Türk Tabipler Birliği’nin açıkladığı yeni tarifeyle, sağlık sigortasında sigorta sektörü geçmiş dönem poliçe yüklerini taşımak zorunda kalacak. Yeni fiyatların öngörülmeyen bir ek maliyet yaratacağını dile getiren sektör temsilcileri, şirketlerin sermaye anlamında zorlanabileceğini vurguluyor.
Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB) yüzde 37,5 artışla yılın ikinci yarısı için yeniden belirlediği TTB-HUV katsayı listesi ve işyeri hekimliği asgari sözleşme ücretleri, sigorta sektörünün gündemine oturdu. Dünya Gazetesi’nden Selçuk Altun’un haberine göre, geçmiş dönem fiyat artışlarını poliçelere yansıtamamaktan dertli olan sektör, yeni fiyat artışıyla birlikte sene sonuna kadar mevcut poliçelerin yükünü taşımak zorunda kalacak. Bu nedenle sağlık sigortalarında da trafik sigortasında olduğu gibi “geçmiş dönem yükler” sorunu yaşanacağı ifade ediliyor.
TTB, yıllık enflasyon oranındaki yükseliş üzerine TTB-HUV özel hekimlik katsayı oranını ve işyeri hekimliği asgari sözleşme ücretlerini yılın ikinci yarısı için yeniden belirledi. Karara göre; 1 Temmuz – 31 Aralık 2022 tarihleri arasında olmak üzere TTB-HUV özel hekimlik katsayı ve işyeri hekimliği asgari sözleşme ücretleri artış oranı yüzde 37,5 olarak revize edildi. Yılbaşında gerçekleştirilen yüzde 36’lık artış dikkate alındığında, 1 Temmuz itibariyle kümülatif yüzde 87’lik bir artış yaşanmış olacak.
Bilindiği üzere; TTB’nin katsayısı aslında referans tarifedeki hizmet kalemlerini gelecek fiyat artışını belirten bir uygulama. Sigorta şirketleri, özel hastanelerle hizmet alım sözleşmesi yaparken tek tek hizmet kalemi bazında anlaşma yerine bir referans tarifeye dayanarak işlemi gerçekleştiriyor. Anlaşmayı yaparken de ya TTB’nin referans tarifesini ya da kamunun kullandığı Sağlık Uygulama Tebliği olan SUT fiyat tarifesini baz alıyor. Genellikle kullanılan tarife TTB’nin asgari ücret tarifesi olduğu için de buradaki katsayı değişikliği anlaşmaların satın alma fiyatlarında yükseliş anlamına gelir, yani zam demek.
Şirketlere ciddi yükler getirecek
Sektör oyuncuları, yeni tarifenin sigorta şirketlerine ciddi bir yük getireceğini söylüyor. Pandemi ile birlikte yıldızı parlayana sağlık branşında tıpkı trafik sigortasında olduğu gibi ‘geçmiş yükler sorunu’ yaşanacağı kaydediliyor. Bugün bile reel fiyat artışlarını poliçelere birebir yansıtamadıklarını dile getiren sağlık sigortası hizmeti veren şirketler, yeni artışın mevcut poliçelere yansıtılamayacağını ve ilk 6 ayda kesilen poliçe yüklerinin taşınmak zorunda kalınacağını dile getiriyor.
Poliçe fiyatlarına yansıyacak
Vatandaş açısından bakıldığında ise, TTB’nin yeni tarifesinin yürürlüğe gireceği 1 Temmuz’dan itibaren sağlık sigortasına ciddi bir zam olacağı anlamına geliyor. Zam oranı minimum yüzde 37,5 olacak. Fakat, medikal enflasyon sadece Türk Tabipler Birliği’nin açıkladığı bu tarifeden oluşmuyor. Medikal malzeme fiyatları ve ilaç fiyatları da medikal enflasyonu oluşturuyor. Bunlar da döviz bazlı olarak fiyatlandığı için fiyat artışlarının çok daha yüksek boyutlara çıkabileceği, bu çerçevede sağlık sigortası poliçe fiyatlarının yükseleceği kaydediliyor.
Sağlık sigortasının önemli oyuncularından Acıbadem Sigorta’nın Anlaşmalı Kurumlar Müdürü Nursen Eroldu, DÜNYA’ya yaptığı açıklamada, “Türk Tabipler Birliği’nin asgari ücret tarifesindeki katsayı değişikliği, bizim satın alma fiyatlarımızda bir değişiklik olacağı anlamına geliyor. Yani zam demek. Sene başında yüzde 36 yapılmıştı. Şimdi yüzde 37,5 daha geldi. Kümülatif yüzde 88’lik bir artıştan bahsediyoruz. Sizin hizmeti satın aldığınız fiyatlar poliçe fiyatlarınızı belirler. Bu da poliçe fiyatlarında ciddi bir artış olacağı anlamına geliyor. Vatandaş için satın alma güçlüğü yaratabilir” şeklinde konuştu.
