Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Bankacılık ve Sigortacılık Programı Başkanlığı’nı yürüten Behlül Ersoy, kültür, sanat ve özellikle edebiyata ilgilerini çekmek için Sigorta Strateji ‘de kaleme aldığı “Romanlardaki Sigortacılar” serisine, “Beyaz Perdedeki Sigortacılar” ile devam ediyor…
…..
“Romanlardaki Sigortacılar” ile “sigortacılar”ın kültür ve sanat evrenindeki izini sürmeye başladığımız yazı dizimize, “Beyaz Perdedeki Sigortacılar” ile devam ediyoruz. İlk filmimiz, 1998 yapımı, bilim kurgudan ve dramdan öte dört başı mamur bir distopya olan, Truman Show…
Truman Show, Andrew Niccol’un senaryosu, Peter Weir’in yönetmenliği ve Jim Carrey (Truman Burbank) başrolü ile IMDB’de 8.1 puanla, ilk 250 film arasına girmeyi başarmış. Filmin kahramanı Truman, Çin Seddi’nden sonra uzaydan görülebilen dünyanın en büyük film setinde yaşamaktadır. Kahramanımız, Holloywood’un ideal bir yaşam konsepti olarak pazarladığı, eşi sarışın gamzeli güzel bir kadınla orta sınıf bir Amerikalının sahip olabileceği bir villada yaşayan mutlu bir sigortacıdır. Neden, Truman özellikle sigortacı olarak seçilmiş? Bunu sormadan edemiyoruz doğrusu. Ama bir fikrimiz var elbette…
Bu durumu, neredeyse tüm dünya sigortacılığının kutbu olan ABD’de sigortacılık mesleğinin gerçek hayattaki izdüşümüne dair fikirler vermesi açısından çok önemli buluyoruz. Çünkü, Truman doğduğu günden 30 yaşına kadar kendisinin bile bilmediği kocaman bir film setinde yaşayan, 5000’in üzerinde kamerayla 7/24 izlenen, prestijli bir mesleğe sahip ve arzu edilen hayatları yaşayan bir reklam figürüdür. Truman Show eş zamanlı bir yayın marifetiyle milyarlarca göz tarafından takip edilmektedir. Tabi bol sıfırlı karların elde edildiği bu show’un bir oyun kurucusu bir bigbrotherı vardır elbette. Bizim gibi distopya/bilim kurgu bağımlıları bilir, “Westword” namlı bir dizi vardır oradan hatırlayalım ya da “Snowpiercer” filminin kudretli Wilford’u, Ed Harris’tir, bigbrotherımız. Meşrebi gereği tüm bigbrotherlar gibi film setinin tepesine kondurduğu sırça kökünden, sigortacımız Truman’ın özgür iradesini elinden alıp, ona gerçek dünyanın dikenlerinden soyutlanmış bir bahçe yaratır.
Truman, bir adada sahte bir hayatın sahte konforunu sürerken, yavaş yavaş yapbozun parçalarını bir araya getirmeye başlar. Artık başkalarının yazdığı senaryoları oynamak yerine ratgele yaşacağı, kendi hayatının başrolünü oynamaya karar verir. Böylece sahte adanın sahte denizinde gerçeğe doğru bir yolculuğa çıkar. Truman’ın bu mücadelesi bizlerin küçükken iç güdüsel olarak merakımızın peşine düşüp, ebebeynlerimizin kırlentlerle önümüzü kesmesi gibi naif bir eylemle karşılaşmaz. Bizzat bigbrother, yine kendi kadar yalan bir fırtına ile sigortacımızın gemisini alabora ederek gerçeğe ulaşmasını engellemeye çalışır. Ama tarihte hiçbir bigbrother buna muhaffak olamamıştır. Sonunda oyun kurucu pes eder ve sırça köşkü, Truman’ın gemisinin film setinin sınırlarına çarpmasıyla yok olur. Ve sigortacımız özgürdür. Truman son sahnede etkileyici bir reverans yaparak, film setini terk eder. Truman, Jim Carrey’in vücudunda hayat bulan bir devdir artık, dev bir sigortacı…
“Truman Show”u izlemeyinimiz var mıdır hala? Pek sanmam… Varsa da hiçbir şey için çok geç değil. Bakalım daha hangi sigortacılar yansımış beyaz perdeye… Bir sonraki yazımızda görüşmek üzere, sevgi ve sağlıkla kalın…
Marmara Üniversitesi’nde lisans eğitimini tamamladıktan sonra, Axa Sigorta ve Vakıflar Bankası’nda yönetici olarak çalıştı. Yüksek Lisans eğitimi sonrası kariyerine akademik alanda devam etti. Halen Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Bankacılık ve Sigortacılık Programı Başkanlığı’nı yürütmekte olup, Osmangazi Üniversitesi Muhasebe ve Finansman Bilim Dalı’nda doktora çalışmalarına devam etmektedir.