BMS Türkiye CEO’su Kerim Gürkan, Dünya’nın en önemli sigortacılık merkezi City of London’da, sigorta borsası Lloyd’s önünde iklim aktivistlerinin düzenlediği protestolar nedeniyle giremediğini anlatan bir makale kaleme aldı. Gürkan, Linkedin hesabında yayınladığı gözlemlere ve görüşlere dayalı makalesinde, protestocularla sohbet etme şansını yakalarken, protestocuların isteklerinin sigorta şirketlerinden çevresel ve sosyal etkileri göz önünde bulundurarak daha sürdürülebilir ve çevreye duyarlı bir sigorta endüstrisi oluşturulması olduğunun altını çizdi.
Kerim Gürkan’ın Llyod’s of London’a Giremedik! başlıklı makalesi şöyle:
Geçtiğimiz haftalarda bir müşterimiz ile BMS Group ’un Londra merkez ofisini ziyaret ettik. O gün, sigorta şirketlerinin yoğun olduğu, Dünya’nın en önemli sigortacılık merkezi City of London’da gerek güvenlik güçlerinin yoğunluğu gerekse de binalara girerken özel güvenlik şirketleri tarafından kimlik kontrolü yapılması dikkatimi çekmişti; ancak bu duruma herhangi bir anlam vermemiştim.
Toplantılarımız ve sunumlarımız devam ederken dışarıdan bazı sesler duymaya başladık. Pencerelere doğru gittiğimizde aşağıda resimlerini göreceğiniz büyük bir protestocu ekibin pankartlar ve davullarla büyük bir yürüyüş yaptığına şahit olduk.
BMS Group İngiltere’deki dostlarımız bunun uzun zamandır planlanan ve sigorta sektörüne yönelik bir iklim değişikliği protestosu olduğunu söylediler.
Misafirlerimizle birlikte daha fazla dayanamayıp, sektörümüz hakkında bu kadar organize bir protestoyu organize etmek isteyen kişileri anlamak adına onları takip ederek Lloyd’s‘a kadar topluluğu takip ettik. Protestocular polis kontrolünde, barışçıl bir şekilde Lloyd’s binasının etrafını çevirerek binaya giriş ve çıkışları engelleyecek şekilde protesto gösterisine başladılar.
Bu esnada protestoculardan birkaç kişiyle sohbet ederek istediklerinin ne olduğunu ve sigorta sektöründen ne beklediklerini öğrenmeye çalıştım. Bana aşağıda göreceğiniz broşürlerden verdiler.
Kim bu protestocular?
Kendileriyle yaptığım görüşmede isimlerinin “Extinction Rebellion” olduğunu öğrendiğim bu topluluk hakkında yaptığım internet araştırmalarım sonucu aşağıdakileri söylemek mümkün:
- 2018 yılında İngiltere’de bağımsız olduklarını iddia eden aktivistler tarafından kurulan bir hareket olan Extinction Rebellion (XR), kendisini iklim değişikliği ve ekolojik çöküş konusunda hükümetleri ve kurumları eyleme geçmeye çağıran küresel bir çevre hareketi olarak tanımlıyor.
- XR, sivil itaatsizlik ve kitlesel gösteriler gibi barışçıl eylem yöntemlerini kullanarak iklim değişikliği ve küresel ısınma, karbon salınımı azaltılması ve biyoçeşitlilik kaybı gibi acil konuların hükümetler ve şirketler tarafından ele alınması gerekliliğinin belirtmeye çalışıyorlar.
Sigortacılardan ne istiyorlar?
Kendileriyle görüşmelerimden ve daha sonra internetten yaptığım araştırmalardan anladığım kadarıyla Extinction Rebellion (XR), Sigorta sektörünün diğer sektörler için de çok önemli bir rol oynadığını fark etmiş durumda. Bu beni çok mutlu etti. Zira taleplerini direkt muhataplarından (fosil yakıt tüketimi yapan kurumlar) ziyade, bu kurumların hayatlarını sürdürebilmeleri için almak zorunda oldukları sigorta ürününün sağlayıcılarına ulaştırarak dolaylı bir müdahalede bulunmaya çalışıyorlar.
Özetlemek gerekirse Extinction Rebellion (XR) talepleri, sigorta şirketlerinden çevresel ve sosyal etkileri göz önünde bulundurarak daha sürdürülebilir ve çevreye duyarlı bir sigorta endüstrisi oluşturulmasını talep ediyor.
