Her 8 kişiden 1’i mental hastalıkla baş ediyor

Bireyin bilişsel süreçlerinde, duygu düzenlemesinde veya davranışlarında meydana gelen aksaklıklar mental sorunları doğuruyor. Genellikle bireylerin işlevselliğine zarar veren ve hayatının önemli alanlarında sıkıntılar yaşamasına neden olan mental sağlığın fiziksel sağlık kadar önemli olduğunun altını çizen Hiwell Online Terapi Platformu’ndan Psikolog Can Anarat, “Mental sağlık sorunlarının, kişinin yaşam kalitesi ve işlevselliği üzerinde birçok olumsuz etkisi bulunuyor. Bu nedenle Mental Sağlık Farkındalık Ayı, toplumun bilinçlenmesi ve mental sağlık sorunlarına sahip kişilerin gereken desteğe ulaşabilmesi için çok önemli” dedi.

 

1949 yılının mayıs ayında ABD’de Mental Health America organizasyonu tarafından başlatılan Mental Sağlık Farkındalık Ayı, psikolojik rahatsızlıklar üzerine ön yargıları, toplumda dışlayıcı tavırları yenmek ve mental sağlığa dair farkındalık sağlamayı amaçlıyor. Mental Sağlık Ayı, Mayıs ayı boyunca, dünya genelinde mental sağlık sorunlarına dikkat çekmek, bu konuda farkındalığı artırmak, toplumda mental sağlık sorunlarına karşı ön yargıyı azaltmak ve mental sağlık hizmetlerine erişim konusunda bilgi sağlamak amacıyla kutlanıyor. Her sene odak noktasına farklı bir konu seçilen Mental Sağlık Ayı’nın bu yıl ki konusu ise anksiyete, yani kaygı.

Terapi hizmetine herkesin kolayca erişebilmesi amacıyla kurulan Hiwell Online Terapi Platformu Uzman Klinik Psikoloğu Can Anarat, Mental Sağlık Farkındalık Ayı nedeniyle açıklamalarda bulundu. Mental sağlığın, fiziksel sağlık kadar önemli olduğunun altını çizen Anarat, bireyin bilişsel süreçlerinde, duygu düzenlemesinde veya davranışlarında meydana gelen aksaklıkların psikolojik sorunlara neden olduğunu, bunların genellikle kişinin işlevselliğine zarar verdiğini ve hayatının önemli alanlarında sıkıntılar meydana getirebileceğini söyledi.

ANKSİYETE VE DEPRESYON EN SIK RASTLANAN MENTAL HASTALIKLAR ARASINDA

Psikolog Can Anarat, herhangi bir zamanda bireysel, ailesel, toplumsal ve yapısal faktörlerin bir araya gelerek ruh sağlığının korunması veya zarar görmesi konusunda etkili olabileceğini ve çoğu insanın psikolojik anlamda dirençli olsa da yoksulluk, şiddet ve istismar gibi olumsuz koşullarda, mental sağlık sorunlarına karşı daha yüksek risk altında olabileceğini bildirdi. Dünya Sağlık Örgütü’nün 2019 yılı verilerine göre anksiyete ve depresyonun en yaygın sorunlar arasında yer aldığını, her sekiz kişiden birinin mental bir hastalıkla baş etmek zorunda kaldığını belirten Can Anarat, “2020 yılında anksiyete ve depresyonla mücadele eden insanların sayısı COVID-19 pandemisinin etkisiyle anksiyetede yüzde 26, majör depresyonda ise yüzde 28 oranında arttı. Anksiyete ve depresyonu; bipolar bozukluk, travma sonrası stres bozukluğu, şizofreni, yeme bozuklukları ve davranış bozuklukları takip ediyor” diye konuştu.

“SORUNLARI DİLE GETİRMEK, UYGUN TEDAVİYE ERİŞMENİN İLK AŞAMASI”

Mental sağlık sorunları hakkında konuşmanın toplumda bir tabu olarak kabul edildiğini ve bu konuda çeşitli ön yargıların bulunduğunu dile getiren Can Anarat, “Ne yazık ki mental sağlık sorunları yaşayanların ‘zayıf’ veya ‘iyileşme konusunda isteksiz’, hatta ‘tehlikeli’ ve ‘dengesiz’ olduklarına dair yaygın bir düşünce var. Bu da mental sağlık problemleri hakkında konuşmayı zorlaştırıyor ya da bireylerin sorunlarını açıklamak konusunda çekingen davranmasına neden oluyor. Bireyler, sorunlarını paylaştıklarında kendilerine farklı davranılabileceğini, çalışma veya sosyal hayatlarında dışlanma gibi olumsuz sonuçlarla karşılaşabilecekleri konusunda endişeli hissedebiliyorlar. Bu hisler, kişilerin yaşadığı mental sağlık sorunları hakkında sessiz kalmalarına neden olabilir veya gereken desteği almak için adım atmalarının önünde engel oluşturabilir. Mental sağlık sorunları hakkında yanlış bilgilere, ön yargılara ve ayrımcılığa karşı mücadele etmek, bu sorunlarla baş etmeye çalışanların kendilerini yalnız ve anlaşılmamış hissetmelerini önlemek adına çok önemli. Konuşmak, bu sorunları yaşayan bireyler için oldukça değerli bir adım. Çünkü destek almaya ve uygun tedaviye erişmenin ilk aşaması, yaşanan sorunları dile getirmekten geçiyor” diye konuştu.

