Sağlıklı ve kaliteli yaşam hedefi sosyal devletin temel hedeflerinden olmalı. Bunun için de sürdürülebilir bir sağlık sistemi olmazsa olmaz. Sürdürülebilirliğin önemli bir ayağı ise sağlığın finansmanı. Sağlığın finansmanında atılmış önemli adımlardan biri de tamamlayıcı sağlık sigortası (TSS). Ancak Sağlık ve Sigorta Yöneticileri Derneği’nin kongresinde konuştuğum tüm taraflar TSS’nin ivedilikle revize edilmesi gerektiği konusunda mutabıktı.
-Orhun Emre Çelik
SASDER (Sağlık ve Sigorta Yöneticileri Derneği) tarafından bu yıl 10’uncusu düzenlenen ulusal kongre Ankara’da 100’üncü yıla yakışır bir şekilde gerçekleştirildi. SASDER ağırlıklı olarak beyaz yakalı bir ekip tarafından kurulmuş ve yönetilmeye devam eden bir dernek olması açısından diğer sektörel derneklerden biraz farklı bir konumda ve kongrenin gerek konuşmacı gerek dinleyici açısından katılımcı kitlesi de bu farkı ortaya koyuyor.
Sürdürülebilirlik her geçen gün daha çok önem verilen bir konu. Sağlıkta sürdürülebilirlik gerek toplumsal gerekse bireysel açıdan etkileri ile daha da özenle üzerinde çalışılması gereken bir konu.
Teknolojik gelişmeler bir taraftan sağlık hizmeti sunumunda çığır açan yenilikler sunarken diğer tarafta artan maliyet ile bunlara erişim konusunda ciddi riskler yaratıyor.
İklim krizi gerek aşırı sıcak ve soğuklar sebebiyle sağlığa doğrudan etkileri gerekse tarım, şehir planlama gibi konulardaki yansımaları nedeniyle dolaylı etkileri nedeni ile toplum ve birey sağlığı üzerinde önemli riskler oluşturuyor.
Demografik değişimler yeni gündemlerin ortaya çıkmasına neden oluyor. Covid ile sekteye uğrasa da yaşam beklentisindeki artış sürerken, artık takip ettiğimiz temel göstergelerden olan sağlıklı beklenen ömür (HALE – healthy life expectancy) bu yönde yeterince gelişmiyor. Bu da hem ilerleyen yaşlarda sağlık hizmetleri gereksinimini ve buna bağlı maliyeti arttırırken yaşlı bakım merkezleri gibi kentleşmenin etkisi ile hayatımıza giren yeni sistem ve yapıları yönetme gereksinimi doğuruyor.
Grafiklerin kaynağı Wikipedia Life Expectancy sayfasıdır.
Makroekonomik gelişmeler bir taraftan yaşam şartlarına ve dolayısı ile insanların sağlığını etkilerken diğer taraftan sağlığın finansmanı açısından riskler doğuruyor. Özellikle ülkemizde birkaç yıldır yaşanan yüksek enflasyon ve kur artışları bu dengelerin de ötesinde doğrudan sağlık maliyetlerini arttırıyor. Teknolojik gelişmelerin yarattığı artış ile birleştiğinde ekonomik denge sürdürülebilir bir sağlık sisteminin de temel taşlarından biri haline geliyor.
Katastrofik riskler de sürdürülebilirliği çeşitli şekillerde etkiliyor. Covid salgını gibi hem sağlık sistemini çökme noktasına getiren ve çok ciddi bir mali yük yaratan hem de ekonomik aktivitenin bıçak gibi kesilmesine neden olan riskler her zaman hayatımızda olacak.
Türkiye özelinde deprem gibi çok daha öncelik vermemiz gereken bir risk de var. Deprem birkaç açıdan ciddi bir tehdit:
- Deprem ile birlikte yaşanan can kayıpları
- Depremden sağ kurtulanların sağlık, bakım ve birçok örneği ile suni uzuv gereksinimleri
- Deprem sonrası sağlık hizmet sunucularının işlerliğinin sağlanabilmesi
- Deprem sonrası sigorta şirketleri gibi kurumların işlerliğinin sağlanabilmesi
Sağlıklı ve kaliteli yaşam hedefi sosyal bir devletin temel hedeflerinden olmalı. Bunun için de sürdürülebilir bir sağlık sistemi olmazsa olmaz. Sürdürülebilirliğin önemli bir ayağı sağlığın finansmanı. Burada devreye sigorta şirketleri giriyor. Kamunun yükünü önemli ölçüde azaltan sigorta sisteminin ayakta kalmaya devam etmesi toplumun bütünü için yarar getiren bir durum.
Sağlığın finansmanında atılmış önemli adımlardan birisi tamamlayıcı sağlık sigortası (TSS). Ancak kongrede konuştuğum tüm taraflar TSS’nin ivedilikle revize edilmesi gerektiği konusunda mutabıktı. Sürdürülebilirliği konuşabilmek için önce mevcut kazanımları sürdürmenin yollarını bulmamız gerek. TSS, bu konuda adım atılması gereken ilk konu olarak karşımızda duruyor.