Katılım sigortacılığı prim üretimi büyük oranda ürünlerin standart, fiyat rekabetininse yüksek olduğu branşlarda yoğunlaşıyor. Standart ve zorunlu ürünler etrafında kümelenen üretim, katılım sigortacılığının özgün bir değer önermesi geliştirmesini güçleştiriyor. Türkiye’de katılım sigortacılığının son yıllardaki muazzam büyüme performansını mümkün kılan etmenler, aynı zamanda sektörün zayıf karnını oluşturuyor.
-Dr. Hasan Meral
Katılım sigortacılığı Türkiye’de son yılların en popüler konu başlıklarından birisi. Yalnızca sigortacılar değil, finans sektörünün diğer aktörleri de bu alana yoğun ilgi gösteriyorlar. Türkiye’de katılım sigortacılığı 2010 yılında Neova Sigorta ile başladı, 2014 yılında ise Katılım Emeklilik hayat sigortası ve bireysel emeklilik alanında faaliyete geçti. Önemli bir süre boyunca bu iki şirketle anılan katılım sigortacılığı, takip eden yıllarda diğer şirketlerin de katılımıyla anlamlı bir prim üretimi büyüklüğüne ulaştı. 2022 sonu itibariyle Türkiye’de katılım sigortacılığı yapan dört şirket var, bunların ikisi hayat, ikisi hayat dışı branşta üretim yapıyor.
Aslında 2021 yılında katılım sigortacılığı alanında faaliyet gösteren şirket sayısı 12’ye ulaşmıştı. Ancak bu şirketlerin bazıları hem katılım sigortacılığı hem de geleneksel sigortacılık faaliyeti yürütüyorlardı. 2021 yılındaki düzenlemeyle şirketlerin bir tarafı seçmeleri zorunlu tutulunca, katılım sigortacılığı yapan şirket sayısı önemli ölçüde azaldı. Katılım sigorta şirketlerinin sayısının azalması, bu alanda ciddi bir yoğunlaşma anlamına geliyor. Katılım sigorta sektörünün performansı yalnızca dört şirkete endeksli. Bu da standart sapması yüksek, inişli çıkışlı bir üretim performansı demek.
Bugün itibariyle katılım sigortacılığının toplam prim üretimi içindeki payı %4,9. Bu oran hayat dışı branşlarda %5,3 iken hayat branşında %2,4. İlk bakışta bu oranlar düşük görünebilir ancak katılım bankacılığıyla kıyaslandığında ortada önemli bir başarı olduğu anlaşılıyor. Zira Türkiye’de yaklaşık 40 yıllık bir geçmişe sahip katılım bankacılığının bankacılık sistemi içindeki payı %8 civarında. Sigorta sektöründe ürünlerin büyük oranda standart, müşteri bağlılığının ise düşük olması yeni şirketlerin pazardan hızla pay almasına imkan sağlıyor. Özellikle zorunlu sigorta branşlarında bunu sağlamak çok daha mümkün. Katılım sigorta şirketleri de bu ürünlerde rekabetçi fiyatlar sunarak önemli bir büyüme ivmesi yakaladılar.
2021 yıl sonu rakamlarına göre katılım sigorta prim üretiminin %41’i kara araçları sorumluluk branşından geliyor, hatta 2020 yılında bu oran %51’miş. Bu oranın büyüklüğünün anlaşılması için ilgili branşın sektör genelindeki payının %25 olduğunu belirtelim. Yani katılım sigortacılığı son yıllardaki muazzam büyüme performansını büyük oranda trafik sigortasına borçlu. Diğer yandan katılım sigortacılığı bazı branşlarda neredeyse hiç yok. Örneğin pandemi sonrası öne çıkan sağlık sigortalarının payı yalnızca %3 (sektör geneli %15). Yangın branşında da benzer bir durum var. Bu branşta katılım sigortacılığının payı çok düşük, üretimin önemli bir kısmı da DASK satışlarından geliyor.
Peki, bu tablo bize ne ifade ediyor?
- Katılım sigortacılığı prim üretimi büyük oranda ürünlerin standart, fiyat rekabetininse yüksek olduğu branşlarda yoğunlaşıyor.
- Standart ve zorunlu ürünler etrafında kümelenen üretim, katılım sigortacılığının özgün bir değer önermesi geliştirmesini güçleştiriyor.
- Ayrıca bu son derece kaygan bir zemin. Bu branşlarda fiyat rekabetine dayalı büyüme sürdürülemez hale gelirse, katılım sigortacılığı prim üretimi aynı hızda gerileyebilir.
Türkiye’de katılım sigortacılığının son yıllardaki muazzam büyüme performansını mümkün kılan etmenler, aynı zamanda sektörün zayıf karnını oluşturuyor. Her şeye rağmen bu önemli başarıda katkısı olan tüm paydaşları tebrik etmemiz gerekir. Bu noktada, katılım sigortacılığının önümüzdeki dönemde güçlü ve sürdürülebilir bir büyüme performansı ortaya koyabilmesi için;
- Yeni şirketlerin pazara girmesi,
- Şirketlerin fiyatla değil özgün değer önermesi ile farklılaşması,
- Ve katılım sigortacılığında daha dengeli bir üretim yapısına ulaşılması gerekiyor.