Chubb Türkiye Ülke Başkanı Emre Buğday, dünyadaki ve ülkemizdeki gelişmelerle birlikte sektörde rekabetin boyut değiştirdiği görüşünde. Sigortacılıktaki küresel ve yerel gelişmeler hakkında 752’nci sayımız için söyleşi yaptığımız Emre Buğday, artık güvenilirlik, hasar ödeme kabiliyeti, hizmet kalitesi ve sermaye yeterliliği bakımından güçlü şirketlerin tercih edileceği bir yöne gidildiğini belirtiyor. Buğday, bu döneme güçlü sermayenin ayakta kalabildiği sermaye rekabeti dönemi denebileceğini sözlerine ekliyor. Chubb’ın hedeflerinden de bahseden Buğday, Türkiye’de finansal sigortalarda liderliğe oynadıklarını vurguluyor.
Emre Bey, 2023’ün ülkemiz için olduğu kadar sigortacılık için de en önemli olayı 6 Şubat Depremiydi. Hatta bu deprem ülkemiz sınırlarını aşarak küresel sigortacılığı da etkiledi. Bu depremin sigortacılığa yansımalarıyla ilgili görüşlerinizi alarak başlayalım dilerseniz röportajımıza…
Her şeyden önce Şubat depremi, 50 bine yakın insanın hayatına mal olan, milyonlarca insanı evsiz bırakan korkunç bir insanlık trajedisiydi ve her şeyden önce bunu unutmamamız gerekiyor. Ülkemizin tarihinin en önemli olaylarından biridir. Sigorta açısından bakıldığında, bunun aynı zamanda deprem modellemesine bakış açımız üzerinde de derin bir etkisi oldu, sigorta ve reasürans şirketlerinin depremin ürettiği hasarla kendi modellemeleri arasındaki farkı görmelerine yol açtı. Pazarda yapılan modellemeler, yaşanan hasarla kıyaslandığında çok da beklendiği gibi değildi aslında. Bu yüzden Türkiye pazarında tekrar gözden geçirilmesi gereken bir durum analizi yaşanmaya başlandı. Aslında, ilgi Marmara Bölgesi’ni de kapsayan Kuzey Anadolu Fay Hattında toplandığından modellemeler orada güncellenerek devam ediyordu ama farklı bir olay yaşandı. Büyük deprem odaklanılan Marmara’da değil, Kahramanmaraş’ta gerçekleşti.
Depremin etkilediği 10 ilde sigortalanma oranları ülke ortalamasının altında çıktı. Ekonomik kayıp 100 milyar dolar seviyesindeyken sigortalanmış hasar 6-7 milyar dolar civarı oldu. Bu çok küçük bir oran. Kıta Avrupası’nda ya da ABD’de böyle bir hasar yaşansa oran 50/60 olabilirdi diyor reasürans uzmanları.
Reasürörler ciddi kayıplar yaşadı
Sigorta ve reasürans bütünleşik bir havuzdadır. Yılın en büyük hasarına yol açan bu deprem, bazı reasürörlerde ciddi kayba yol açtı. Bu da şubattan itibaren kademeli olarak fiyatlara ve piyasaya yansımaya başladı.
Son çeyrekte yükselen fiyatlarla birlikte kapasitelerin de daraldığını görüyoruz. Ancak fiyat artışını tek başına deprem yaratmadı. Geçtiğimiz yıllarda tüm dünyada yaşanan enflasyondan en fazla etkilenenlerde, Türkiye en başta gelen ülkelerden oldu maalesef. Sigorta sektöründe de hem hasar hem de işletme maliyetleri ciddi oranda arttı. Özellikle sağlıkta medikal enflasyonunun hızlı yükselişi primlere yansıdı. Eş zamanlı olarak otomotiv düşünüldüğünde yedek parça maliyetleri, onarım maliyetleri, ithal araçların fiyatlarının balon gibi şişmesi kaçınılmaz olarak sigorta bedelini ve dolayısıyla primleri arttırdı. Ancak bu, Türkiye’ye özgü bir durum değil. Pek çok ülke benzer şekilde etkilendi.
Peki bu gelişmeler sigorta satışlarını etkiledi mi?
