Sigorta Dünyası’na konuk olan Fibaemeklilik Genel Müdürü Erol Öztürkoğlu, 18 yaş altındakilerin Bireysel Emeklilik Sistemine katılabilecek olmasını birikim kültürünün genç yaşta oluşması ve ülke ekonomisine katılacak derinlik açısından çok önemli olduğunu söyledi. 18 yaşındaki bir katılımcının 150 lirayla yaptığı birikime, 46 yaşındaki kişi bin lirayla ulaşabildiğini belirten Öztürkoğlu, “BES’e girme sürenizi ne kadar geciktirirseniz maliyetiniz de o kadar artıyor” dedi. Hayat sigortasının kredilere bağımlı olmasına rağmen 22 milyon kişinin hayat sigortasıyla temas kurmasının azımsanmayacak bir gerçek olduğunu da belirten Öztürkoğlu, oto ve sağlıkta oluşan sigorta ihtiyacının hayatta da mutlaka oluşacağını vurguladı. Arkadaşımız Birant Yıldız’a konuşan Öztürkoğlu, “Kenara 100 lira koyabilecek durumdaysanız BES’ten de önce hayat sigortası alınması gerekir” diyerek, sigortanın risk gerçekleştikten sonra yaşam kalitesindeki düşüşü engelleyecek en ciddi finansal enstrüman olduğunun unutulmaması gerektiğinin altını çizdi.
Erol Bey öncelikle 18 yaş altındaki nüfusun da artık BES’e katılabilmesini nasıl yorumluyorsunuz?
BES’i son dönemde otomatik katılımla beraber değerlendirdiğimizde, çalışanların katılımının artık yavaşladığını görüyoruz. Birçok insan BES’e önceki yıllarda zaten dokunmuştu. 18 yaş kararıyla birlikte yaklaşık 23 milyon kişilik potansiyel oluştu. Ancak buna sektörü bir anda büyütecek bir potansiyel olarak bakmamak gerekiyor. Çünkü pandemi, aileleri ekonomik olarak çok hırpaladı. Dolayısıyla 18 yaş altında gelişme yavaş olabilir. Ama orta ve uzun vade açısından sistemin büyümesine ivme katacağı aşikar. Hatta uygun bir dönemde de sıçrama yaşatacağını düşünüyorum.
Sosyal bakımdan bakıldığında ise Türkiye’nin hızla yaşlandığını görüyoruz. Son beş yılda yaşlı nüfus oranımız yüzde 22 arttı. 2050’de ülkemizde her beş kişiden birinin yaşlı olması bekleniyor. Sosyal güvenliğin maaş sistemi çalışanların emekliyi finanse ettiği bir sistem ve SGK’nın burada verdiği açığı devlet kapatıyor. Ancak nüfus yaşlandığında finansman zorluğu artacak ve maaşlar daha da düşecek. Dünyada da ikincil emeklilik sistemleri bu yüzden devreye girdi; çünkü devletin verdiği maaşla geçinmek zorlaşıyordu. Yaşlılık matematiksel bir şeydir, önünde duramazsınız. O gün geldiğinde paraya ihtiyacınız olduğunda iki kaynağınız olacak: Bireysel gelirleriniz ve devletten aldığınız maaşınız. Bahsettiğimiz nedenlerle devletten alınan maaş düşeceği için farkı kendi imkanımızla kapatmalıyız.
Erken kalkan yol alır
BES’e girme sürenizi ne kadar geciktirirseniz maliyetiniz de o kadar artıyor. 18 yaşındaki bir katılımcının 150 lirayla yaptığı birikime, 46 yaşındaki kişi bin lirayla ulaşabiliyor. Bu yüzden 18 yaş altının katılımı çok önemli. Bu gençler 2050’li yılara geldiğinde yaşlı nüfus olacaklar. Dolayısıyla bugünden tasarrufa başlanması, yani ailelerinin bugünden ödeme yapmaları gençlerin emeklilikleri için çok önemli. Ayrıca, bu bilinç ve tasarruf kültürü erken oluştukça BES’teki kalıcılık da artacaktır. Çünkü BES’teki katılımcı sayımızın büyümemesi girişlerin olmamasından değil, girişler kadar çıkışların da olmasından kaynaklanıyor. Katılımcılar birikimlerini erkenden alıp başka türlü değerlendiriyor. Bu nedenlerle 18 yaş altının sisteme katılımı ülkemiz açısından da sektör açısından da çok önemli bir düzenleme. Biz de 25.05.2021 tarihinde Fibaemeklilik olarak ilk 18 yaş altı BES için sözleşmemizi oluşturduk. Daha önce kızıma da 18 yaşına girer girmez BES yaptırmıştım ve şimdi sürekli birikimini takip ediyor. Bu kültürü gençlere kazandırmamız lazım.
