TSB yönetimi basınla buluştu: Sigortadan tasarruf olmaz, sigortayla tasarruf olur

Türkiye Sigorta Birliği’nin (TSB) yeni yönetimi basınla sabah kahvaltısında buluştu. Toplantıda ilk konuşmayı yapan TSB Başkanı Uğur Gülen, bundan sonra enerjisinin daha çok Birliğe ayıracağını belirterek şunları söyledi: “Sigorta büyük bir ekosistem. TSB bağımsız bir düşünce kuruluşu olarak bu eko sistemi geliştirmeye devam edecek. İlk üç ayda %75, ilk dört ayda %90’a yakın büyüme var. Hayat dışı daha iyi büyüyor. Kredilerdeki düşüşten ötürü hayat düşük büyüyor. Hayat dışında oto dışı hızlı büyüdü. Reasürans maliyetleri primleri arttırınca büyüme daha çok oto dışından geldi.

Mayıs ayında enflasyonun en yüksek noktaya ulaştığı söyleniyor, bundan sonra düşmesi bekleniyor. İç piyasada daralma ve ihracat artışı, ithalatta düşüş bekleniyor. Ancak sigorta harcaması bundan etkilenmez. Enflasyonla birlikte varlıklarımızın da değeri artmış durumda. Ticari sigortalarda da bireysel tarafta da daralma beklemiyorum.”

TSB Başkan Yardımcısı Ahmet Yaşar ise şunları söyledi: “Eylülde başlayıp uyumlu geçen TSB yönetimi döneminden sonra yeni dönemde de kamuoyuna dönük iletişim tarafı kuvvetli şekilde sürecek. Sigorta priminden tasarruf olmaz, sigorta primleriyle tasarruf olur. Cumhurbaşkanlığı Yardımcısı da cari açığı ortadan kaldıracak nitelikli fonları sigorta gibi nitelikli fonlardır dedi. Biz birçok konuda buna hazırız, strateji belgelerine girdik. Ama sıra aksiyonda.”

Yaşar’dan sonra konuşan Taylan Türkölmez şu hususlara değindi: “Primler büyüyor ama sermayede de güçlenme var, burası önemli. Mali gelirler burada etkili oldu. Özellikle hayat dışı şirketler iş yapabilmek için yüksek sermaye bulundurmalı. Ama teknik kârlılık önemli, biz bu ekonomi politikalar değişince teknik kârlılığı tekrar önemsemeliyiz, bu iş teknik kârlılık olmadan olmaz. Nominal değer artışı yüksek olduğu için sektörün büyümesi devam eder ama poliçede bazı branşlarda azalış olsa bile durgunluğu yönetiriz. Hayat sigortasında önemli sıçrama arifesinde olabiliriz. Bu bir fırsat. Penetrasyon yüzde 1 bile değil, gidecek çok yer var. Bankalarla kredi hayat entegrasyonunu isteyen müşteri seçerek alabiliyor. Ama tüm şirketlere yaygınlaşmış piyasaya ürün sunarak büyüme davranışını görüyoruz. Prim iadeli hayat sigortaları iyi gidiyor. Ama yüksek faiz ortamında TL’ye bağlı sigortalar da büyümeyi sağlayabilir. Bu ürünler devreye girdiğinde büyüme hızlanabilir. TL enstrümanlara dayalı ürünlere geliştirebiliriz. Varlık ve yatırım fonu çeşitliliği var.”

Erol Öztürkoğlu basının sorularını şöyle yanıtladı:

“Hayat sigortasında bu politikalarla adetsel azalış olabilir. Ama kısa vadede büyüme yakalanabilir. Doğru ekonomi politikaları bir yıl daha devam etmeli. Enflasyon yarıya inmeli, bir yıl daha hayat sigortası tarafında zorlu geçecek. Bireylerin kısa vadede yatırım danışmanlığına ihtiyacı var. Hayat emeklilik şirketlerinin deneyimi bu alanda yüksek. Uzun vadeli BES’te daha kısa vadeli ihtiyaçlar yatırım fonlarına yönleniyor. Yatırım fonlu hayat sigortaları BES ile birbirini tamamlayabilir. Aracınızı sigortalatmanız gelecekteki tasarruflarınızı olumlu anlamda etkiliyor. Dağıtım kanallarımız finansal danışman olacak. Satış kanallarımız da bugünkünden farklı bir noktaya gidecek.”

“Önceliklendirdiğimiz sigortalılık oranlarının artırılması, deprem, sürdürülebilirlik ve eğitim konuları üzerine oluşturuyoruz”

TSB Başkanı Uğur Gülen, sigorta ekosisteminin çok büyük bir yapı olduğunun altını çizerek, “Sektör olarak sigorta şirketi, reasürans şirketleri, otorite, bakanlıklar, acenteler, brokerler, tamirciler, asistan şirketleri, hastaneler olmak üzere çok geniş bir ekosisteme sahibiz. Birlik bu ekosistemin ortasında bir kurum ve bizim hayalimiz; kendi kimliği olan, kendi kültürü olan, kendi liderliği olan ve ekosistemin tüm paydaşlarına destek olacak, sigortacılığın gelişmesine fayda sağlayacak bir kurum yaratmak. Önümüzdeki dönem ortak akıl çalışmalarıyla adım atacağımız alanları hep birlikte belirleyeceğiz. Bu işin planlaması içindeyiz. Bu yolda 2025-2030 yıllarını kapsayan strateji çalışmalarına başladık. Stratejimizin temelini de sektörümüz için önceliklendirdiğimiz sigortalılık oranlarının artırılması, deprem, sürdürülebilirlik ve eğitim konuları üzerine oluşturuyoruz.” dedi.

