Insurtech dediğimiz, yeni teknolojilere odaklanan sigorta şirketleri pazardaki konumlarını her gün biraz daha güçlendiriyor. Dünya sigorta sektörünün tablosu değişirken yeni fırsatlar gündeme geliyor. McKinsey’nin 2 bin küresel insurtech üzerinde yaptığı bir analiz bu tabloyu çarpıcı bir şekilde gözler önüne seriyor.[1]
Yapılan çalışmaya göre teknolojiyle sektöre yeni bir soluk getiren insurtech girişimleri, sigorta sektörüne yatırım yapmak isteyenler için olduğu kadar ortaklık arayışındaki yapılar için de daha fazla ilgi odağı oluyor. Bunun nedenleri var elbette.
Sigorta sektörü son on yılda ciddi bir teknoloji devrimi yaşadı. Şirketler hem süreçlerin optimizasyonu hem de maliyet azaltmak için teknoloji kullanımını artırdıkça telematik, yapay zekâ, büyük veri, havadan görüntüleme ve hasar otomasyonu gibi yeni gelişen yetkinlikler sektörde hızla yaygınlaştı.
Ancak yeni teknolojiler sigorta şirketlerinin hayatına bu hızla girerken bu teknolojileri kullanacak insan kaynağının bu teknolojilere adaptasyonu aynı hızla olmadı.
Bu yüzden şirketler, son yıllarda hızlı bir büyüme yaşayan insurtechlerin platformlarını ve hizmetlerini kullanmayı tercih etmeye başladı. McKinsey uzmanları da sektörün bu eğilimi nedeniyle önümüzdeki dönemde sigorta şirketlerinin insurtechlere yatırım yapmaya ve onlarla ortak olmaya devam etmelerini bekliyor.
Peki sektörde insurtechler hangi alanlarda nasıl bir fark yaratıyor?
Son birkaç yıldır hizmet olarak yazılım (SaaS), yapay zekâ ve makine öğrenimi çözümleri sunan insurtechler sektörde öne çıkıyor. McKinsey’nin araştırmasına göre bunları öne çıkartan teknolojilerin başında kişiselleştirilmiş ürün tasarımları var. Örneğin müşterileri güvenli sürüş için ödüllendiren telematik ve daha sağlıklı yaşam tarzı uygulamalarını ödüllendiren sağlıklı yaşam programları, müşterinin yaşam boyu değerini belirlemek için makine öğrenim modellerinin kullanılması, müşteri segmentleri için optimum fiyat noktaları oluşturmak için harici veri kullanımı gibi uygulamalar dikkat çekiyor.
Insurtechlerin yatırım alma performansını da inceleyen araştırmaya göre, hayat, hasar-kaza ve sağlık sigortasına odaklanan yaklaşık 2 bin küresel insurtechin 3’te 1’i 2010 – 2020 arasında ihtiyaç duyduğu finansmanı elde etti. Insurtech finansmanı 2020 yılında yakaladığı 6 milyar Euro’luk hacmiyle zirveye ulaştı.
Ürün kategorileri açısından insurtechlerin yüzde 66’sı hasar ve kaza iş kollarında faaliyet gösteriyor. Yüzde 18’i sağlık sigortası ve yüzde 16’sı da hayat sigortasına odaklanıyor.
Araştırma özellikle küçük ve orta ölçekli kurumsal segmentin kişiselleştirme, deneyim ve portföy sadeleştirme ihtiyacı nedeniyle insurtechlerin bu alana yöneldiğine de dikkat çekiyor.
Sigorta her zaman dinamik bir sektördür. Insurtechler bu dinamizmi daha da artırıyor. Doğru zamanda, doğru alanlara doğru teknolojilerle odaklanmak çok önemli. Insurtechler yalnızca yatırım ve satın alma açısından değil aynı zamanda karşılıklı yarar sağlayan ortaklıklar kurmak açısından da yeni fırsatlar yaratıyor.
[1]https://www.mckinsey.com/~/media/mckinsey/industries/financial%20services/insurance%20blog/insurtechs%20are%20increasingly%20ripe%20for%20insurer%20investments%20and%20partnerships/mck_insurtech%20blog_v3.pdf