Türkiye Sigorta Birliği: Sigorta sektörünün görüş ve önerileri alınmadı
Katsayı artışlarının özel sağlık sigortaları prim tutarlarını doğrudan etkilediğini belirterek oluşabilecek yüksek prim artışlarının, sigortalı şikayetlerine yol açabileceğine dikkat çeken Türkiye Sigorta Birliği’nin (TSB), konuyla ilgili açıklaması şu şekilde:
“Bilindiği üzere, Türk Tabipleri Birliği (TTB) işlem katsayı listesi, hekim emeğini belirleyen bir referans liste olup bahse konu referans listeyi üyemiz sağlık sigortası şirketleri, sağlık hizmet sunucuları ile hizmet alımına yönelik anlaşmalarında ölçüt olarak kullanmaktadırlar. Bahse konu oran, nihai olarak sigortalılara yansıyacak sağlık enflasyonunu doğrudan etkilemektedir. Bu sebeple, sigortalıların alım gücünü düşürecek katsayılar belirlenmesi, sağlık ekosisteminin bir bütün olarak sürdürülebilirliğini de tehdit etmektedir.
2022 yılının başında belirlenen yüzde 36,08’lik artış ve yeni açıklanan yüzde 37,5’lik artış kümülde yüzde 87,11 oranında bir artışa tekabül etmekte olup öngörülemeyen bu artış, malumları olduğu üzere TÜFE oranının üzerindedir. Katsayı artışlarının, sigorta şirketlerinin maliyet hesaplamaları açısından oldukça önem taşıdığı ve özel sağlık sigortaları prim tutarlarını doğrudan etkilediği göz ardı edilmemeli; oluşabilecek yüksek prim artışlarının, sigortalı şikayetlerine yol açabileceği de unutulmamalıdır. Bununla beraber, katsayı belirlenme aşamasında, sigorta sektörünün görüş ve önerileri de maalesef dikkate alınmamaktadır. Bu kapsamda, bu artış oranlarından kaynaklanan tüm yükü sigorta şirketlerinin taşımak durumunda kalmasının, sağlık ekosisteminin sürdürülebilirliğini tehlikeye düşürdüğüne dair kaygılarımızı paylaşmak isteriz.”
“Mevcut durumu daha da zorlaştıracak”
Sigorta sektörünün kapsam dışında olmasına karşın COVID-19’u sağlık sigortaları poliçelerine dahil ettiğini hatırlatan Allianz Türkiye CEO’su Tolga Gürkan, bu dönemin ardından gelen süreçte sağlık sigortacılığının COVID-19 sebebiyle ertelenen tedavi yüküyle ve ciddi oranda artış gösteren tazminatlarla karşı karşıya kaldığını söyledi. Bunun da ötesinde, döviz kurlarında yaşanan dalgalanmalar ve küresel gelişmelere bağlı olarak oluşan yüksek enflasyon ortamında medikal enflasyonun da yükseldiğine dikkat çeken Gürkan, şunları söyledi: “Bu beklenmedik yüksek enflasyona karşılık olarak TTB’nin 2022 yılının başında yaptığı yüzde 36’lık artış, geleceği fiyatlayan sigorta sektörünün poliçe fiyatlarının ötesinde kaldı ve sağlık sigortası sektörüne ciddi bir yük daha getirdi. Sigortalılara en iyi şekilde hizmet vermeye devam etmek isteyen sektör, bu etkiyi kendisi üstlendi. Son olarak da TTB, 1 Temmuz itibarıyla geçerli olacak yüzde 37,5’lik ilave artışı duyurdu. Bu artışla birlikte bir yıllık değişim yüzde 87’ye ulaştı. Bu değişim, mevcut durumu daha da zorlaştıracak; sağlık sigortası sektörünün taşıdığı yükü daha da ağırlaştıracak. Açıklanan bu ilave artış, 1 Temmuz öncesinde yıllık olarak düzenlenen sigorta poliçelerinin, 1 Temmuz sonrasında devam edecek bölümleri için sigorta sektörüne öngörülmeyen bir ek maliyet yükü daha getirecek.”
Açıklanan artışa ek olarak bu etkinin poliçe fiyatlarına yansımaya başlayacağını ve sağlık sigortalılığı oranlarında düşüşler yaşanacağını öngören Gürkan, “Bu noktada temel önceliği her zaman müşteri memnuniyeti ve vatandaşımızın mağduriyetini engellemek olan sektörümüzün geleceği için tüm paydaşlar tarafından ortak akılla yeni düzenlemeler oluşturulması ve ivedilikle hayata geçirilmesi kritik önem taşıyor. Allianz Türkiye olarak, yaşanan bu sorunların, düzenlemelerin tüm paydaşların görüşleri dikkate alınarak oluşturulmasıyla aşılacağına inanıyor, Türkiye ekonomisinin yapı taşlarından olan sektörümüzün ülkemiz için değer yaratmaya devam edeceğini umuyoruz” ifadelerini kullandı.