Sigorta şirketlerinden taleplerini aşağıdaki şekilde gruplandırabiliriz:
- Fosil yakıt endüstrisini sigortalamamak: Extinction Rebellion (XR), sigorta şirketlerinin fosil yakıt endüstrisine sunduğu teminatları sona erdirmesini talep ediyor. Bu endüstrinin faaliyetlerini iklim değişikliğinin ana nedenlerinden biri olarak gördükleri için yavaş bir geçiş ile bu alana sigorta teminatı sunulmamasını istiyorlar. Sohbetlerimde beni şaşırtan, sağduyulu bir şekilde hali hazırda faaliyet gösteren tesislerden teminatın çekilmesinin mümkün olmadığını bildiklerini, ancak planlı bir şekilde bu tesislerin faaliyetlerini tamamlaması konusunda sigortalılara baskı yapılmasını bekliyorlar. Bunun haricinde bu alanda yapılacak yeni hiçbir yatırıma teminat verilmemesi de beklentileri arasında.
- Yeşil yatırımlar ve çevresel farkındalık: Extinction Rebellion (XR), sigorta şirketlerinin gerek kendi fonlarıyla yeşil ve sürdürülebilir yatırımlara odaklanmalarını gerekse de bu alandaki yatırımlara karşı teminat ve fiyatlandırma hususunda pozitif ayrımcılık yapılmasını bekliyor. Her sektöre dokunabildikleri için de sigorta şirketlerinin müşterilerine kapsamlı bir şekilde yeşil dönüşüm ve sürdürülebilirlik alanında farkındalık arttırıcı bilgilendirme yapmasını bekliyorlar.
- İklim değişikliği risklerine yönelik sigortalar: Extinction Rebellion (XR), sigorta şirketlerinden iklim değişikliğinin neden olduğu artan doğal felaketler ve riskler konusunda daha fazla ürün geliştirmesini ve toplumun bu konudaki direncini arttırması için özel ürünlere yönelik çalışmalar yapmalarını bekliyor. Sigorta endüstrisinin bu risklere uygun poliçeler ve ürünler sunarak toplumun ve çevrenin iklim değişikliğine karşı daha dirençli hale getirilmesine katkıda bulunması taleplerinin başında geliyor.
Kısacası Extinction Rebellion (XR), sigorta sektörünün daha sürdürülebilir ve çevre dostu bir şekilde faaliyet göstermesini ve iklim kriziyle mücadeleye olumlu bir katkı sağlamasını istiyor.
Bu arada XR’ın hoşuma giden bir yöntemi de, sigorta sektörü çalışanlarına yönelik ek bir iletişim kanalı kullanarak, oldukça dostane bir yaklaşımla kendilerini ifade etmeye çalışmaları oldu. Aşağıda göreceğiniz broşürü sigorta şirketleri çalışanlarına vererek, onları XR’ın talepleri konusunda bilgilendirmek için özel toplantılara davet etmeleri, bu toplantıya katılanların kimlik gizlilikleri hakkındaki hassasiyetleri konularında açık davranmaları, değişimi kökünden tetiklemek isteyen bir protestonun nasıl çok katmanlı yapılabileceğine dair bana güzel fikirler verdi.
Büyük reasürans ve sigorta şirketleri bu konuda neler yapıyorlar?
Eminim yukarıda yazdıklarım bu yazıyı okuyan herkes için oldukça anlamlı beklentiler olarak değerlendirilmiştir. Sigortanın Dünya ekonomisindeki önemini anlamış, sağ duyulu taleplerle, biz sigortacıların çevreyi daha fazla önemsemesini talep eden insanlara karşı yakınlık hissetmemek mümkün değil. Bu taleplerin benzerlerini biz de yerli veya uluslararası şirketlerin çalışanları olarak ESG (environmental, social, governance) komitelerimizde konuşuyor ve projelerle hayata geçirmeye elimizden geldiğince çalışıyoruz.
Bununla birlikte sigorta sermayesini elinde bulunduran büyük kurumların bu konudaki pozisyonlarının ne olduğunu anlamak için kısa bir internet araştırması yapmak mümkün. Bunun sonunda Dünya devi kurumların aşağıdaki adımları attıklarını görmek oldukça kolay:
- Kömür madenciliği, fosil yakıt enerjisi ve diğer yüksek karbon salımı yapan faaliyetlerin sigorta ve reasüranslarında azaltıma gidilmiştir.