Otomatik katılımın dört ayda kurulduğuyla övünülüyordu sektörde. Ancak gelinen noktada sistem tekrar dönüştürülmeye çalışılıyor. Otomatik katılımda başarısız olundu diyebilir miyiz?
Bence diyemeyiz. Otomatik katılım gibi bir sistemi dört ayda kurmak zordu. Bunun algı yönetiminin iyi yapılması gerekirdi. Çünkü karşı propaganda yapanlar da oldu, “zorunlu emeklilik” gibi ifadeler kullanıldı. Otomatik katılımın tanıtımını iyi yapıp faydasını anlatmamız gerekirdi. Burada eksiklik oldu. Sistem daha iyi olabilir miydi? Evet, ama başarısız denemez.
Dört yıllık otomatik katılımın yaklaşık 1,5 yılı pandemide geçmesine rağmen sisteme 5,8 milyon kişi dahil edildi. BES başladıktan dört sene sonraya bakıldığında ise 1,7 milyon kişinin sisteme girdiğini görürüz. Yani aynı sürede otomatik katılımla sisteme gönüllü BES’e nazaran üç buçuk kat daha fazla kişi dahil olmuş. Devlet katkısının başlamasına kadar geçen sekiz yılda ise sistemde 3,1 milyon katılımcımız vardı. Yani otomatik katılım, BES’e sekiz yılda gelenden daha çok insanı dört yılda getirdi. Sistemin faydalarını daha iyi anlatarak daha iyisi de yapılabilirdi elbette. Örneğin BES’te devlet katkısı başladıktan sonra iletişimi iyi yapılmış ve birkaç yıl üst üste birer milyon kişi sisteme girmişti. Otomatik katılımda işveren desteği olmaması çıkışları arttırmış olsa da devlet katkısı olmadan 5,8 milyon kişinin kalması iyi bir sonuçtur bence.
Otomatik katılımda yüzde 3 kestik ama hemen çıkabilirsin dedik. Altı ay sonra ya da bir yıl sonra çıkabilirsin deseydik, girenlerin çoğu kalacaktı ve farkında olmadan da olsa birikim yapmış olacaktı. Belki bir süre sonra çıkıp birikimini başka bir şey için kullanacaktı ama belki de sonuna kadar kalacaktı sistemde. Devlet katkısı da çok önemli. Yüzde 25 diye bir getiri başka bir yerde yok. 10 yıl kalsanız bile ilave yüzde 15 alıyorsunuz, kötü bir şey mi? Altı yılda artı 9… Bunlar normal getirinin üstüne gelen ilave getiriler.
Tamamlayıcı emeklilik sisteminin geleceği söyleniyor. Bununla ilgili ne düşünüyorsunuz?
Tamamlayıcı emeklilik açısından baktığımızda, ülke için olmazsa olmaz olduğunu düşünüyorum. Bu yolda gecikme yaşanan her yıl gelecekten çalınır. Refah seviyesi yüksek bir emeklilik için kamunun ödeyeceği maaşa ilave gelir eklemek gerekir. Davranışsal finans açısından baktığımızda, zorlama olmadan insanın gelecek için birikim yapmasını beklemek çok doğru olmayabiliyor. İnsan gelecek için bugünden vazgeçme modunda bir varlık değil çünkü. Dünyada da ülkemizde de bu böyle. Dolayısıyla işveren katkısıyla birlikte tamamlayıcı emeklilik olmazsa olmaz bir sistemdir. Emeklilik dönemindeki gelir kaybını giderecek tek model, adına ne derseniz deyin, tamamlayıcı bir emeklilik sistemidir. Ayrıca, sosyal açıdan da uzun vadeli ihtiyaçtır.
