İklimi ciddiye almayan ihracatçı AB’nin iklim değişikliğiyle ilgili son kararından etkilenecek… Birlik uzun süredir yürürlüğe koymayı tasarladığı ithalatta karbon vergisi uygulamasına Ekim ayında başlıyor. Dokuz ay içinde yürürlüğe girecek düzenlemeye göre, AB’ye ithalat yapan şirketler üretim yaptıkları ülkede ödenen karbon fiyatıyla AB’deki karbon fiyatı arasındaki farkı ödemek için sertifika satın alma zorunda kalacak.
Avrupa Birliği (AB) Konseyi, üye ülkeler ile Avrupa Parlamentosu (AP) müzakerecileri arasında Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (CBAM) konusunda yapılan görüşmelerde koşullu uzlaşı sağlandığını açıkladı. Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması ile karbon fiyatlandırma sistemine sahip olmayan ülkelerden gerçekleştirilen yüksek karbon ayak izine sahip malların ithalatının izlenmesi ve azaltılması amaçlanıyor.
Yeşil Gazete’nin haberine göre, AB Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) kapsamında AB ürünleri için ödenen karbon fiyatı ile ithal mallar için ödenen karbon fiyatını eşitlemek üzere bir mekanizma kurulacak. Bu mekanizmayla, AB’ye ithalat yapan şirketlere, üretim yaptıkları ülkede ödenen karbon fiyatı ile AB’deki karbon fiyatı arasındaki farkı ödemek için CBAM sertifikaları satın alma zorunluluğu getirilecek.
Yeni uygulamanın, AB üyesi olmayan ülkelerin iklim hedeflerini yükseltmelerini teşvik etmesi hedefleniyor. AB ile aynı iklim hedefine sahip ülkeler ise CBAM sertifikaları almadan AB’ye ihracat yapabilecek.
Yeni kurallar, üretimin iklim ve çevre politikalarında AB kadar hassas olmayan ülkelere kaymasını engelleyecek. Bu konudaki ilk yasa olacak CBAM, Dünya Ticaret Örgütü (WTO) kurallarına tam uyumlu olacak şekilde tasarlanacak. Yeni kural 1 Ekim 2023’ten itibaren geçerli olacak.
Bu çerçevede, ithalatçının yükümlülüklerini raporlamasını içeren sınırlı bir geçiş dönemi uygulanacak. CBAM, demir, çelik, çimento, alüminyum, gübre, elektrik ve hidrojenle birlikte, vida ve cıvata gibi benzer demir veya çelik ürünlerini kapsayacak.
Türkiye de etkilenecek
Türkiye’de sera gazı emisyonlarının izlenmesi, raporlanması ve doğrulanmasına yönelik bir sistem bulunuyor. Hazırlanan mevzuat ilk olarak 10 yıl önce yürürlüğe girdi. Yeşil Gazete’nin yorumuna göre, Türkiye için Sınırda Karbon Vergisi Düzenlemesinin ilk uygulama fazı olan raporlama aşamasına uyum sağlamak nispeten kolay olabilir. Ancak 2026’da başlayacak emisyonları denkleştirme aşamasına kadar ilgili sektörlerde karbon fiyatlandırılmazsa, düzenlemeye konu ürünlerin ihracatında bu ürünlerin üretiminde açığa çıkan emisyon tutarında denkleştirme izninin AB ETS piyasasından satın alınması gerekecek. Bu durumda ilgili sektörlerin dönüşümünde kullanılabilecek yüklü bir kaynak AB’ye akmış olacak.
ETS’nin amacına ulaşmasını, yani emisyonlarda amaçlanan ölçüde azaltıma hizmet edecek motivasyonu yaratmasını sağlayacak temel unsur ise fiyat istikrarı. AB’nin ETS’nin uygulandığı ilk yıllarda yüksek miktarda emisyon iznini tesislere bedelsiz olarak dağıtması sonucunda piyasada oluşan fiyatlar çok düşük kalmış, bu nedenle de sistem başarısız olmuştu. Firmalar emisyonlarını azaltmak üzere yatırım yaparak yüksek maliyetlere katlanmak yerine ton başına 5 euro civarında bedeller ödemeyi tercih etmişti. 2014’ten itibaren yapılan düzenlemelerle piyasaya sunulan izinler azaltıldı ve sistem istenen amaca hizmet etmeye başladı.