- Dünya’nın lider reasörürleri yaptıkları kamuoyu bilgilendirmeleri ile belli tarihlerden itibaren fosil yakıt tüketen yeni işletmelere sigorta teminatı yapmayacaklarını, bu alanlarda kendi yatırımları varsa da bu yatırımları çekeceklerini bildirmişlerdir. Bununla birlikte de yeşil tahvil yatırımlarının arttırılması da şirketlerin yatırım stratejisindeki yerini almıştır.
- Şirketler bu konudaki hassasiyetlerini paydaşlarına aktarabilmek için birçok yayın, rapor yayınlamaya başlamış ve etkinlikler düzenlemiştir.
- Şirketlerde ESG komiteleri kurulmuş, Net Zero hedeflerine nasıl ulaşılabileceğine yönelik kurumsal stratejiler belirlenmiştir.
- 2021 yılında Birleşmiş Milletler bünyesinde “Net Zero Insurance Alliance” kurulmuş ve şirketler bu bağlamda portföylerinin karbon salınımından arındırılması konusunda belli taahhütler vermiştir.
Bu protestonun bana düşündürdükleri ne oldu?
- Sigortacılığın, Dünya ekonomik sistemi için ne kadar işlevsel bir endüstri olduğuna inanmakta yalnız olmadığımı görmekten mutlu oldum. Zira iklim değişikliği gibi, iyileştirmenin fiziki müdahale gerektirdiği (örneğin kömür santralinden elektrik elde etmek yerine rüzgâr santralinden elde etmek) bir alanda dahi taleplerin sigortacılar üzerinden iletilmeye çalışılması, sektörümüzün erişim gücünü ve algısının önemini bana bir kez daha hatırlattı.
- Protestocuların taleplerinin hepsini oldukça makul ve anlamlı buldum. Planlı bir şekilde fosil yakıt tüketimi yapan işletmelerin dönüştürülmesi ve bu plan süresi içerisinde teminatların devam ettirilmesi, bunun haricinde fosil yakıt tüketimli yeni yatırımlara teminat verilmemesinin talep edilmesi bana oldukça makul bir “ticari baskı/ambargo” uygulaması olarak geldi.
- Değişen risklere yönelik yeni sigorta ürünleri geliştirmek konusunda beklentimin altında performans gösteren sektörümüzün, bu alanda gerekli AR-GE çalışmaları yaparak iklim değişikliği konusunda toplumumuzu daha dirençli hale getirecek ürünleri geliştirmesini ummak da makul.
- Sigorta, Dünya’da her sektöre dokunan ve her işletmenin mutlaka bir şekilde satın alma yaptığı bir ürün ve bir iş kolu. Sigorta’nın bu erişim gücü ile, müşterilerimizin çevre hassasiyetleri ve sürdürülebilirlik alanlarında farkındalık arttırıcı girişimlerde bulunulması mümkün. Bunu sadece kurumsal sosyal girişim faaliyeti olarak değil, ticari etki ile de yapmanın mümkün olduğunu düşünüyorum. Örneğin karbon salınımını düşürmeye yönelik çaba gösteren kurumların primlerinde indirim yapılması ve teminatlarının genişletilmesi ufak ama anlamlı bir başlangıç adımı olabilir
- Türkiye’de iş dünyasından bu konuya kişisel çabasıyla dikkat çeken Arçelik Global ‘in CEO’su Sn. Hakan Bulgurlu gibi, Sigorta sektörü de bu konuda sözcüler / öncüler çıkartmalı, bu konuda sektörel pozisyonumuzu ve bakış açımızı, 2021’den beri Türk Sigorta Şirketleri tarafından hayata geçirilen insiyatifleri toplumla paylaşmalı. Bakarsınız bu alanda bu zamana kadar görüşlerini ve hassasiyetini kamuoyu ile paylaşmış Türkiye Sigorta Birliği başkanımız Sn. Uğur Gülen‘de Hakan Bey gibi (bkz. Tehlikeli bir Tırmanış, Mundi Yayınları,2021) ses getirecek bir “challenge”a kalkışarak, Sigorta sektörünün bu konudaki kararlılığına ve hassasiyetine dikkat çeker.
Çevremizin ve içinde yaşadığımız toplumun daha dirençli hale getirilmesinde en önemli rollerden birini oynayan sigorta sektörününde bu konuya hassasiyet gösteren meslektaşlarımla birlikte, iklim değişikliği konusunda sektörümüzün atacağı adımlara destek vermekten büyük mutluluk duyacağız.
Saygılarımla,
Kerim Gürkan