Tamamlayıcı emeklilik, tasarruf açığının kapanması açısından da ayrıca önemli. Ekosistemin gelişmesi için uzun vadeli emeklilik sistemlerinin önemi yadsınamaz. Bizim bireysel emeklilik fonlarında 180 milyar değil de 1 trilyon lira olsaydı altyapı yatırımlarını desteklerdik ve ayrıca girişimci ekosistemini oluşturabilirdik. Girişimcilik sadece parası olan yapılar üzerinden dönüyor bugün. Halbuki bireysel emeklilik gibi bir sistemin derinleşmesi girişimciliği geliştirmeye de katkı sunacaktır. Yani tasarruf modeli büyürken ülkenin gelişimine de katkı sağlayabiliriz. Bunu çalışanın maaşından ya da işverenden yapılan bir kesinti olarak düşünmemek gerekiyor. Belli bir seviye geçildiğinde refah çok daha hızlı artacaktır.
BES’in sigorta ürünleriyle birleştirilmesi gerektiğini düşünüyor musunuz?
Sigorta ürünleriyle birleştirilmesi faydalı olacaktır, evet. Mesela uzun süreli bakım sigortası… İleri yaşta ihtiyaç duyulması halinde uzun süreli bakım masrafınızı kendi maaşınızla, kaç farklı maaş alırsanız alın, finanse edemezsiniz. Bu tip ihtiyaç duyulacak ürünleri birleştirerek müşterilerimize uzun dönemli çözümler sunacağız. Sağlık ve hayat gibi ürünler de BES’in yanında faydalı ve tamamlayıcı ürünler olacaktır.
Erol Bey, Fibaemeklilik’e gelecek olursak, BES, otomatik katılım ve hayatta etkin olduğunuzu görüyoruz. Şirketinizle ilgili güncel gelişmeleri de dinleyebilir miyiz sizden?
Fibaemeklilik olarak hayat branşında üç ayda yüzde 60’a yakın büyüdük. Hemen her yıl sektör ortalamasının iki katı büyüdüğümüzü söyleyebilirim. BES’te de Groupama ve Ergo satın almalarıyla hızlı büyümemizi sürdürüp 3 milyar liralık fon büyüklüğünü geçtik. Hem BES hem hayatta ilk on şirketten biriyiz. İlk günden itibaren farklı şeyler yapıyoruz.
Fibaemeklilik, Fon Tercihinde Yardımcı
BES bazen getirisiyle eleştirilebiliyor. Varlık gruplarına bakıldığında BES’in hiçbirinden düşük olmadığı görülebiliyor. Burada temel problem müşterilerin fon dağılım değişikliği yapmaması. Biz bunun üzerinde çalıştık ve fon değişikliği konusunda proaktif olmaları için “fon marketi” uygulamasına geçtik. 11 portföy yönetim şirketiyle çalışıyoruz. Özellikle değişken fonlara inanıyoruz. Çünkü portföy yönetim şirketinin uzmanlığını yansıtabildiği alan değişken fonlar. Biz bu fonlarda her zaman ilk beşte oluyoruz. Fibaemeklilik olarak müşterilerimizi fon değişikliği konusunda sık sık uyarıyoruz. Biliyorsunuz değişiklik hakkı 12’ye çıkarıldı. Bunun hepsi kullanılmasa bile yılda iki üç kez değişiklik yapılmalı. Ama müşteriler uyarılarımıza rağmen geç aksiyon alabiliyor. Bizim uyarımızdan iki gün sonra değişikliği yaptığınızda geç kalmış olabiliyorsunuz. Bu deneyimimizden hareketle, herhangi bir tutara bakmaksızın, internet şubemize girip fon dağıtım değişikliği hakkını portföy yönetim şirketine devredebiliyorsunuz. Burada birikiminizin ne kadar olduğu da önemli değil. Katılımcılarımızın fon getiri beklentilerini altın, BIST 100 gibi yatırım araçlarından dilediklerine göre belirlemelerini istiyoruz. Onların belirlediği bench mark’ın üzerinde bir getiriyi de sağlıyoruz. BES tarafında önemli olan, getiriyi müşterinin cebine yansıtabilmek. Biz de bunun için çalışıyoruz.
İsteyene uçak bileti isteyene market çeki
Müşteri emeklilik şirketinden katma değer istiyor. Pegasus ve Carrefour’la bu doğrultuda işbirliklerimiz var. Eğer seyahat etmeyi seviyorsanız Pegasus birikiminizin büyüklüğüne göre puan kazanma ve daha sonraki uçak bileti ve ek hizmet alımlarında bu puanları kullanma hakkı veriyor Seyahat etmeyi değil de alışverişi seviyorsanız, o zaman CarrefourSA’da avantajlarınız oluyor. Değer yaratıp müşterinin sistemde kalmasını sağlıyoruz. Çünkü birikim bir seviyeye ulaştığında farklı ihtiyaçlar için harcanabiliyor. Emeklilik geri planda kalabiliyor. Dolayısıyla müşterinin yaşantısı içinde ona değer katacak şeyler sağladığınızda o zaman sistemde kalıcılığını da sağlıyoruz.
