Bu yıl 13.’sü gerçekleştirilen “Uluslararası İstanbul Sigortacılık Konferansı”nın konusu “İklim Değişimi, Doğal Afetler – Sigorta ve Reasürans Dünyasında Yeni Risk Yaklaşımı” oldu. Konferansa katılım sağlayan ulusal ve uluslararası alanda tecrübeli birbirinden değerli isimler ortak bir mesajda buluşuyor: İklim krizi zaman dilimi, gelişmemiş ülke, gelişmiş ülke ayırt etmeden dünyanın en önemli gündem maddesi haline geliyor.
Sigorta Tatbikatçıları Derneği (STD) tarafından düzenlenen Uluslararası İstanbul Sigortacılık Konferansı’nın bu yıl 13.’sü düzenleniyor. 5 Ekim 2021 Salı tarihli, iki ayrı oturumdan oluşan ve alanında uzman birbirinden değerli isimlerin yer alacağı konferans koronavirüs tedbirleri sebebiyle bu yıl da webinar olarak gerçekleşiyor. Konferansın konusu “İklim Değişimi, Doğal Afetler – Sigorta ve Reasürans Dünyasında Yeni Risk Yaklaşımı” oldu. Konferansa katılım sağlayan ulusal ve uluslararası alanda tecrübeli birbirinden değerli isimler ortak bir mesajda buluşurken, iklim krizinin zaman dilimi, gelişmemiş ülke, gelişmiş ülke ayırt etmeden dünyanın en önemli gündem maddesi haline geldiğinin altı çizildi.
STD Başkanı Fahri Altıngöz’ün açılış konuşması ile saat 11.00’de başlayan konferans, Türkiye Sigorta, Reasürans ve Emeklilik Şirketleri Birliği Başkanı Atilla Benli ve Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu Başkan Yardımcısı Mete Güler’in konuşmaları ile devam etti.
STD Başkanı Fahri Altıngöz, “İklim değişikliği son dönemin oldukça gündemde olan konusu. Birleşmiş Milletlerin raporuna göre son son 20 yılda meydana gelen 7 bin doğal afet yaklaşık 1,5 milyon can aldı. Yaşanan bu afetlerin hasarı ise 3 trilyon doları aştı. Önceki 20 yıla kıyasla bu müthiş bir artış, yaşanan fırtınalar ise 2 kattan fazla artmış durumda. Son dönemde yaşanan kuraklık, yangın ve seller küresel ısınmaya dikkat çekiyor. Tüm bunların doğal sonucu olarak sigorta ve reasürans dünyası risk değerlendirmelerini yeniden gözden geçiriyor, yeni yollar aranıyor” açıklamalarında bulundu.
“Afetler artık gelişmemiş ülke, gelişmiş ülke ayırt etmiyor”
Türkiye Sigorta Birliği (TSB) Başkanı Atilla Benli, hem küresel ölçekte hem de ülkemiz bazında salgın, hastalık ve doğal afetlerin hayatımızı derinden etkilendiği dönemden geçtiğimize dikkat çekti. Benli, “Halkımızın hayatına değer katmak, devletimizin yükünü paylaşmak gibi çok önemli vizyonlarımız var. Bu bilinçle hep birlikte kol kola giderek var gücümüzle çalışıyoruz. Türkiye ekonomisine katkı değer sağlamak, sektöre değer katmak, ürünlerimizi geliştirmek gibi önemli amaçlarımız var. Sektörümüzün gelişimine katkı sağlayacak her türlü proje değer sağlamaktan mutluluk duyuyoruz” açıklamalarını yaptı.
Doğal felaketlerin en büyük nedeninin iklim değişikliği olduğuna dikkat çeken Atilla Benli, “Afetler artık zaman dilimi, gelişmemiş ülke, gelişmiş ülke ayırt etmiyor. Son dönemde yaşadığımız acı tecrübemiz de iklim değişikliğinin önemli bir göstergesiydi. Üzücü olan ise bundan sonra hava değişimi ve iklim olaylarıyla daha sık karşılaşacağız, bu durum elzem bir sorun olarak karşımızda duruyor” dedi. Konuyla ilgili görüşlerini rakamlar ile destekleyen Benli, şunları kaydetti: “Swiss Re’nin Sigma raporuna göre 2020 yılı sigortacılık sektörü için en maliyetli yıl olarak kayıtlara geçti. Yıl içerisinde küresel olarak 190 milyar dolar ekonomik kayıp yaşanırken sigortacılık sektörü 81 milyar dolarlık kısmını karşıladı. İçerisinde bulunduğumuz 2021’in ilk 6 ayında ekonomik kayıp 93 milyar doları aşarken, 42 milyar dolarlık kısmı ise sigortalı hasarlardan oluştu. 2020 yılında ülkemizde 984 afet meydana gelirken, bu rakam 1940 yılından beri en yüksek düzeyine ulaştı.”
“Sigortalı olmanın önemini acı tecrübelerle anladık”
İklim değişikliğinin çok önemli bir gerçeklik olarak önümüzde durduğuna dikkat çeken Atilla Benli, “Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan yaptığı konuşmada 2016 yılında 175 ülke ile birlikte imzacısı olduğumuz Paris Antlaşması’nın TBMM’nin onayına sunulacağını açıkladı. Bu antlaşmaya göre düşük emisyonlu ve iklim dirençli kalkınma yolunda finans akışını istikrarlı hale getirilmesi öne çıkıyor. Sigorta kalkınmada en önemli güvence. Paris Antlaşması’nı çok önemsiyor, hem şirketlerimiz hem de TSB olarak çalışmalarımızı hızlandırdığımızı belirtmek istiyorum. Avrupa Yeşil Mutabakatı ile sektör olarak uyum için çalışıyoruz. Yenilenebilir enerji yatırımları büyük önem arz ediyor. Sigorta sektörü olarak bu projelere destek vermeye devam ediyor, sürdürülebilirlik konusunda da çalışmalar hayata geçiriyoruz” şeklinde konuştu.
