeklilik sisteminin gelişim alanı olduğunu söyleyen Allianz Türkiye Hayat ve Emeklilik Şirketleri Genel Müdürü Taylan Türkölmez, “Yatırım fonlarında çeşitliliğin BES’e göre daha fazla olduğunu görüyoruz. Girişim sermayesi fonları, serbest fonlar, tematik hisse senedi fonları veya yurtdışı menkul kıymetlere yatırım yapan fonların bireysel emeklilikte olmaması bence handikap. Sistemde kalıcılığı istiyorsak, gençlerin BES’e daha fazla girmesini istiyorsak, her segmentten insanın bu sistemde olmasını istiyorsak bu çeşitliliği sunmamız gerekiyor. Çünkü aksi takdirde ‘Orada var ama sende yok, bu yüzden ben orada kalmayı tercih ediyorum’ diyenler oluyor” şeklinde konuştu.

 

759’uncu sayımıza konuk olan Taylan Türkölmez, “Bence bu fonların yanı sıra Bitcoin fonları da burada olmalı. Gençler Bitcoin yatırımı yapmak istiyorsa bu fonu BES’e koymazsanız o genç buraya gelmeyecek. Ama kripto paralar riskli değil mi? Evet ama oraya yatırım yapan genç bu farkındalıkla kriptoya yatırım yapmak istiyor. O yüzden bence BES’te bunun da sunulması gerekiyor” dedi.

Röportaj: Birant Yıldız

Taylan Bey, gönüllü BES’te 21 yıl geride kaldı. Geçen zaman zarfından katılımcı sayısı 9 milyona ulaştı ama pasif sözleşmeler de bir hayli fazla. Bu konudaki düşüncelerinizi alarak başlayalım mı?

Bireysel emeklilikten 20 milyon kişinin yolu geçti. Mevcut 9 milyon kişinin hepsi aktif prim ödemiyor. Aslında yarısı pasifte duran sözleşmeler. Ancak onların bir kısmı yüksek toplu para ödüyorlar. Bu yüzden bu grubun bir kısmı pasif olarak nitelenmemeli.

Sistemde yapılması gereken, pasif katılımcıları harekete geçirmek. Tamamlayıcı sistem bunu sağlayacak. Çünkü katılımcı, sistemden kolay çıkamayacak. Tamamlayıcı emeklilik sistemi (TES) maaşından düzenli olarak katkı paylarını keseceği için pasife de düşemeyecek. Bunu söyleyince tepki çekiyor, tasarrufuma karışma diyenler olabiliyor ama bu toplumun insanı olarak buna ihtiyacımız var. Bir tarafta emeklilerimiz bu maaşla geçinemiyorum diyor. Diğer tarafta 65 yaş üstü nüfus 9 milyona ulaşmış… Demografik değişimin hızlandığı bir dönemden geçiyoruz.

Siyasi iradenin son dönemde yaptığı en büyük hatalardan biri bence EYT oldu. Sosyal devletin gerekliliği olabilir ama bir ülkenin emeklilik sistemini aktif/pasif dengesi ayakta tutar. Bu denge bizde yıkılmış durumda. 16 milyon emekli/25 milyon çalışan, yani 1,6 aktif/pasif oranının yürütülmesi mümkün değil.

Türkölmez, tamamlayıcı sağlığın Türkiye’nin geleceği için zorunluluk olduğu görüşünde.

Bir taraftan ömür uzuyor, emekli nüfus büyümeye devam ediyor ve diğer yandan doğurganlık azalıyor. Yani demografik değişim yaşanıyor. 10 yıl önce “Avrupa ne yapacak bu kadar yaşlı nüfusla” diyorduk, şimdi biz de o noktaya yaklaşıyoruz. Bir de enflasyonist ortamda temel ihtiyaçlar bile zor karşılanıyor. Peki o zaman emeklilikte ne yapacağız? Emeklilik için ayırabildiğimiz para azalmış olabilir ama ne yazık ki gelecek için yapmamız gerekenler de var. Bu ikisi birbiriyle çelişiyor ama bizim bu çelişkiyi çözmemiz gerekiyor. Emeklilik katkısını ödemeyen 9 milyon kişinin yarısı tamamlayıcı emeklilik sistemi ile ödemelerini yapacak ve emeklilikleri geldiğinde, bugünkü emeklilerin yaşadıklarını yaşamayacaklar. Bu yüzden belli bir refah seviyesine ulaşacakları bir düzeni kurgulamamız gerekiyor. Yani TES Türkiye’nin geleceği için bir zorunluluk diyebiliriz.

Bu arada Emeklilik Gözetim Merkezi, Sermaye Piyasası Kurulu, emeklilik şirketleri ve SEDDK ile çok başarılı bir ekosistem kuruldu. Toplumun bu ekosistemi sahiplenmesi gerekiyor. Bu sistemin üzerine TES çok güzel yapılandırılabilir.

