Prof. Dr. Acar Baltaş: Mutluluk ve Olumsuz Duygular

“Hayatta en çok kaçınılan duyguların başında üzüntü ve yas gelir. Önemli bir kaybın ardından çok kere yakın arkadaşlar kişiyi üzüntüsünden uzaklaştırmaya, dikkatini dağıtmaya, konuyu değiştirerek onu avutmaya çalışırlar. Oysa önemli bir kaybın arkasından yas tutulması son derece olağandır ve gereklidir.”

***

Mutlu olmak ve kendini iyi hissetmenin insanlarda bir saplantı durumuna geldiğini görüyorum. Bunda Amerikan popüler psikolojisinin ve bu yönde ortaya çıkan “kişisel gelişim” endüstrisinin katkısının büyük olduğunu düşünüyorum. Kendini iyi hissetmek ve iyi duygular içinde olmanın değerini herkes kabul eder. Ancak hayat bir nehirdir ve bu nehrin içinde güzel yaşantılar olduğu gibi, güzel olmayan yaşantılar da vardır.

Evrim açısından değerlendirildiğinde, bugün yaşamaktan hoşlanmadığımız ve kaçındığımız olumsuz duygular olmasa, canlılığı sürdürmek mümkün olmayabilirdi. Olumsuz duygular sadece varlığımızı sürdürmek açısından değil, aynı zamanda, kendimizi iyi hissetmemizi sağlamak için de önemli bir işleve sahiptir. Zorluk, tehdit ve tehlikelerle mücadele etmek, kendimizle ve başkalarıyla uyumlu bir beraberlik sürdürmek insanlık tarihi içinde geliştirilmiş olan duygu repertuarı kullanılarak sağlanır.

Korku ve kaygı

Türk kültüründe korku büyük çoğunlukla küçültücü bir duygu olarak kabul edilir. Oysa son derece insanca bir duygudur ve kişinin malını, canını ve itibarını korumasına yardım eder. Kişi, kendisini tehdit eden bir durumda hızla karar vererek ünlü “savaş-kaç” tepkisini gösterir. Korkusu olmayan bir insan her türlü tehlikeye açık olur.

Buna karşılık kaygı, gerçek tehdidin varlığı ile değil, beklentisi sonucu ortaya çıkar. Yarışmaya girmek, zaman baskısı altında iş yapmak, sınanmak, denetlenmek kişide kaygı yaratır. Ancak her türlü işte başarılı olmak için belirli bir düzeyde kaygı gereklidir. Böylelikle kişi uyanık, enerjik, dikkatli ve disiplinli davranır.

Hayal kırıklığı ve pişmanlık

Hayal kırıklığı ve pişmanlık insanı hatası üzerine düşünmeye yönlendirir ve yapmış olduğu hatayı öğrenme fırsatına çevirmek için eşsiz bir imkân sunar. Hayal kırıklığının önemli bir yararı da kişinin gerçekleştiremeyeceği hedeflerinin arkasında zaman kaybetmesini önlemesi, hayal ve hedefleriyle ilgili daha gerçekçi beklentiler oluşturabilmesidir.

Hayal kırıklığı ve pişmanlıklar insanı olgunlaştırır ve sağlıklı bir ego gelişimini destekler. Bu sayede, kişi hayatı zorluklarıyla kabul ederek daha rahat kucaklar ve çevresindekilerin başvurduğu bilgece bir derinlik kazanır.

Suçluluk, mahcubiyet ve utanç

Suçluluk, mahcubiyet ve utanç duygusunu yaşamak kişinin kendisini sorgulamasına ve bu durumdan ders çıkartarak davranış ve tutumunu gözden geçirip gerekli düzenlemeleri yapmasına yardımcı olur. Böylece, kişi ya davranış ve tutumunu değiştirir veya sürdürdüğü davranış ve tutumunu kabul edecek bir arayışa girer.

Suçluluk, mahcubiyet veya utanç duygusunu yaşaması sonucunda kişi zedelenen itibarını onarmak için telafi davranışlarına yönelebilir, bunun sonucunda da daha cömert, yardımsever ve uyumlu olabilir. Bu duygular topluluk içinde yaşayan insanların uyumuna ve iyi geçinmesine yardımcı olarak, grup içinde güveni sağlar ve birlikte yaşamayı kolaylaştırır.

