Dr. Behlül Ersoy- Medeniyetin Sıçrama Tahtası: Sigorta

Coğrafya ve tarih değişse de sigortanın görüldüğü toplumlar dönemlerinin ekonomik ve politik güç merkezleridir. Peki zaman ve mekan değişse de bu toplumların ortak noktalarından birinin sigortacılık olması tesadüf mü? Bu bir tesadüf değil. Canlı organizmalar gibi sigortacılık da gelişebilmek için birtakım koşullara ihtiyaç duymakta.

-Dr. Behlül Ersoy

Toplumların bugünkü medeni formlarına ulaşması uzun yıllara dayanan çok yönlü bir değişim ve gelişimin ışığında gerçekleşmiştir. Bu değişimi yönlendiren itici güçlerin başında ise ekonomik aktivite gelmekte. Farklı çağlarda farklı coğrafyalarda ortaya çıkan zengin toplumlar dönemin en ileri medeniyetleri olmuştur. Bu toplumlara daha yakından bakıldığında sadece zenginlik değil, aynı zamanda bilim ve teknolojide de bulundukları çağın ağırlık merkezleri olduğu görülür. İlginç olan şudur ki sigorta benzeri uygulamalara ilişkin elde edilen kanıtlar, yine bu toplumların yaşadığı bölgelerde bulunmuş. Örneğin, M.Ö. 4500’lerde başta Piramitler olmak henüz sırları tamamen açığa çıkarılamamış birçok mimari eseri insanlık tarihine kazandıran Mısır’ı ele alalım… Mısır’da günümüze göre ilkel bir sigorta modeli olsa da, ticaretle uğraşanları teminat altına alan, dönemin şartlarına ve risklerine uygun sosyal güvenlik sandığı benzeri yapıların varlığına rastlanmıştır. Yine Hamurabi Kanunları’ndan tanıdığımız M.Ö. 2500-2250 arası hüküm sürmüş Babil Medeniyeti’ne bir bakalım. Babil Kralı Hamurabi’nin çıkarttığı o meşhur kanunların içindeki Darmatha isimli bir sözleşmede kervan sahiplerinin bazı risklere karşı teminat altına alındığı görülür. M.Ö. 640 – 558 arası Yunan Şehir Devletleri’nde, M.Ö. 600’lerde Hindistan’da ve M.Ö. 2. ve 3. yüzyıllarda Roma’da günümüz modern sigortacılığına yakın uygulamaların izlerine rastlarız.1

Şimdi biraz da günümüze yakın bir dönemde modern sigortanın görüldüğü gelişmiş toplumlara bir göz atalım… Bunun için Satranç, Amok Koşucusu gibi birçok edebî eserin sahibi olan Stefan Zweig’in tanıklığına başvuracağım. Zweig’i çoğunlukla derin psikolojik analizlerinin yer aldığı öyküleriyle tanıyoruz. Fakat ben, onun alışılmışın dışında olan otobiyografik bir eser olarak değerlendirebileceğimiz “Dünün Dünyası”ndaki sigortacılık ile ilgili çarpıcı tespitlerinden bahsetmek istiyorum. Bu eserde Zweig, 2. Dünya savaşı öncesi sanatın hemen her şubesinde zirvede olan müreffeh bir Viyana tablosu çiziyor. Gelin, dönemin Viyana’sını işaret ederek sigorta sisteminin ne düzeyde olduğunu aktardığı şu satırlara bir göz atalım:

“Herkes evini yangına ve hırsızlığa, tarlasını doluya ve doğal afetlere, vücudunu da kazalara ve hastalıklara karşı sigorta ettiriyordu; yaşlılık için hayat sigortası yaptırılıyor ve kız çocuklarının beşiğine, ilerideki çeyiz giderleri için bir poliçe asılıyordu…”2

Ve Zweig, bugün sigorta sektörünün tanıtım kampanyalarında rahatlıkla kullanabileceği şu tespiti yapıyor:

Zira sadece geleceğini güvence altına alabilenler, yaşadıkları günlerin tadını gönül rahatlığıyla çıkarabilirlerdi.”2

Coğrafya ve tarih değişse de sigortanın görüldüğü toplumlar dönemlerinin ekonomik ve politik güç merkezleridir. Peki zaman ve mekan değişse de bu toplumların ortak noktalarından birinin sigortacılık olması tesadüf mü? Bu bir tesadüf değil. Canlı organizmalar gibi sigortacılık da gelişebilmek için birtakım koşullara ihtiyaç duymakta. Teminat altına alınması gereken değerli menfaatlerin varlığı, güçlü bir hukuk sistemi, ekonomik aktivite gibi uygun atmosferin oluşması gerekmekte. Görüldüğü gibi gelişmiş medeniyetler aynı zamanda bunlara sahip olduğu için bilimde, sanatta ve teknolojide çağ atlamışlardır. Bunda sigortacılığın tetikleyici olduğunu söylememiz zor olsa da vazgeçilemez bir tamamlayıcı unsur olduğunu görmeliyiz.

Özetle, farklı zaman ve coğrafyalarda ortaya çıkan ileri medeniyetler sigortayı da peşinden sürüklemiş. Bu ilişkide gerekli atmosferin oluşmasıyla sigortacılık, toplumların ilerlemesinde sıçrama tahtası haline gelmiştir. Bugün sigortacılığı en gelişmiş ülkelerde ilerlemenin zorunlu bir tamamlayıcısı olarak değerlendirmeliyiz.

Tarihin gösterdiği gibi, bizler de ilerlemek için bu sıçrama tahtasını neden kullanmayalım?

Kaynak:

  1. Ersoy, B. (2018). Sigortacılığa Giriş, Akın, Faruk (Ed.), Sigortacılığın Tarihsel Gelişimi içinde, 1. Baskı, Ekin Yayınevi, Bursa (ss.53-69).
  2. Zwieg, S. (1985). Dünün Dünyası, Kasım Eğit & Yadigar Eğit (Çev.), 17. Baskı, Can Yayınları, İstanbul. (s.21).