Bir de BEFAS var, biliyorsunuz. BEFAS, sektördeki tüm emeklilik yatırım fonlarına ulaşmanızı sağlayacak muhteşem bir sistem. Artık bütün emeklilik şirketleri birbiriyle entegre ve hangi emeklilik şirketinde planınız olursa olsun her türlü fona yatırım yapabiliyorsunuz.

Kısmi çekiş ve temlik uygulamalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Kısmi çekiş ve temlik uygulaması da sistemin üstüne koya koya gittiği doğru uygulamalar. Ama bunlar kısa sürede sözleşme sayısını çok fazla artıracak diyemeyiz. Kısmi çekiş için bazı şartlar var. Ama sistem diyor ki, zorunlu ihtiyaç dolayısıyla çıkmak istemiyorsan çıkma, çünkü sana böyle bir imkan sağlıyorum. Temlik uygulaması da devreye girince bankalar buradaki birikimi teminat görerek uygun koşulda kredi verecek. Yani katılımcının emeklilik birikimini tamamen kapatmaması için getirilen bu uygulama çıkışı azaltacaktır. Ama tabii sihirli değnek dokunmuşçasına herkesin sistemde kalacağı beklentisi olmamalı. Bunlar ana sistem etrafında BES’i büyütecek faktörler. Temlik bu yüksek faiz ortamında çok cazip olacak mıdır? Belki hayır ama ileride faizler düştüğünde çok daha cazip hale gelecek. Sistemdeki adımlar hep doğru oldu ve uygulamalar hemen değil belki ama belli bir süre sonra karşılık buldu.

Yani BES artık farklı bir finansal mekanizma haline geliyor denebilir mi?

Evet, kesinlikle öyle.

Peki otoriteden tamamlayıcı emeklilik sistemi için beklentiler nelerdir?

Tamamlayıcı emeklilik sisteminin olmazsa olmazları var. Öncelikle işveren katkısı olması gerekiyor, diğeri ise sistemden kolay çıkılmaması…

Bunlar olacak gibi ama değil mi?

Evet bunlar olacak. Ama, “Zaten çalışan maliyetlerinin yüksek olduğu bir dönemdeyiz, bir de bunun üstüne işveren katkısı nasıl gelsin” diyenler olabiliyor. Burada bir geçiş süreci oluşturulabilir. İşveren katkısının %3 olması gerekiyorsa, belki yüzde yarımla başlarız, dört yıl sonunda her iki taraf da %3 verebilir. Mutlaka hemen en ideali ile başlayalım dememiz şart değil.

“Şimdi girenler ileride rahat edince bizi anacak”

Ama bir an evvel yol almamız gerekiyor. 25 yaşında girenle 35 yaşında girenlerin birikimleri arasında 60 yaşına gelince iki kat fark oluşuyor. İşte o 10 sene çok kıymetli. O nedenle bugün istihdam piyasasına giren milyonlarca genci 25 yaşında TES’e sokup 60 yaşına kadar o sistemde kalmalarını sağladığınızda, “O kuşak iyi ki bu sistemi hayata geçirmiş ve biz o sayede refah içinde bir emeklilik yaşıyoruz” diyecekler.

Mucize bir sistemden bahsetmiyoruz aslında. Çok basit; erken başlayacaksın, çalışma hayatı boyunca ödeme yapacaksın ve hiç aksatmayacaksın. Bugün çok temel birkaç hisse belirleseniz, her ay belli bir miktar o hisselerden alsanız 60 yaşında yine o güzelliği yaşarsınız. Ama soru şu: Yapıyor musunuz? Hayır. Ama bu sistem sizi disipline ediyor. Ancak işveren katkılı grup planlarında bile çalışanların penetrasyonu %65’lerde. Kalan %35’e neden girmediklerini soruyoruz. Bazıları ben kendi yatırımımı daha iyi yapıyorum diyor. Kabul ama BES’te hem %30 devlet katkısı alıyorsun hem de işveren katkısı alıyorsun. 10 lira yatırdığın günün ertesi günü 23 liraya sahip olduğun bir sistemden daha iyisini yaparım diye düşünülmesini anlamak zor; ama anlatmak da sistemin tüm aktörlerinin sorumluluğu.

Neden böyle düşünüyorlar peki sizce?