Üzüntü ve yas

Hayatta en çok kaçınılan duyguların başında üzüntü ve yas gelir. Önemli bir kaybın ardından çok kere yakın arkadaşlar kişiyi üzüntüsünden uzaklaştırmaya, dikkatini dağıtmaya, konuyu değiştirerek onu avutmaya çalışırlar. Oysa önemli bir kaybın arkasından yas tutulması son derece olağandır ve gereklidir. Yas duygusunun yaşanması kişiyi değer verdiği ilişkiyi gözden geçirmeye, anılarını tazelemeye ve o ilişki olmadan hayatını nasıl yöneteceği konusunda düşünmeye yönlendiren sağlıklı bir duygudur. Yas üç ayı geçtiği ve uzadığı takdirde profesyonel yardım gerekli olabilir.

Üzüntü ise yine bir kayıp veya muhtemel bir kaybın beklentisi sonucunda ortaya çıkar. İnsanın daha akılcı düşünmesine, bir sonraki adımda seçenekleri daha iyi değerlendirmesine imkân verir. Diğer insanları içine alan üzüntü duygusu kişinin sosyal normlara daha duyarlı olmasına ve bunun sonucunda kibarlık ve nezaket gibi kişiye itibar kazandıran davranışlar geliştirmesine zemin hazırlar. Depresyon uzun süren üzüntü halidir ve kişinin gündelik hayatını aksattığı takdirde profesyonel yardıma ihtiyaç doğabilir.

Haset ve kıskançlık

Haset duygusunun olumsuz ve sevimsiz yönlerini yaygın olarak gözlemlemek mümkündür. Ancak olumsuz sonuçlar verebileceği gibi, bize bu duyguyu yaşatan kişiyi aşmak yolunda çalışmaya yöneltebilir. Daha iyi olana hayranlık duymak (gıpta) olumlu bir duygudur ancak olumsuz duygu sınıfında olan haset, başarı için gerekli olan hırsı ateşler. Böyle bir duygu durumu kişinin hedefine ulaşması için harekete geçirici niteliktedir.

Kıskançlık duygusu ise sevilen birinin başka bir kişiyle paylaşılma ihtimali veya gerçeği üzerine ortaya çıkar. “Sevilen birini başkasıyla paylaşma ihtimali” çok muğlak bir ifadedir ve iyi başlayan birçok ilişki bu yolla zehirlenir. Diğer taraftan olgun çiftler arasında yaşanan kıskançlık, ilişkiyi yeniden gözden geçirme ve daha sağlam temellere oturtma imkânı verir.

Kızgınlık

Kızgınlık çok yüksek voltajlı ve ikincil bir duygudur ve kişiye kontrolünü kaybettirerek daha sonra pişman olacağı davranışlarda bulunmasına neden olabilir. Ancak denetlenebilirse, kişiyi harekete geçirir.

Olumsuz duyguların bazıları, örneğin korku, kaçınma davranışı doğururken, kızgınlık yönelme davranışı doğurur. Kayıp veya muhtemel bir kayıp ihtimali karşısında kişiyi risk almaya ve cesur olmaya yönlendirir. Böylece karşı tarafa, kişinin mücadele edecek güçte olduğunu gösterir. Doğru kişiye, doğru zamanda ve doğru düzeyde gösterilen kızgınlık, çözüm odaklı ve yapıcı bir iletişim kurmaya da imkân verir.

Şaşkınlık ve sıkıntı

Şaşkınlık insana alıştıklarının dışında koşullarla karşı karşıya olduğunu düşündürür; güven, yeterlilik ve kontrol duygusunu tehdit eder. Bu duygunun üstesinden gelmek kişinin kendisini toplaması ve parçaları sistemli olarak yeniden bir araya getirmesiyle mümkündür. Kişi bunu gerçekleştirdiğinde yeni bir şey öğrenmiş, bildiklerini alıştığının dışında yeni bir çerçeveye oturtmuş ve gelişmiş olur.

Yaşanması en ağır duygu sıkıntıdır. Diğer taraftan, sıkıntı kişiye nelerden uzak durması gerektiğini gösterir. Kişiye kendisini oyalaması ve geliştirmesi için yeni yollar aramasına imkân verir.

Sonuç

Yazımızın başında belirttiğimiz gibi insanlar mutlu olmak ister. Ancak olumsuz gibi gözüken ve genellikle yaşamaktan kaçınılan duygular gerçekte insanı geliştirir. Bu duygulardan kaçınmak ve hayatı sadece olumlu duygular temelinde yaşamak gerçekçi olmayan, yüzeysel ve yapay bir yaşamdır. Bir hayatın içinde acı, başarısızlık, hayal kırıklığı ve üzüntü yoksa, o hayatın bir hikayesi yoktur. Olumsuz gibi gözüken ve genellikle yaşamaktan kaçınılan duygular gerçekte insanı geliştirir.