Tüketici tarafında, tüm pazarda hissedilen bir etkilenme oldu. Tüketiciler açısından günlük ihtiyaçları karşılamak zorlaşırken sigorta maliyetlerini karşılamak daha da güçleşti. Otomotivde, aracın değerinin ve işletme maliyetlerinin artışı da poliçe primleri üzerinde baskı kurduğu gözden kaçırılmamalı.
Peki, içinde bulunduğumuz rekabet ortamı nasıl adlandırılabilir sizce?
Bu noktada, müşterilerin; güvenilirlik, hasar ödeme kabiliyeti, hizmet kalitesi ve sermaye yeterliliği bakımından güçlü şirketleri tercih edecekleri bir yöne evriliyoruz. Bu döneme güçlü sermayenin ayakta kalabildiği “sermaye rekabeti dönemi” diyebiliriz.
Güveni sigortacılar tesis etmeli. İş seçişleri, fiyatlandırma ve hasar ödeme kabiliyetleriyle sigortacıların müşteriler tarafından tercih edilebilir hale gelmeleri gerekiyor. Sigorta şirketinin temeldeki amacı sürdürülebilir bir model kurmak için kâr etmektir. Sürdürülebilir kârlılık olmazsa müşterilerinize hizmet veremez, hasarlarınızı zamanında ödeyemez ve böylece sermaye gücünüzden yemiş olursunuz. Güven tesis eden şartları sağlarsanız üretim de gelir zaten. Müşterisine iyi hizmet veren, hasar servisi iyi, sermayesi güçlü sigorta şirketi kaçınılmaz olarak müşteri tarafından tercih edilecektir.
Fiyatta da rekabet olur ama rekabet marjını kendi kriterlerine göre belirlemen gerekir. Teknoloji, bildiğimiz sigortacılığı bizim yaşam süremiz içinde değiştirecek. Böylece bireyler olarak bizim satın alma alışkanlıklarımız da değişecek.
Bir de ekonomik hayata yeni girmeye başlayan kuşakların tüketim davranışlarını anlayıp ona göre hareket etmek de gerekmeyecek mi?
Kesinlikle. Yeni kuşakların hayatı algılama biçimi bambaşka. Sigorta satın almaları nasıl bir alışkanlıkla tetiklenecekse bu alışkanlığa şimdiden karşılık bulmak gerekecek. Yani gelecekte çevik olmak, hızlı tepki verebilmek önemli olacak. Sigortacılık 15-20 yıl içinde tepeden tırnağa değişecek. Şirketler, Chubb da dahil olmak üzere, müşterinin satın alma alışkanlıklarını destekleyecek teknolojik çözümlere yatırım yapıyor.
Chubb’ın Türkiye’deki politikalarından da söz edelim mi biraz?
Chubb olarak kuruluşumuzdan bu yana hiçbir şeyi farklı yapmadık. Doğru işe doğru fiyat, doğru riski doğru değerlendirme ve mükemmel hizmet politikası şirketimizin ana felsefesi. Bir yandan da piyasanın hızlı değişen dinamiklerine adapte olmaya çalıştık. Her zaman doğru riske doğru fiyat verme politikasındayız. Bizde hiçbir ürün yenileme dahi olsa rafta değildir. Her bir iş tekrar risk değerlendirmesine ve fiyatlamaya tâbi tutulur. Bu yüzden, makroekonomik durumda ortaya çıkan yeni fırsatları değerlendirme şansımız oldu. Bu da arkadan esen bir rüzgardı bizim için. Piyasa, doğru riske doğru fiyat vermenin aslında doğru iş modeli olduğunu anlamaya başladı. Sertleşen piyasa şartlarında artan fiyatlar ve düşen kapasitelerden dolayı kapasite ihtiyacı ortaya çıktı. Dolayısıyla seçici olduğumuz alanlarda yeni fırsatlar gördük. 2024’te de Chubb Türkiye olarak amacımız bu fırsatlardan yararlanmak.
Şu anda üretim bakımından planlarımız doğrultusunda gidiyoruz. Bizim gücümüzün yüksek olduğu alanlardan biri finansal sigortalar, yönetici sorumluluk, siber sigortalardır. Burada tersine giden bir market trendi var. Yangın, mühendislik, nakliyat, sorumluluk gibi branşlarda market sertleşirken, finansal ve siber sigortalarda 2023 itibarıyla fiyat rekabeti gevşemeye başladı. İki sene önce ise bunun tam tersiydi.