BES’te kalıcı olmak gerekiyor, diğerlerinde ise girip çıkıyorlar. Bugün bireysel emeklilik sisteminin gelişim alanı nedir diye baktığınızda, bu yatırım davranışlarına hizmet verecek bir yapılanmanın gerekli olduğunu görüyoruz. Bireysel emeklilik sisteminin kendini bu kadar ispat ettiği bir ortamda SPK ile de görüşüp bazı iyileştirmeler yapmamız gerekiyor. Yatırım fonlarına baktığımızda çeşitliliğin diğerlerine göre daha fazla olduğunu görüyoruz. Girişim sermayesi fonları var, serbest fonlar var, tematik hisse senedi fonları var, yurt dışı menkul kıymetlere yatırım yapan fonlar var. Bireysel emeklilik sisteminde bunların olmaması ise bence bir handikap. Bu sistemde kalıcılığı istiyorsak, gençlerin BES’e daha fazla girmesini istiyorsak, her segmentten insanın sistemde olmasını istiyorsak bu çeşitliği sunmamız gerekiyor. Çünkü aksi takdirde “Orada var ama sende yok, bu yüzden ben orada kalmayı tercih ediyorum” diyenler oluyor. Bir ekosistemin içinde uzun vadeli bir planlama dahilinde yatırım yaptığımız için bu fonlar burada olmalı. Bence bu fonların yanı sıra Bitcoin fonları da burada olmalı. Eski kuşakların yatırım davranışı ile gençlerinki çok farklı. Gençler Bitcoin yatırımı yapmak istiyorsa bu fonu buraya koymazsanız o genç buraya gelmeyecek. Ama kripto paralar riskli değil mi? Evet ama oraya yatırım yapan genç bu farkındalıkla kriptoya yatırım yapmak istiyor. O yüzden bence BES’te bunun da sunulması gerekiyor.

Ülkemizin tasarruflarının yurt içi menkul kıymetlere yapılması gerektiğinin, iç tasarrufları artırmamız gerektiğinin farkındayım. Bunlar bizim ülkemizin gerçekleri. Ama bunu yaparken önemli bir kesim yurtdışı hisse senetlerine, girişim sermayesi fonlarına, yurt dışındaki tahvillere ya da coin’lere yatırım yapmak istiyorsa, buna izin verilmeli. O kişinin yatırım tercihleri neyse o tercihleri sunmak ve buraya yatırım yapmasını sağlamak gerekiyor; liberal ve doğru bir uygulama buradan geçiyor. Bireysel emeklilik sistemi yeni kurulmuş ve ne olacağı belli olmayan bir sistem değil. 20 yılda bütün olgunluğuyla, yaptığı altyapı yatırımlarıyla bu tip geliştirmelere açık. Bu sistemi katlayarak büyütmek için değişimden korkmamalıyız.

“Topluma değer katmak bizi mutlu kılıyor”

Bireysel emeklilik, hayat ve sağlık; bu üçü bizim olmazsa olmazımız. O kadar güzel üç ürün sunuyoruz ki, toplumun refahına fayda sağlamış oluyoruz. Toplumun faydasına bir şeyler yapmak bizi mutlu ediyor. O yüzden bu iş bölümüne daha fazla önem vermek gibi bir planımız var. Toplumun buna ihtiyacı olduğunu da görüyoruz. Biz burada var olarak hem topluma fayda sağlamak hem de güçlü olduğumuz branşlarda daha iyi faaliyet göstermek istiyoruz.

“Alternatif yatırım araçları rafta olmalı”

Diğer yatırım araçlarını sisteme dahil edersek bizim kendi menkul kıymetlerimize yatırım olmaz diye de korkmamak gerekiyor. Emeklilik şirketlerimiz hangi finansal enstrümanlara yatırım yapılması konusunda katılımcılarla iletişim kuruyor. Hiçbir şirket %100 hisseye ya da yabancı fonlara yatırım yapın demiyor zaten. Bu nedenle, bu değer önerisine ulaşmış ve uygulamalarını başarıyla yürütmüş bir sektörün alternatif yatırım araçlarını raflarında tutması gerektiğini düşünüyoruz. Farklı tercihlere hizmet veren bir ekosistem oluşturmamız gerekiyor.

Yaşlanmanın uzadığı bir dönemdeyiz. Türkiye’de kadınlar 80, erkekler 75 yaşın üstüne çıktı. Böyle giderse, sağlık teknolojileri ve insanların sağlıklarına daha fazla önem göstermesiyle birlikte ömür uzamaya devam edecek. Ne mutlu ki, pandemi de trendi terse çeviremedi. Böyle büyük bir sorununu halletmek insanlık için önemli bir başarıdır. Yurtdışında tamamlayıcı emeklilik gibi sistemlerden iyi maaş alanlar bu paraların tamamını harcayamayınca bu paralar sonraki nesillere kalıyor. Aslında bir varlık transferi de gerçekleşiyor. Ancak burada ikili bir ayrışma var. Bir tarafta emekli maaşı yetmeyenler var, bir tarafta ise harcayamayan bir kesim var. Bu dengenin de yeni emekli sistemlerinin kurulmasıyla oluşması gerekecek. Bunu da ülkemiz ve diğer ülkeler halledecektir diye düşünüyorum.

