Ayhan Çalık: Gri ve Mellce sorununa farklı bir bakış

Bir sigorta şirketine “sigortalıları mağdur etmesin” diye el konuyorsa, basit mantıkla “sigortalılar mağdur edilmemelidir”. Oysa bu operasyonda hem sigortalılar hem acenteler hem sigorta şirketleri hem onarım firmaları hem asistans firmalar hem de şirket çalışanları mağdur.

-Ayhan Çalık*

Türkiye Cumhuriyeti Hazine ve Maliye Bakanlığı’mıza açık mektuptur…

SEDDK tarafından üretimi durdurulan ve yönetimi güvence hesabına bırakılan Gri ve Mellce Sigorta’nın ruhsatlarının durdurulması ve el koyma süreci her kesimi mağdur etmekte.

Sigortalılardan onay alınmadan poliçeleri iptal olan Gri ve Mellce sigortalılarına düzenlenen poliçelere indirim yapan sigorta şirketleri özel bilançolarına zarar eklediler, mağdur oldular. (Uyanıklık yapan şirketler hariç)

Sigortalılar mağdur; indirim konusu yapıldığı söylenen iadelerden başka bir iade alamadılar. Hasarı olan yüzlerce sigortalının hasarları ödenmedi ve mağduriyetleri de her geçen gün artmakta.

Bu şirketlere güvenerek poliçe kesen acenteler mağdur. Komisyonlarını alamadılar, teminatlarını alamadılar, hasar ödemek zorunda kalan acenteler hasarlarını alamadılar ve mağduriyetleri her geçen gün de artmakta.

Bu şirketlerin operasyonlarını yönetmek adına dışardan iş alan onarım firmaları, asistans firmalar, hasarlı aracı tamir eden sanayi esnafı mağdur.

Sigorta şirketinde çalışan ve şirkete el koyma sürecinde iş akdi feshedilen tüm emekçilere arabulucu aracılığı ile ölüm gösterilip sıtmaya razı edilerek tazminatlarının yarısı ödenmemiş. Çalışanlar mağdur.

Bir sigorta şirketine “sigortalıları mağdur etmesin” diye el konuyorsa, basit mantıkla “sigortalılar mağdur edilmemelidir”. Oysa bu operasyonda hem sigortalılar hem acenteler hem sigorta şirketleri hem onarım firmaları hem asistans firmalar hem de şirket çalışanları mağdur.

İnsan bu kadar mağduriyeti yan yana görünce yapılan operasyonun doğru olmadığına kanaat getiriyor. Ne yazık ki yapılan operasyon Gri ve Mellce sorununa çözüm bulmaktan ziyade yapılmak zorunda kalındığı için yapılmış, ne de olsa “kervan yolda dizilir” operasyonu gibi duruyor.

Oysa Türkiye Cumhuriyeti her ne kadar 1923 kuruluşlu bir devlet olsa da “devlet geleneği” olarak binlerce yıllık tecrübeye sahip devlet aklı genetiğine işlemiş bir devlettir. En büyük kabiliyeti ise içinden çıkılamaz denilen durumlardan kendine özgü kabiliyetlerle çıkmış güçlü bir devlettir.

Eğer yapılan operasyon gerçekten mağduriyetlerin önüne geçme operasyonu ise üzerinden altı ay geçmesine rağmen hala mağduriyetler giderilebilir.

Poliçelerin iptalinin üzerinden altı ay geçmiştir. Artık yeni hasar gelme olasılığı sıfırlanmıştır. SEDDK Başkanımız hasarların ödeneceği taahhüdünü kamuya açık yayında taahhüt etmiştir. Bu bağlamda yapılacak ilk iş hasarları ödemek olmalıdır ki onarım firmasına yapılacak kısmi ödeme bile hasar sorunlarının % 80’ini hemen çözer. İkinci operasyon ise sigortalılara kalan iade tutarlarının ivedilikle iade ödenmesidir. Üçüncü operasyon ise şirket çalışanlarıyla, şirkete dışardan hizmet verenlerin ödemelerinin yapılmasıdır.

Durum bu merhaleye gelmeden önce pek çok çözüm alternatifi vardı. Gelinen noktada artık bu operasyonun devlet desteği olmadan çözülmesi ne yazık ki mümkün değil. Kervan yolda dizilmemiş, tam tersine dağılmıştır. Devletimiz sigorta sektöründen kurumlar vergisi ve gelir vergisi hariç 2023 yılında kabaca bir hesapla 20 milyar liralık BSMV vergisi almıştır. Bu iki sigorta şirketine el koyma sürecinin kötü etkilerini gidermek için gereken tutar, alınan verginin %5’inden daha az olacaktır. Oysa bir sefere mahsus yapılacak bu destek sektörün devamlılığına katkı sağlayacak, sektörün negatif algısını pozitife çevirecek ve devletimizin gelecek dönemlerde sektörden sağlayacağı gelirleri arttıracaktır.

Bu hamle sektöre ve mağdur sigortalılara nefes aldıracaktır. Unutulmamalıdır ki sigorta sektörü enflasyonist ortamlarda yaşamını sürdürür. Deflasyonist ortamda da yaşamını sürdürür. Her ne kadar sektörün istediği stabil bir ekonomi olsa da sigorta sektörü hızlıca aksiyon alabilen dinamik bir sektördür.

Tek baş edemeyeceği ortam “güvensizlik ortamıdır”. Sektör güven bunalımından çıkartıldığı takdirde devletimize aktaracağı kaynak da nispetince artacaktır.

Taktirlerinize arz olunur.

*SAB Derneği Başkanı