Sektörün ilk çeyrek teknik sonuçlarını değerlendiren Gülen, sektörün 2024 yılı Ocak-Mart döneminde geçen yılın aynı dönemi ile mukayese edildiğinde prim üretimi yüzde 92 oranında artarak 200,1 milyar TL olarak gerçekleştiğini ifade ederek sözlerini şöyle sürdürdü; “Teknik kârlılık yüzde 371, hayat dışı branşlarda yüzde 527, hayat sigortalarında yüzde 104,5 arttı. Sektörün öz kaynakları da yüzde 128,6 artarken, aktif toplamı da yüzde 99 oranında artarak 1.6 trilyon TL’yi geçti.”

Trafikte zarar azaldı ama hasar prim oranı arttı…

2024’ün ilk çeyreğinde, geçen yılın aynı dönemi ile mukayese edildiğinde trafik sigortasında zararın yüzde 46 azalarak, 1.4 milyar TL’ye düştüğüne işaret eden Gülen, “Geçen yılın aynı döneminde bu branşta zarar rakamı 2.7 milyar TL olarak gerçekleşmişti. Bu durum trafik sigortasındaki hasar/prim oranına ise yansımadı. 2023’ün ilk çeyreğinde trafik sigortasında hasar/prim oranı yüzde 115,6 iken, bu yılın aynı döneminde hasar/prim oranı yüzde 123,3’e çıktı. Bu da şunu gösteriyor ki, 2024’ün ilk çeyreğinde trafik sigortasındaki hasarlar için sigorta şirketlerinin cebinden çıkan tutar geçen yıllara göre daha da arttı.” dedi.

Gülen, trafik sigortasında serbest tarifeye geçilmesi konusunda sektörün istekli olduğuna değinerek, “Özellikle hiç kaza yapmayan sigortalılar için çok daha adil ve sağlıklı primlendirme yapılabilmesi için, en sağlıklı yöntem olması nedeni ile serbest tarifeye geçilmesi gerekiyor. Çünkü tüm araçlara bakıldığında, trafikte 100 araçtan sadece 4 adedi kaza yapıyor.” şeklinde konuştu.

Sektörün trafik sigortası gündeminden kendini artık kurtarması gerektiği de vurgu yapan Gülen, “Birlik Yönetim Kurulu olarak trafik sigortasını sektörün gündeminden çıkarmak istiyoruz. Çünkü trafik o kadar gündemi meşgul ediyor ki, sektörün çok daha üzerinde düşünmesi gereken konulardan zaman çalan bir ürün olarak tam odağımızda yer alıyor. Bunu çözersek, gerçekten büyük bir zaman açığa çıkacak, başka konuları düşünmeye başlayacağız.” diye konuştu.

BES yeni rekorlarına koşuyor…

Bireysel Emeklilik Sistemi’nin (BES) son yıllarda büyük ilgi gördüğünü ve bunun sonucunda 1 trilyon TL gibi önemli bir fon büyüklüğünü Mayıs ayının sonuna doğru aştığını hatırlatan Uğur Gülen, “1 trilyon TL’lik büyüklüğün 938 milyar TL’si kişilerin tasarruflarından, 70 milyar TL’si de işverenlerin çalışanlarını otomatik BES’e dahil ettiği Otomatik Katılım Sistemi’ndeki (OKS) çalışanların tasarruflarından oluştu. 1 trilyon TL’nin 120 milyar TL’ye yakını da devletin sistemdeki kişiler için yaptığı yüzde 30’luk katkıların değerlendiği fonlardan kaynaklandı. BES sayesinde bugün 16.3 milyon kişi tasarruf ediyor ki; bu da nüfusun yüzde 20’si, çalışanların ise yüzde 32’si anlamına geliyor.” dedi.

1 trilyon TL’nin tasarruf sahipleri üzerinde büyük etkisi olduğunun altını çizen Gülen sözlerini şöyle sürdürdü: “Fon birikimi büyüdükçe sistemdeki kişilerin getirileri de artıyor. Son yıllarda BES getirileri her daim enflasyonun çok üzerinde oldu. Sadece 2024’ün ilk dört ayında BES’in getirisi enflasyonun 10 puan üzerinde BES’teki hisse fonlarının getirisi enflasyonun 40 puan üzerinde gerçekleşti.”

 

Devletimizin teveccühü çok değerli…

Gülen, OKS’nin Tamamlayıcı Emeklilik Sistemine dönüşümüne yönelik yıl sonuna kadar bir sonuca ulaşılmasını da beklediklerini sözlerine ekleyerek “Tamamlayıcı emeklilik sosyal güvenlik sisteminin yerine geçmeyecek. Alternatif değil, tamamlayıcı bir model. Çünkü bizim sosyal güvenlik sistemimizin tamamlanmasına ihtiyacımız var.” diye konuştu. Gülen, sistemin gelişimi için yapısal bir reform olarak değerlendirilebilecek olan BES birikimlerinin banka kredileri için teminat olarak gösterilebilmesi uygulamasının da 3 Haziran itibarıyla fiilen hayata geçtiğini belirterek, “BES devletimizden teveccüh görmeye devam ediyor.” dedi.