“Finansal sigortalarda kaslarımız güçlü”
Türkiye marketine yeni oyuncular da girmeye başladı ve piyasada hareketlenme yaşandı. Küresel anlamda finansal sigortalarda ve siberde uzun yıllara dayanan ciddi deneyimimiz var. Kas gücümüz çok iyi, sermayemiz yeterli. Hasar trendlerini takip ederek tekrar aktif rol almaya devam edeceğiz. Buna mukabil yangın, mühendislik, enerji elektrik üretim işlerinde yükselen trenddeyiz. Nakliyat sigortalarında, özellikle proje kargoda ciddi kapasiteler veriyoruz. İyi bir rekabet zeminimiz var orada; sorumlulukta da öyle. Üçüncü şahıs sorumluluktaki gücümüz zaten biliniyor. Çevre sorumluluğu da buna dahil edebiliriz. Klinik deneyler, ürün sorumluluk ve ürün geri çağırmada da kas gücümüz çok yüksek. Türev ürünlerimizin olduğu ferdi kaza ve grup ferdi kaza sigortalarında deneyimli ve işinin uzmanı bir ekibe sahibiz. Bunlarda da büyüme trendimiz kesintisiz devam ediyor. 2024’te bambaşka bir dünya beklemiyoruz; sertleşen market şartlarını gözeterek söylüyorum bunu. Sürdürülebilir kârlılık stratejimiz devam edecek. Tüm müşterilerimizi memnun etmek bizim felsefemiz ve tüm ekibimiz buna adanmış durumda. Bir yandan da dünya piyasalarında neler oluyor, Türkiye piyasasındaki ürün ve hizmetlerimizi nasıl geliştirebiliriz diye bakıyoruz.
Bu sene finansal sigortalar ekibimizi komple yeniden yapılandırdık. Ferdi kazada hem Türkiye hem MENA müdürü Ömer Abit bu sene finansal sigortaların liderliğini üstlendi. Ferdi kaza sigortalarında Caner Kızılcık’ın müdürlüğe getirilmesiyle bir bayrak değişimi oldu. Ömer’in gelmesiyle doğru ve nokta atışı transferler yaptık hem kıdemli underwriter hem de underwriter anlamında. 2024’te bu yüzden bu alanda lider olma hedefimiz olduğunu söyleyebilirim
Fosil yakıtları sigortalamanın maliyeti artıyor
Fosil yakıt endüstrisini iklimle kriziyle mücadele için adım atmaya teşvik etmenin, tüm fosil yakıt tesislerinin sigortalanmasının genel olarak yasaklanmasından daha etkili olacağına inanıyoruz. Chubb olarak fiyatlandırma politikamızla karbon yoğunluğu en yüksek yakıtlardan uzaklaşmayı teşvik ediyoruz. Fosil yakıtlarla ilgili riskler arttıkça, çevreye verilen zararlar ve fosil yakıt şirketlerinin yöneticilerinin ve yetkililerinin eylemlerine ilişkin sorumluluk da dahil olmak üzere, bu risklerin sigortalanmasının maliyetleri önemli ölçüde arttı. Fosil yakıt endüstrisiyle ilgili kurumsal politikamızı belirlerken iklim değişikliği konularını da göz önünde bulunduruyoruz.
2023’ün Mart ayında Chubb yeni sigortalama şartları belirledi: Müşterilerin, en yoğu sera gazı salımına yol açan petrol ve gaz üretiminin yan ürünü olan metan emisyonlarını azaltmaları gerekecek. Chubb ayrıca, Dünya Koruma Alanları Veritabanı’nda (WDPA) yer alan, sürdürülebilir kullanıma izin vermeyen koruma altındaki alanlardaki petrol ve gaz projelerine sigorta teminatı sağlamayacağını duyurdu. Petrol ve doğalgaz çıkarımına ilişkin sigortalama kriterleri de çevre paydaşları ve uzmanlarla devam eden iş birliği ve görüşmeler neticesinde belirleniyor.