“Kadın ve erkek arasındaki önemli biyolojik farkların başında testosteron hormon düzeyi gelir. Ergenlik döneminden başlayarak testosteron hormonu rekabet ve üstünlük konusunda motivasyonu artırır, korkuyu azaltır, ödül ve cezaya karşı duyarlılık dengesini değiştirir. Testosteronun aynı zamanda kumar, alkol ve madde kullanımı gibi riskli davranışlarla ilişkili olduğu bulunmuştur.”
******
Kadınlar erkeklerden daha uzun yaşıyor. Çocuklarına veya ebeveynlerine bakmak için çalışma hayatına daha sık ara veriyor. Maaşlarından daha fazla tasarruf yapıyorlar, fakat daha çok parasızlık çekiyorlar. 25-34 yaşları arasında kadınlar ve erkekler benzer miktarda para tasarruf ediyor, ancak bunu farklı alanlara yönlendiriyorlar. Erkekler daha çok araba, kadınlar ise dayanıklı tüketim eşyası veya hizmete para harcıyorlar. Kadınların daha fazla kredi kartı borcu olmasına rağmen, erkeklerin borç miktarı daha yüksek1.
İş hayatında alınan kararlarda cinsiyetler arasında bir fark olup olmadığı konusu, kadınların iş hayatının her alanında daha fazla gözükmeye başlamasının sonucunda ortaya çıkmıştır. Bu konuda kadınlar aleyhine olan ön yargılar onların kurumsal hayattaki mesleki gelişimleri konusunda bir engel oluşturmuştur. Çok sayıda araştırma, risk alma ve riskten kaçınma konusundaki davranışları cinsiyetle ilişkilendirmiştir. Ancak, bazı araştırmacılar da bu sonuçların yapay olduğunu ve uygulanan metodolojiden kaynaklandığını ileri sürmüştür.
Genel psikoloji literatüründe cinsiyet farklılıkları konusunda çok sayıda bulguyu karşılaştırmalı olarak inceleyen birçok araştırma vardır. Bu araştırmalar sosyal, cinsel ve motor davranış, tutum, zihinsel beceri, karar verme ve kişilik özelliklerini kapsar. Bu araştırmalardan çıkan sonuçları özetleyecek olursak; psikologlar cinsiyetler arasında farklar olduğunda hemfikirdirler. Ancak, bu farklılıkların cinsiyete bağlı kanıtlarının genel özellikler mi yoksa durum ve çevresel, ya da sosyal faktörlere mi bağlı olduğu konusunda fikir birliği yoktur.
Seksenli yılların öncesinde yapılan araştırmalarda, kadınlarla ilgili çok kesin yargılara varılıyordu. Bu araştırmalarda kadınların daha dikkatli, daha az özgüvenli, daha az saldırgan, ikna edilmesi daha kolay, liderlik ve problem çözme becerilerinin zayıf olduğu ortak ve neredeyse kesin yargılar olarak ortaya çıkıyordu2.
Ancak 1990’ların ortalarından sonra yapılan araştırmalarda yukarıda sıralanan normlardaki farklılıkların belirtildiği kadar kesin olmadığı görüldü. Örneğin, yönetim kararlarının değeri ve tarzı konusunda belirgin farklar bulunamamış, erkek ve kadın girişimcilerin kişilik özellikleri arasında farklılıktan çok benzerlik bulunmuştur.
Bazı araştırmalar, risk karşısında beklenen sonuçlara ulaşmak konusunda erkek ve kadınların eşit düzeyde yeterli olduğunu; liderlik rollerinde, bilgiyi değerlendirme ve tepki verme konusunda da benzer düzeyde etkili olabildiklerini bulmuştur.
Testosteron etkisi
Finansal kararlarda genel olarak kadınların erkeklere kıyasla daha az risk alma eğiliminde olduğu kabul edilir. Bu özellik aynı zamanda meslek alanındaki seçimlerde de kendini gösterir. Örneğin, Şikago Üniversitesi’ndeki 500 kadın MBA öğrencisinin yüzde 36’sı yatırım bankacılığı veya brokerlik gibi riskli sayılabilecek kariyerler seçerken bu oranın erkeklerde yüzde 57 olduğu görülmüştür3. Sosyal ve kültürel olarak kadın ve erkeklerden gerek kariyer gerekse riskten kaçınmak konusundaki beklentiler farklı olsa da her iki cinsiyetin biyolojik farklarının da farklı davranışların ortaya çıkmasında rol oynadığı muhakkaktır.
Kadın ve erkek arasındaki önemli biyolojik farkların başında testosteron hormon düzeyi gelir. Ergenlik döneminden başlayarak testosteron hormonu rekabet ve üstünlük konusunda motivasyonu artırır, korkuyu azaltır, ödül ve cezaya karşı duyarlılık dengesini değiştirir. Testosteronun aynı zamanda kumar, alkol ve madde kullanımı gibi riskli davranışlarla ilişkili olduğu bulunmuştur. Yüksek testosteron düzeyi kadınlarda riskten kaçınmayı azaltır. Testosteron düzeyi ve riskten kaçınmanın üniversite öğrencileri arasında mezuniyetten sonraki kariyer seçimi konusunda da belirleyici olduğu görülmüştür. Yüksek testosteron düzeyine sahip ve risk almayı seven bireylerin finans alanında daha riskli seçimler yaptıkları görülmüştür3.
Aile içi ilişkiler ve servet yönetimi
Aileyi ilgilendiren finansal kararların alınmasında kadın ve erkek arasında ekonomik gücün kaynağına göre önemli bir farklılık ortaya çıkmaktadır. Yapılan bir araştırmada kadın katılımcılar eşlerinin aldığı finansal kararlardan memnun olduklarını söylemişlerdir. Ancak, her beş kadın katılımcıdan biri kendisinin karara katılım isteğinin eşini rahatsız ettiğini dile getirmiştir.