Hayat sigortalarına da gelecek olursak, ülkemizde bu branşın bir türlü gelişememesini nasıl değerlendirirsiniz?

Yurtdışında her yerde emeklilik diye ayrı bir konu yok; bireysel emeklilik hayat sigortasının altında konsolide oluyor. Hayat sigortası dediğimizde hayat ve bireysel emekliliği toplayarak konuşmamız, yani bütüne bakmak daha doğru olur.

Kredi hayat sigortaları dışında kalan vefat gibi, maluliyet gibi, kritik hastalık, işsizlik gibi koruma tarafı, olması gereken seviyelerinin altında kaldı. Bu bizim toplumsal özelliğimizden kaynaklanıyor. Müşterilerimizden de görüyoruz: “Ben bu primi niye veriyorum ki, başıma bir iş gelmiyor” diyor. Ne kadar iyi, bir şey olmuyor diyorsun ama o zaman bu primi niye veriyorum diye tekrar soruyor. Böyle bir davranış söz konusu.

Hayat sigortalarındaki bu geri bildirim prim iadeli hayat sigortasını ortaya çıkardı. Sigortalıya bir şey olmadığı zaman ödediği primleri geri veren bir sigorta imkanı sunduk. Prim iadeli sistem hayat sigortasına ciddi bir büyüme katmış durumda. Bu son 10 yılda gelişen bir sigorta türü ve büyüyerek de devam edecek. Birçok hayat emeklilik şirketinin portföylerinde döviz bazlı prim iadeli sigorta olduğunu görürsünüz. Bu da çok normal çünkü enflasyonist dönemlerde 15-20 yıl sonra prim iadesinin değerini kaybetme kaygısı söz konusu. Bu ürünlerin her şirketin rafında olduğu bir noktaya geldik, bir de yaratıcı çeşitlenmeler de oldu. Burası kesinlikle daha da büyüyecek diyebilirim.

Ama o tarafta TL enstrümanlarına yatırım eksik kaldı. Bireysel emeklilikte katılımcılar sadece döviz kıymetlere değil, Türk lirasına, hisseye, tahvile de yatırım yapıyor. O zaman hayat sigortasında da bu alışkanlığa hizmet edecek ürünler çıkartmamız gerekiyor. SEDDK da pozitif bakıyor bu konuya.

Allianz’daki gelişmeleri de aktarabilir misiniz son olarak?

Geçen yıl yalnız Cumhuriyetin değil Allianz’ın da Türkiye’deki yüzüncü yılıydı. Biz burada kalıcıyız. Bu kadar dalgalanan bir ülke olmasına rağmen Türkiye’ye inanıyoruz. Acaba ne olacak diye bir endişemiz yok. Eğer satmak isteyeni bulursak şirket de alabiliriz ve daha da büyürüz. Yalnızca şirket değil, banka anlaşmalarıyla da ilgileniyoruz. Çünkü çoklu kanal stratejisi bizim buradaki önemli bir gücümüz. Acentelerimizle, banka kanallarımızla, kendi satış organizasyonumuzla, direkt satış kanalımızla burada varız. Acente kanalımızı yeni genç acentelerle desteklemek için çalışıyoruz. Satış departmanımızdan acenteliğe geçen arkadaşlarımız da oluyor. Çoklu kanal stratejimizin başarılı olduğunu düşünüyoruz. Birden fazla bankayla çalışıyoruz. Hayat ve emeklilik için daha da geçerli bu. Türkiye’deki kalıcılığımız büyüyerek devam edecek. İkinci yüzyıla bakışımız bu şekilde.

Kritik hastalık sigortasından 100 bin dolarlık teminat

Koruma açığı yalnızca emeklilikteki birikim açığı değil. Bize bir şey olduğunda ailemizi, çocuklarımızı koruyacak ürünlerin rafta olması gerekiyor. Burada kritik hastalıkları çok önemsiyorum. Ürünün içindeki çok fazla kritik hastalıktan biri başınıza geldiğinde ciddi bir destek alıyorsunuz. Bizim çalışanlarımızdan da kritik hastalık sigortası olan ve bypass geçirenler var. Onlara 100 bin dolar teminat ödedik. Ameliyat masrafının çok üstündeki bu teminatla hayatınızın geri kalanını düzenleyebilirsiniz. Medikal teknolojiler geliştikçe bu sigortayı yaptırma motivasyonu da artıyor çünkü hayatta kalma ihtimali yükseliyor. Ameliyatın kaç lira olduğundan bağımsız ameliyat teminatı da var burada. Ya da stent devlet hastanesinde ücretsiz takılmış da olabilir, hiç önemli değil, teminatın ödemesi yine de yapılıyor.