Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi tarafından bu yıl “Dijital Çağda Kriz İletişimi” başlığında 8’inci kez düzenlenen Uluslararası İletişim Günleri’nde pandemide kriz yöntemleri ele alındı.
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, kriz yönetiminin genellikle kişinin krize karşı aldığı pozisyonla ve hangi yönde tepki vereceği ile oluştuğunu belirterek “Hayat bir zincire benzer. Krizin en güçlü yeri neresidir diye sorarsanız krizin en zayıf halkasıdır. Krizlerde o halkalardan kırılmalar olur. Ancak ön hazırlığı olanlar krizi daha sağlıklı atlatıyorlar, hızlı reaksiyon ve doğru pozisyon alanlar krizi daha rahat atlatıyorlar.” dedi.
Dünyanın çeşitli üniversitelerinden akademisyenlerin de katıldığı sempozyumda ABD’deki Dartmouth Üniversitesi’nden Prof. Dr. Paul A. Argenti, “Pandemi ve Dijital Çağda Kriz İletişimi” başlıklı bir konuşma yaptı.
Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi tarafından her yıl farklı bir temayla düzenlenen Uluslararası İletişim Günleri’nin 8’incisinin ana başlığı Dijital Çağda Kriz İletişimi olarak belirlendi. Pandemi nedeniyle çevrimiçi olarak düzenlenen sempozyumda ulusal ve uluslararası düzeyde tanınmış davetli konuşmacılar yer aldı.
Prof. Dr. Nazife Güngör: “Pandemide iletişimcilere büyük görev düşüyor”
Sempozyum Başkanı, Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nazife Güngör, sempozyumun açılış konuşmasında yaklaşık olarak 1.5 yıldır tüm dünyayı etkisi altına alan pandeminin sadece hastalık korkusunu yaymadığını, hastalık ve ölüm korkusuyla birlikte hayatın pek çok alanında etkili olduğunu, hayatın başka yöne evrilmeye başladığını söyledi.
Pandeminin bir anda ekonominin ve sosyal hayatın gündemine girdiğini ve kültürel hayatı çok etkilemeye başladığını kaydeden Prof. Dr. Nazife Güngör, “İnsanlar bir anda evlerine kapandılar ve bir anda bir yoksulluk, işsizlik, salgın korkusu, ölüm korkusu ve eve kapanma sosyal olarak da birbirlerinden soyutlanma süreci yaşadılar. Krizin bu toplumsal boyutu da beraberinde psikolojik ve özellikle bizim alan açısından iletişimsel boyutu çok etkili bir biçimde gündeme taşıdı. Hayatın her boyutunda bir kriz yönetimine gereği ortaya çıktı. Dolayısıyla da biz iletişimcilere çok büyük görev düşüyordu, iletişim camiasına çok büyük iş düşüyordu. Çünkü ne olursa olsun böyle durumlarda toplumu moral olarak sakin tutmak, yaşanan paniği biraz olsun sakinleştirmek için iletişimcilere büyük iş düşüyordu. Dolayısıyla hem medya sektörünün kriz yönetimine etkili eğilmesi, hem iletişim akademisyenlerinin bu konuda görüş belirtmesi araştırma yapması çünkü öyle bir dünya ki tam bir laboratuvara dönüştü. Dolayısıyla biz de bu sempozyumda geniş platformda konuyu çeşitli boyutlarıyla tartışalım istedik.” diye konuştu.