Dijital ve teknolojik dönüşümlerin şirketlerde verimlilik oranlarını yükselttiğinin altını çizen Benli, “Sürdürülebilir çalışmaları çok önemsiyoruz. İklim değişikliği ile mücadele için kapsamlı önlemler alınmadığı sürece deniz seviyelerini yükselmesi, kuraklık gibi büyük risklerle karşılaşacağımızın uluslararası raporlarda da altı çiziliyor. Küresel iklim değişikliğinin en yıkıcı etkisi doğal afetler. Son dönemde ülke olarak maddi manevi büyük kayıplar verdik. Sigortanın, sigortalı olmanın önemini acı tecrübelerle anladık. Sigortanın avantajlarını, verdiği güven duygusunu riskler gerçekleşmeden alınmasının önemini görüyoruz. İklim değişikliği kısa vadede paradigma değişikliğine neden olacak. Bu hususta aksiyon planlarını devreye alıp, hızlı harekete geçmemiz gerekiyor” diyerek sözlerini noktaladı.
“Genel şartların revizesinde son aşamaya geldik”
Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu (SEDDK) Başkan Yardımcısı Mete Güler, “2021 sonunda yaklaşık 100 milyar liralık prim üretimine ulaşmayı bekliyoruz. Motor branşlarının prim üretiminde payının azaldığını sağlık ve yangın branşlarının ise arttığını görüyoruz. Bu artış trendinin, mevcut potansiyeli harekete geçirmesini temenni ediyoruz” dedi.
“En büyük önceliğimizden biri zorunlu trafik sigortalarında primlerin makul seviyede tutulması ve tazminat ödemelerinin öngörülebilir olması için düzenleme gelmesi” diyen Güler, “Genel şartların revizesinde son aşamaya geldik. Bu şartları yakın zamanda yürürlüğe almayı planlıyoruz. Zorunlu trafik sigortasında asgari sigorta teminat limitleri belirlenmişti. Ancak gelişen ekonomik koşullarda yeniden değerlendirme ihtiyacı doğdu. 2022-2023 teminat limitlerini güncellemeyi hedefliyoruz. UFRS 17’ye geçiş çalışmalarımız devam ediyor. Bu kapsamda sektör uygulamalarını göz önünde bulundurarak ihtisas komiteleri oluşturuldu ve çalışmalar devam ediyor. Sektöre yerli ve yabancı yatırımcı ilgisinin artmasını bekliyoruz. İç sistemler yönetmeliği çalışmalarında da son aşamaya gelindi. Sektördeki kurum ve kuruluşların kurumsal yönetim amaçlarının güçlendirilmesini önceliğimiz” ifadelerini kullandı.
SEDDK’nın gündeminde alan diğer branşları hakkında da bilgi veren Mete Güler, şunları kaydetti: “Finansal sigortalarda sektörün önünü açacak çalışmalar yürütüyoruz. Bina tamamlama sigortasında penetrasyonu artırmak istiyoruz, bu konuda da çalışmalar devam ediyor. Dijital poliçeye önem veriyoruz. Bunu hayata geçirmek için çalışmalarımız devam ediyor. Tüm belgeleri güvenli bir şekilde imzalama, saklama imkanı ile sigorta şirketlerinin hızının artması ve operasonel maliyetinin azalmasını amaçlıyoruz.”
Son dönemin bir diğer önemli konularından olan siber güvenlik ile ilgili de konuşan Güler, “Siber saldırıların artmasıyla beraber teminat elzem bir ihtiyaç haline geliyor. Bu konuda da genel şart çalışmalarına başladık. Maden çalışanları zorunlu ferdi kaza sigortası kapsamında da risk incelemelerinde adımlar attık bunları artırmayı amaçlıyoruz” dedi.
“Yeşil Tahvil ihracında sigorta sektörü üzerine düşenler yapacak”
Güler, sözlerini şöyle noktaladı: “İklim dünyanın en önemli konusu oldu. İklim değişikliğinin sebep olduğu ve olacığı ekonomik kayıplarda sigorta önemli rol oynuyor. DASK depremden doğan zararlarda kritik bir rol üstleniyor. Sel felaketlerinin ek teminat olarak entegre edilmiş bütüncül zorunlu doğal afet sigortası için çalışmalarımız devam ediyor. Tarım üreticilerini fiyat dalgalanmalarından koruyan Gelir Koruma Sigortası yıl sonunda pilot olarak hayata geçecek. Meclisten geçmesi ile birlikte ülkemizin artık taraf olacağı Paris İklim Anlaşması’nın sigortacılık ve reasürans alanına yansımalarına da hazırlıklı olmamız gerektiğini vurgulamak isterim. Bu çerçevede, sürdürülebilir finans sistemini desteklemek adına, özellikle Sermaye Piyasası Kurulu tarafından yürütülen çalışmalar sonrasında ihraç edilecek yeşil borçlanma araçlarının desteklenmesi ve yaygınlaştırılması için sigorta sektörümüzün üzerine düşen görevleri yapacağına inanıyoruz. Kurum olarak, bu konuda yakın zamanda yayımlayacağımız Teknik Karşılıklar Yönetmeliği’nde ve ileride yapacağımız düzenlemelerde de yeşil borçlanma araçlarına ve sürdürülebilirlik endeksinde yer alan şirketlere yatırımı destekleyen bazı hükümlere yer vermeyi planlıyoruz.”