İlk bölümü büyük ilgiyle karşılanan Beyaz Perdedeki Sigortacılar yazı dizisi kaldığı yerden devam ediyor. Bu sefer ki filmimizde, kıyamet sonrası dünyadaki bir sigorta eksperinin maceralarına tanık oluyoruz.
Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Pazaryeri MYO, Bankacılık ve Sigortacılık Program Başkanı Öğr. Gör. Behlül ERSOY, Sigorta Strateji için yazdı.
Beyaz perdedeki sigortacılar, yazı dizimize iddiali bir bilim kurgu filmiyle devam ediyoruz. IMDB’de en yüksek puan alan filmlere baktığımızda, ağırlıklı olarak aksiyon ve dram türünden yapımların olduğunu görüyoruz. Fakat son yıllarda Başlangıç (2010), Yıldızlararası (2014) gibi ses getiren bilim kurgu yapımlarının listenin üst sıralarında yer bulduğunu görmek, benim gibi bilim kurgu bağımlılarını çok mutlu ediyor doğrusu.
Özellikle pandemi ile hayatımıza neredeyse eş zamanlı giren Netflix gibi dijital platformların popüler bilim kurgu dizlerine ise artık hatrı sayılır mesailer harcıyoruz. Peki bunların arasında, bir sigorta eksperine hayat veren Antonio Banderas’ın başrolde yeraldığı, 2014 yapımı Otomat (Autómata) filmini izleyinimiz var mı?
Otomat, post apokaliptik veya kıyamet sonrası bilim kurgu türünde bir yapım. Film, artan solar fırtınaların dünyayı radyoaktif bir çöle çevirdiği 2044 yılında geçiyor. Radyoaktif kalıntılar dünya nüfusunun %99,7’ni yok etmiştir ve yeryüzünde sadece 21 milyon insan hayatta kalmayı başarmıştır.
Solar fırtınalar, çoğu karasal iletişim sistemini devre dışı bırakmıştır ve teknolojik olarak bir gerilemeyi zorunlu kılmıştır. Böyle bir dünyada, ROL şirketi solar fırtınaların başlangıcı ile eş zamanlı 7000 adet otomatı (ilkel insansı robot) piyasaya sürmüştür. Bu ilkel robotlar, hayatta kalan insanları korumak ve mekanik bulutlar oluşturmak için tasarlanmıştır.
Filmin geçtiği 2044 yılına gelindiğinde, 2 kurala bağlı milyonlarca otomat yeryüzüne dağılmış durumdadır. Otomatları sınırlayan bu 2 temel kural, kuantum şifreleme sistemi ile yapılmış, kırılması teorik olarak imkansız biocüzdanlarda saklanmaktadır.
İnsanları otomatlardan koruyan bu 2 temel kural;
- Otomatlar herhangi bir canlı formuna zarar verilmesini engeller.
- Otomatlar kendini başkalaştırmayı veya diğer otomatları başkalaşmasını engeller şeklinde yapılandırılmıştır.
Sigorta eksperi olan Jack Vaucan (Antonio Banderas), otomatların son zamanlarda sıradışı davranışları sonucu ortaya çıkan hasarları incelemektedir. Bir süre sonra hasarlı otomatları incelediği sırada dünyanın olağanüstü bir devrimin kıyısında olduğunu keşfeder. Yoksa yapay zekaya sahip bu ilkel insansı robotlar, evrimleşmekte midir?
Antonio Banderas’ın Desperado’daki saçlarının yerinde yeller esse de, karizmasıyla sigorta sektörüne yakışır bir profil çizdiğini görmek güzel. Bilim kurguda bir başyapıt olamasa da, sigortacılığın nasıl bir evrimin kıyısında olduğunu gösteren ve mesleğin gelecekte de varlığını sürdüreceğini iddia eden önemli bir yapım.
Eğer filmden daha fazla keyif almak isterseniz, izlemeden önce Isaac Asimov’un “Ben Robot” kitabını okumanızı tavsiye ederiz.
Bir sonraki beyaz perdeye yansıyan sigortacıyla görüşme üzere… Sevgi ve sağlıkla kalın…
Marmara Üniversitesi’nde lisans eğitimini tamamladıktan sonra, Axa Sigorta ve Vakıflar Bankası’nda yönetici olarak çalıştı. Yüksek Lisans eğitimi sonrası kariyerine akademik alanda devam etti. Halen Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Bankacılık ve Sigortacılık Programı Başkanlığı’nı yürütmekte olup, Osmangazi Üniversitesi Muhasebe ve Finansman Bilim Dalı’nda doktora çalışmalarına devam etmektedir.