Hayat sigortalarıyla ilgili ne düşünüyorsunuz? Kredi bağlantılı ürünler dışında, yurt dışının tersine, bizde hayat çok zayıf kalmadı mı?
Hayatta geleneksel kanallarımızı koruyoruz, dört bankayla çalışıyoruz. Hayat maalesef krediye bağımlı kaldı ülkemizde. Sigorta kültürü sosyo-ekonomik nedenlerden kaynaklı olarak maalesef gerektiği gibi gelişmedi. Yarın başınıza bir şey gelirse geride kalanlara ne olacağını pek düşünmüyoruz. Bence kenara 100 lira koyabilecek durumdaysanız BES’ten de önce hayat alınması gerekir. Sigorta risk gerçekleştikten sonra yaşam kalitesinde gerçekleşecek düşüşü engellemektir. Bu bilinç seviyesinde olmayınca sigorta gelişmiyor. Trafikte, sağlıkta bu ihtiyaç oluştu. Hayatta da bu ihtiyaç mutlaka bir gün hissedilecek ve o gün bu sektör de gelişecek. Bugün geneli krediye bağlı olsa da 22 milyon insanın hayat sigortasıyla bağlantısını sağlamak da önemli. Bu rakamı azımsamamak lazım.
Pembe kurdeleyle kadın kanserine karşı farkındalık
Fibaemeklilik olarak farklı ürünler geliştirmeye çalıştık. Mesela kadın kanseri ürünü pembe kurdeleyi geliştirdik ve bizden sonra başka şirketlerin de benzer ürünleri oldu. Pembe Kurdele Projemiz kapsamında Anne ve Çocuk Sağlığı Vakfı (“AÇEV”)’in yürüttüğü “Kadınların Eğitimi, Ailelerin Sağlığı ve Mutluluğu” kampanyasına destek vermeye devam ediyoruz. . Prim iadeli ürünümüz de sektörü hacim olarak büyüttü ve bir ihtiyacı karşıladı. Tekilleşen yaşam, hayat sigortası ihtiyacını daha da artıracaktır. Mesafeli satış ve dijital satış da bu yüzden çok önemli. Biz müşterinin BES ve hayat satış sürecinin tamamını dijitalde bitirebileceği tek şirketiz. Gelecekte dijital kanallardan satışların daha da artacağını düşünüyoruz.
Yaşamın uzamasının olumsuz etkileri
Teknoloji geliştikçe yaşam süresi de artıyor. Bugün 56 yaşına gelen bir kişinin beklenen ömrü 89-90. Bu, çalışma sürenizden çok daha uzun yıllar emekli maaşı alacağınız anlamına geliyor. Yaşam süresi arttıkça nüfus da artıyor. Yani emekli maaşı ödenecek kişi sayısı da yerinde durmuyor. Yaşamın uzamasının böyle bir olumsuz etkisi de var; bu durumu finanse etmelisiniz. İşte hayat ve BES gibi ürünlerin bu tür sosyal faydaları bu durumda öne çıkıyor.
Yaşlı bakım sigortası on yıl sonra belki de zorunlu olacak
Yaşlılık ve bakım sigortası Türkiye’de gelişmedi. Çünkü bizde imece türü yardım kültürü var. Ama yeni nesilde aile yapısındaki dönüşümden dolayı bu imece kültürü zayıflıyor. Bizler bu gerçekle yüzleşeceğiz ve yaşlandığımızda bakım masraflarımızı karşılamada finansman zorlukları yaşayacağız. Bizim çocuklarımız ise bu zorlukları gördüğünde kendilerine çözüm arayacaklar.
Özellikle Anglosakson ülkelerde olan yaşlı bakım sigortası bizde yok. Çok faydalı bir sigorta türü olduğunu düşünüyorum. Bizde neden yok?
Türkiye’de aktüeryal açıdan ilerisini kestirip hesap yapmak zor olduğu için yaşlı bakım sigortası henüz yok. Ama üzerine çalışılıyor ve önümüzdeki 10 yılda zorunlu sigortalar arasına bile girebilir. Yaşlılığın önüne geçemediğiniz sürece bu tür sigortaları sisteme dahil etmemiz gerekiyor.