Eğer kadın evin geçimini temin ediyorsa finansal kararların alınmasında eşiyle daha büyük gerginlik yaşamaktadır. Kadınların yaklaşık üçte biri eşinin, kendisinin evin geçimini sağlamasından hoşnut olmadığını belirtmiştir.
Kadın evin geçimini sağlayan kişi olduğunda ortaya çıkan gerginliğin yüzde 58’i paranın harcanma şeklinden, yüzde 34’ü de yatırım kararlarından kaynaklanmaktadır1.
Kadınların riskten kaçınma eğilimlerini doğrulayan araştırmaların birinde, servet sahibi bekâr kadınların benzer düzeydeki bekâr erkeklere kıyasla servetlerini yönetmek konusunda daha muhafazakâr modeller seçtiği bulunmuştur. Benzer şekilde aynı statüdeki kadınların, kumar oynarken de erkeklere kıyasla daha az risk aldıkları saptanmıştır4.
Yatırım uzmanı ve yatırımcı olarak kadın
Kadınların daha az riskli tercihler yapmasının kurumlara fayda mı yoksa zarar mı getirdiğini ortaya koymak kolay değildir. Kadın yatırım brokerlarının müşterileri arasında, onların riskten uzak durma eğilimlerinden zarar gördüklerini ileri sürenler vardır. Kadınlar riskten kaçınma eğilimlerinin sonucunda daha muhafazakâr tahmin ve önerilerde bulundukları için yatırımcıların kazançlarına engel olabilmektedirler4.
Yatırım yapmak isteyen tasarruf sahiplerinin değerlendirildiği bir araştırmada da, kadınların erkeklere kıyasla daha az riski tercih ettikleri ve finansal kararlarla ilgili olarak daha kaygılı oldukları, ayrıca finansal yatırım danışmanı tavsiyesine daha çok ihtiyaç duydukları görülmüştür2. Ayrıca aynı tutumun yatırımcıya yarar sağladığı durumlar vardır.
Uzman ve genel yatırımcıları kıyaslayan bir araştırma, finansal kararlara duyulan güven konusunda en belirgin farkın cinsiyet olduğunu ortaya koymuştur. Yaş, deneyim, eğitim, bilgi ve eldeki varlık miktarı hesaba katıldığında kadınların kendi aldıkları kararlara daha az güvendikleri bildirilmiştir.
Diğer araştırmalar
Askeri personelin katıldığı bilgisayar ortamındaki savaş simülasyonlarında, tekrarlanan durumlar da dâhil olmak üzere, kadınlar erkeklere kıyasla daha az risk içeren kararlar vermişlerdir.
Bir başka araştırmada, genel popülasyon ve yönetim öğrencileri (management students) arasında kumar oynama ve yatırım kararları incelenmiştir. Bu araştırmada, genel popülasyonda yer alan kadınların her iki durumda da daha az risk aldıkları görülmüştür.
Girişimcilerle yapılan bir araştırmada, kadınların özellikle parasal konularda daha ihtiyatlı oldukları bulunmuştur. Aynı araştırma, kumarla ilgili kararlarda, kayıp durumlarında da kazanç durumlarında da, kadınların daha az risk aldıklarını ortaya koymuştur.
Risk altında karar verirken erkeklerin sayılar üzerine odaklandığı, kadınların ise görsel kalıplar üzerinden düşündüğü görülmüştür. Bu bulgular, genel ortalama açısından kadınların sözel, erkeklerinse sayısal becerilerinin yüksek olduğu bilgisiyle örtüşmektedir.
Sonuç
Gerek genel psikoloji, gerekse iş hayatına (business-specific) dönük literatüre bakıldığında, kadınların erkeklere kıyasla riske daha az yatkın oldukları görülmektedir. Bu araştırmalardan çıkan sonuçları özetleyecek olursak, finansal kararlardaki riskten kaçınma eğiliminin cinsiyetle ilişkili olduğunu düşünmek doğru olacaktır.
Aşinalık, çerçeveleme (problemin ortaya konma biçimi), maliyet, belirsizlik ve kayıp ya da kazancın vurgulanması durumlarında cinsiyetler arası fark vardır. Riskten kaçınmak konusundaki cinsiyet farklılığı aynı zamanda motivasyon farklılığının altında yatan nedenlere bağlı olarak karar stratejilerini de etkilemektedir. Bu farklar finansal ürünlerin satın alınmasına, aile hayatında finansal planlama kararlarının verilmesine, iş gücü pazarındaki seçim ve fırsatlara da etki etmektedir. Ancak bir kere daha, bu sonuçların genel ortalamayı temsil ettiğini ve bireyler konusunda yargıda bulunma özelliğine sahip olmadığını önemle hatırlatmak gerekir.
Kaynakça:
- Financial Adviser, F.A. News 10.07.2012 [İnternet]. Uygun erişim: https://www.ftadviser.com/
- Powell M, Ansic D. Gender differences in risk behaviour in financial decision-making: An experimental analysis. Journal of Economic Psychology 1997; 18(6):605-628.
- Sapienza P, Zingales L, Maestripieri, D. Gender differences in financial risk aversion and career choices are affected by testosterone. Proceedings of the National Academy of the Science of the USA 2009; 106(36): 15268-15273.
- Schubert, R., M. Brown, M. Gysler, H. W. Brachinger. Financial decision-making: Are women really more risk-averse? American Economic Review (Papers and Proceedings) 1999; 89 (2): 381-385.