-Celal Çelik
Türkiye’nin güneydoğusu 6 Şubat Pazartesi sabahı saat 04.17’de, merkez üssü Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesi olan 7.7 büyüklüğündeki şiddetli deprem ve arkasından gelen artçı depremlerle sarsıldı. Türkiye depremin şokunu yaşarken, aynı gün saat 13.24’te bu kez Elbistan merkezli 7.6 büyüklüğünde bir deprem daha meydana geldi.
Sarsıntı Kahramanmaraş, Kilis, Diyarbakır, Adana, Osmaniye, Gaziantep, Şanlıurfa, Adıyaman, Malatya ve Hatay’da büyük yıkıma yol açtı. Özellikle Hatay, Adıyaman ve Kahramanmaraş il merkezleri ile Gaziantep’in batı ilçeleri Nurdağı ve İslahiye’de yapıların yarısından fazlası tümden yıkıldı ya da ağır hasar gördü. Uzmanlar, ilk gün meydana gelen iki depremin açığa çıkardığı enerjinin 500 atom bombasına denk olduğunu söylüyor.
Kayıplar her an artmakla birlikte bu satırların kaleme alındığı saatlerde hayatını kaybeden vatandaşlarımızın sayısı 30 bini geçmek üzereydi. 80 binin üzerinde yaralı, haber alınmayan binlerce kayıp ve enkaz altından çıkarılmayı bekleyen on binlerce can… Kayıp sayısı, korkarız ki Türkiye tarihinin en büyük felaketi olan 1939 Erzincan depreminin kayıplarını geride bırakacak.
Bir deprem ülkesi olduğumuz artık 5 yaşındaki çocuğun bile bildiği bir gerçek. 17 Ağustos 1999 depreminden beri neredeyse her gün bir vesileyle bunu konuşuyoruz. Zaten deprem de kendini hiç unutturmuyor. Son yıllarda, Elazığ, İzmir ve Düzce’de meydana gelen orta şiddetteki depremlerin arkasından bir büyük felaketin geleceği belliydi. Buna karşın “geliyorum” diyen bu felakete karşı gerekli ve yeterli önlem alındı mı?
Yanıt belli değil mi? Alınsaydı, basit malzemeyle, ilkel metotlarla yapılmış köy evlerinden önce, il merkezlerinde daha birkaç yıl önce yapılmış gösterişli pahalı binalar, rezidanslar, koca koca siteler yerle bir olur muydu? Otoyollar, havaalanları hasar görür müydü? Enkaz altındakileri çıkarmak için en kritik saatler olan ilk 72 saat kaybedilir miydi? İletişim, koordinasyon ve lojistik sorunları bu ölçüde yaşanır mıydı?
Yukarıda ekran görüntüsü yer alan haberin tarihi 20 Mart 2018. Bir başka konu için internette araştırma yaparken tesadüfen rastladım. Habere göre, neredeyse felaket adres vermiş. Peki, ne yapılmış? Belli ki hiçbir şey; ya da çok az şey… Önlem alınacağı yerde kolonlar kesilmiş, kaçak katlar çıkılmış, çürük yapılar makyajlanmış, imar planları hazırlanırken fay hatları dikkate alınmamış vs vs… Devletiyle, milletiyle, vatandaşıyla, hepimizin elbirliğiyle hazırladığımız bir felaket bu. Meşhur çocuk tekerlemesini uyarlarsak; biri yapmış, biri bilmezden gelmiş, birileri göz yummuş, biri kulaklarını tıkamış, biri izin vermiş. Sonuçlarını hep birlikte yaşıyoruz.
Milletimizin başı sağ olsun. Hayatını kaybeden tüm vatandaşlarımıza rahmet, yaralılarımıza acil şifalar, geride kalanlarına sabır ve metanet diliyoruz.