“Sermayelerin erimemesi için hızlı reaksiyon alınmalı”
Anadolu Sigorta Genel Müdür Yardımcısı Kerem Erberk güncellemenin aslında sektör tarafından bilindiğini ve beklendiği belirterek şöyle devam etti: “Biz asgari ücret güncellemesiyle birlikte yapılacağını düşünüyorduk, ancak TTB 1 Temmuz’dan itibaren geçerli olacak şekilde yeni fiyatları açıkladı. Yüzde 37,5 aslında Türkiye ortalaması. Belli kat sayılar var, ona göre hesaplamalar değişir. Mesela İstanbul’a baktığınızda yüzde 37,5’in biraz daha üzerine çıkacak. Bu tarz fiyat artışları bizi çok mutsuz ediyor, çünkü poliçelere yansıtmak durumunda kalıyoruz. Maalesef poliçe fiyatlarını yukarı çekeceğiz. Bunun temel sebebi de doğrudan ekonomik konjonktür. Artan enerji fiyatları, personel ücretleri, doktor maaşları gibi konular hastaneler tarafından ister istemez maliyetlere yansıtılıyor. Sağlık poliçesi de ayakta tedavi teminatı varsa muhakkak hemen tazminat talebiyle karşı karşıya kalan bir ürün. İnsanlar ister istemez en az bir iki defa bir doktora gözüküyor. Haliyle maliyet olarak yansıyor. Son zamanlarda o kadar yüksek rakamlar vermeye başladık ki, referans noktaları kayboldu. Diğer taraftan, insanlar yüksek primler ödediği için, kullanmayacağı varsa bile en ufak bir şeyde gidip baktırayım noktasına geldiler.” Fiyat artışlarıyla birlikte sağlık sigortalarında bir miktar yavaşlama olabileceğini dile getiren Erberk, sigorta şirketlerin sermayelerine yönelik bir risk oluştuğunu belirterek şunları söyledi: “Biz TTB’nin artış yapacağını görmüştük, hazırlığımızı yaptık. Aynı oranda poliçelere yansıtacağız. Bu kadar hızlı çevik olmayan şirketler, sene sonuna doğru sermaye anlamında biraz sıkıntı yaşayacaklar. Herkesin hazır olmadığını ve çok hızlı aksiyon alamadığını da görüyoruz. Biraz da satış tarafı kuvvetli olan şirketler, ‘prim yazalım, sonra toparlarız’ gibi düşünüyorlarsa, bence bu dönem o dönem değil. O nedenle biraz zorlanabilirler. Şirketlerin sermayelerinin erimemesi için hızlı reaksiyon almaları lazım.”
“Sigortacıların üzerindeki yük taşınmaz hale gelecek”
“Türk Tabipler Birliği tarafından asgari ücret tarifesinde yapılan bu artışlar, özel hastane ve ilaç fiyatlarındaki değişim gibi birçok faktör nedeniyle medikal enflasyon rakamını artırmakta, bu artış ise mevcut poliçelere yansıtılamayacağı için sağlık poliçesi satan sigorta şirketlerine ciddi bir yük getirirken sigortalıları da daha yüksek primle poliçe satın almakla karşı karşıya bırakmaktadır” diyen Maher Holding Sigorta Grubu Başkanı Ahmet Yaşar, medikal enflasyon ve kurdaki artış nedeniyle oluşan sağlık harcama maliyetlerinin doğal olarak poliçe primlerine yansıtılmak zorunda kalınacağını söyledi. Primlerdeki bu artışa rağmen, maliyet hesaplarının yapılamaması nedeniyle sağlık branşında sıkıntılı bir sürecin yaşanmasını da beraberinde getireceğini kaydeden Yaşar, “TTB’nin yaptığı yüzde 37,5’luk ara artış trafik sigortalarından sonra sağlık sigortalarında da maliyetlerin primlerin önünde koştuğu, zaten belirsizlik ve öngörüye dayalı sektörde iki ana kalemde olağandışı belirsizliklerin etkisiyle satılmış poliçelerin hasar prim ilişkisinin daha da bozulduğu bir hal alarak sigortacıların üzerindeki yükü taşınmaz hale getirmektedir” dedi.
Sağlık sigorta poliçelerinin fiyatlandırmasında hastanelerin uyguladıkları ücretler ve poliçe havuzunun büyüklüğünün en önemli faktörler olduğunu kaydeden Yaşar, “Yeni açıklanan TTB zammı ile birlikte sigorta şirketleri sürdürülebilirliği sağlamak için poliçe fiyatlarını revize etmek durumunda kalacaklar. Bu da haliyle sisteme yeni girecek sigortalılar veya sistemde olan sigortalıların poliçelerini yenilemesi için bir dezavantaj haline gelecek. Gerek ülkemizde gerekse dünyada oluşan finansal daralmanın etkileri her sektörü olduğu gibi bizim sektörümüzü de etkiliyor. Biz Quick Sigorta olarak yönümüzü fiyat olarak daha uygun ama direkt belirli hastalıkları kapsayan sigortalara veya tamamlayıcı sağlık sigortaları tarafına çevirerek toplumumuz için daha ulaşılabilir bir fiyat aralığında sağlık sigortası poliçeleri satışına odaklanmış bulunuyoruz. Aksi takdirde sistemden ayrılan iyi riskler hasar / prim ilişkisini daha da taşınmaz hale getirecektir” ifadelerini kullandı.