MENTAL SAĞLIK SORUNLARI OLAN BİREYE NASIL YAKLAŞILMALI?

Mental sağlık sorunları yaşayan kişilere yaklaşırken öncelikle bu bireyleri bir grubun parçasıymış gibi kategorize etmemenin ve etiketlememenin önemine de değinen Can Anarat, psikolojik sorunlar yaşayan kişilerle iletişim kurarken dikkat edilmesi gereken hususları şöyle sıraladı:

  • Mental sağlık sorunlarıyla mücadele eden birine yaklaşırken empati kurun.
  • Mental sağlık hakkında farkındalık kazanın ve kişinin yaşadığı sorunla ilgili bilgi edinin.
  • Kişinin duygularına saygı gösterin, onu dinleyin ve ihtiyaçlarını anlamaya çalışın.
  • Kişinin “iyileştiricisi” olmak gibi bir rol üstlenmeyin. Bu rol hem size hem de o bireyle aranızdaki ilişkiye zarar verebilir.
  • Yanında olduğunuzu ve elinizden gelen tüm desteği vereceğinizi hissettirin.
  • Yargılamadan yaklaşın.
  • İyi bir dinleyici olun ve konuşurken kaba, olumsuz ifadelerden kaçının. Bunun yerine, açık ve dürüst bir iletişim kurun. Eğer kişi konuşmaktan hoşlanmıyorsa veya kendisini buna hazır hissetmiyorsa baskı yapmayın.

 

MENTAL SAĞLIK FARKINDALIĞINI ARTIRMAK İÇİN YAPILMASI GEREKENLER

  • Mental sağlık hakkında damgalamanın azalması için konu hakkında konuşmak normalleştirilmeli.
  • Eğitim kurumları ve iş yerleri gibi alanlarda mental sağlık farkındalığı hakkında seminer ve eğitimler düzenlenmeli.
  • Mental sağlığın önemini vurgulayan televizyon programları, sosyal medya kampanyaları gibi çeşitli iletişim araçları kullanılmalı.

 

PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ PANDEMİDE DAHA DA ARTTI

Psikoloji bilim dalı, insan davranışlarını bilimsel çalışmalarla ortaya koymayı amaçlıyor. Psikologlar ise insan davranışlarının psikolojik, sosyal ve biyolojik gelişimlerini ele alarak, sergiledikleri davranışların nedenleriyle hayatlarına olan etkilerini terapi ve çeşitli yöntemler kullanarak inceleyerek çözüm yolları bulmaya destek oluyor. Bu alanda çalışmalar yapan ve ruh sağlığının korunması, geliştirilmesi konusunda danışanlarına destek olan psikologları hatırlamak, onları onore etmek için 2008 yılından itibaren her 10 Mayıs, Psikologlar Günü olarak kutlanıyor.

Yapılan araştırmalar, Türkiye’de psikolojik destek almak için başvuruların sayısında artış olduğunu gösteriyor. Özellikle koronavirüs pandemisi nedeniyle ruhsal bozukluklar yaşayan bireyler, rahatsızlıklarını kontrol altına almak için psikologlara başvuruyor. Bu da psikolojik desteğin önemini bir kez daha gözler önüne serdi. Yine pandemi ile birlikte dijital tabanlı uygulamalar hayatımızda daha da büyük önem kazandı.

Online Terapi Platformu Hiwell, sistemine kayıtlı 500’ü aşkın uzman psikologla kaygı, stres, mutsuzluk, cinsel sorunlar, depresyon, ilişki, iş ve çeşitli ruh sağlığı sorunları ile esenlik ihtiyaçları için yalnızca bilimsel araştırmalarla etkili olduğu kanıtlanmış psikoterapi ekollerinde online terapi hizmeti sağlıyor. Bilişsel Davranışçı Terapi (CBT), Dinamik Terapi, Kişilerarası Terapi, Şema Terapi ve diğer terapi türlerinde uzmanlık, süpervizyon ve eğitimler alan kişilerden oluşan uzman klinik psikologlar ve terapistler, kurulduğu andan bugüne kadar Hiwell üzerinden 200 binin üzerinde seans gerçekleştirdi. Terapi hizmeti veren uzman psikolog sayısını yıl sonuna kadar 1000’in üzerinde çıkarmayı hedefleyen Hiwell, bu süreç içerisinde psikiyatri ve meditasyon gibi servisleri de hayata geçirerek bireylerin tüm ihtiyaçlarına tek kanaldan cevap verebilmeyi amaçlıyor.