63. yayın yılına girmek üzere olan Sigorta Dünyası’nın en çok ilgi gören köşelerinden biri olan, geçmiş zaman haberlerine yer verdiğimiz “Arşivden” sayfasını sitemize taşıyoruz. Bundan böyle bu kategori başlığı altında, Sigorta Dünyası’nda yayınlanan ayın Arşivden sayfasına yer vereceğiz. İyi okumalar dileriz.
****
Başlığı gördüğünüzde hayat sigortasının günümüzdeki durumundan bahsedildiğini sanabilirsiniz. Ancak, başlık ve altındaki yazı yaklaşık 50 yıl öncesine ait. Sigorta Dünyası’nın o zamanki “Sahibi, Başyazarı ve Yazı İşlerini Fiilen İdare Eden Mes’ul Müdürü” Selim Cavit Yazman, yazısında dünyada en önemli sigorta dallarından biri olan hayat sigortacılığının ülkemizdeki içler acısı durumuna değinerek bunun başlıca nedenleri ve çözüm yolları üzerinde duruyor.
***
Sigortacılıkla az çok ilgisi olan herkesin bildiği şeydir; gelişmiş ülkelerde ve dünya genelinde sigorta primi üretiminin yaklaşık yarısını hayat sigortası primleri oluşturur. Bizde ise bu oran yüzde 15’i bile bulmaz; o da çoğunlukla banka kredileriyle birlikte satılan, çoğu sigortalının tam olarak ne satın aldığını bile bilmediği hayat sigortalarından oluşur.
Selim Cavit Yazman, yazısında, “Batılı sigorta şirketleri durmak bilmez bir çalışma içinde hayat sigortasını en cazip hale, en ziyade güvenilir hale getirmişler, sigorta olacaklara kaçınılması imkansız avantajlar sağlamışlar, yüzde yüz gözle görülür ve elle tutulur kuvvetli ve inandırıcı misaller gösteregelmişlerdir.
Halbuki bizde hayat sigortacılığı yıllardan beri ilerleme kaydetmek şöyle dursun, aksine olarak bir gerileme, hatta hatta büsbütün yok olma tehlikesi içinde olduğu hayret ve esefle görülmektedir.” diyor ve ilgililerin bu makus talihi değiştirecek herhangi bir tedbir almadığını vurguluyor.
Prodüktörlerin sigorta sahteciliği
Yazman, hayat sigortasındaki olumsuz durumun nedenlerini sıralarken sektördeki mesleki eğitim yetersizliğinden, fırsatçı ve kötü niyetli sigorta prodüktörlerinin sahtekârlıklarından (Yazman’ın aktardığına göre, söz konusu prodüktörler bazı hekimlerle işbirliği yaparak sağlığı yerinde olmayan vatandaşlara sağlıklı raporu çıkartıyor, bu kişiler kısa bir süre sonra hayatını kaybedince de şirketler büyük tazminatlar ödemek zorunda kalıyormuş) bahsederek bu konularda gerekli revizyonların yapılmasını öneriyor.
Yazman’ın bahsettiği sigorta sahtekarlıkları spesifik bir durum olabilir. Hayat sigortalarındaki geriliğin esas nedenleri arasında da yer almayabilir. Ancak öyle ya da böyle, belli ki ülkemizde hayat sigortasının önemi baştan beri anlaşılamamış. Vatandaş lüks bir harcama olarak bakmış; sektör biraz da ilgisizliğin ve rantabl olmayışının verdiği yılgınlıkla bu alana yeterince odaklanmamış; düzenleyici otorite hayat sigortasındaki sorunlarla uğraşmayı bir nevi angarya olarak görmüş. Bu faktörler toplumumuzdaki genel sigorta bilincinin yetersizliği, sigortaya kaynak ayırabilecek kesimin azlığı, kronikleşmiş yüksek enflasyon nedeniyle sağlıklı aktüaryel hesap yapılamayışı ve hayat sigortası satışlarında yaşanmış kötü örnekler ile birleşince de hayat branşının kaderi belli olmuş.
Sigorta Dünyası / Ağustos 2021