Prof. Dr. Mehmet Zelka: “Pandemide iletişim önemli rol oynadı”
Üsküdar Üniversitesi Rektör Vekili Prof. Dr. Mehmet Zelka, 2020 yılının başlarından beri hızla yayılarak bütün dünyayı etkisi altına alan pandeminin başta iktisadi hayata, sosyal hayata eğitim hayatına olmak üzere yaşamın her alanında etkili olarak bir kriz ortamı oluşturduğunu söyledi. Prof. Dr. Mehmet Zelka, “Ortaya çıkan bu krizin gelişimine ve çözümüne yönelik bilgilerin toplumun bireyleri arasında olduğu gibi ulusal ve uluslararası düzeyde paylaşımında da iletişim önemli bir rol almıştır. Bu bakımdan sempozyumun ana temasının dijital çağda kriz iletişimi olarak belirlenmesini anlamlı buluyorum.” dedi.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Krizin en güçlü yeri en zayıf halkasıdır”
Sempozyum Onursal Başkanı, Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, kriz yönetiminin genellikle kişinin krize karşı aldığı pozisyonla ve hangi yönde tepki vereceği ile oluştuğunu belirterek “Bir kriz ile bir selin farkı yok. Sel geldiği zaman bazı insanlar ‘neden geldi?’ diye yakınırlar, bazı insanlar kendilerini bırakır giderler, bazı insanlar da selde bir kütük ararlar ve ona tutunup hedeflerine öyle ilerlerler. Bu krizler de zor zamanlarda öyledir. Hayat bir zincire benzer. Krizin en güçlü yeri neresidir diye sorarsanız krizin en zayıf halkasıdır. Krizlerde o halkalardan kırılmalar olur. Aile yapısı bozuksa toplumda aileden kırılma olur, sosyal yapı bozuksa ve kültürel çatışmalar varsa oradan kırılmalar olur. Ekonomik durum kötüyse oradan kırılma gerçekleşir. Ancak ön hazırlığı olanlar krizi daha sağlıklı atlatıyorlar, hızlı reaksiyon ve doğru pozisyon alanlar krizi daha rahat atlatıyorlar.” dedi.
“Riskleri yönetebilmek gerekiyor”
Kriz yönetim ilkeleri belirlediklerini kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Kriz yönetimi ilkelerinden birisi risk yönetimidir. Riskler belirlendiğinde onları yönetebilmek gerekiyor. Eğer risk yönetimi yoksa zaten krizde her an fırtınaya yakalanılabilir. Örneğin bir kaptanın limandan çıktığı zaman risk yönetimi yapması lazım. Bir yönetimin, bir liderliğin burada gelecek muhtemel riskleri öngörüp onunla ilgili önem ve öncelik sıralaması yapması gerekir. Biz bu krizde risk yönetimimizi yaptığımız için dünyanın gidişini gördük, bu gidiş içerisinde dijitalleşmenin önemli olduğunu gördük. Üst yönetim olarak da biraz daha hazırlıklı yakalandık. Risk yönetimini görerek altyapı oluşturduğumuz için yeni duruma da hızlı uyum sağladık. Üsküdar Üniversitesi bu konuda önemli bir sınav verdi. Şu ana kadar da halen aktif olarak devam ediyoruz.” diye konuştu.
“Krizlerde tahmin edilebilirlik çok önemli”
İletişim neden önemli olduğunu sorgulayan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bir psikiyatri profesyoneli olarak kriz yönetiminde birey, aile ve toplum açısından krizleri tahmin edilebilirlik yönünde mesleki olarak önemli bu duyarlılığımız var. Krizlerde tahmin edilebilirlik çok önemli. Problem ve patoloji ile uğraştığımız için bir kriz geliyor bize, onun öncülleri çok önceden başlamıştır. İntihar krizi geliyor, ailede boşanma kaynaklı bir kriz geliyor. Bir toplumda kültürel çalışma geliyor, mesela İngiltere’de İRA terörünü bitirmekte öncülük yapan kişi şu an Lordlar Kamarası’nda olan John Alderdice adında bir psikiyatristtir. İRA terör örgütüne karşı orada ciddi bir liderlik yaptığı için, var olan krizi çözmedeki desteklerinden dolayı kendisine Lord ünvanı verildi. Psikiyatrinin bu konuda danışmanlıkları, küresel boyutta çalışmaları var.” dedi.
“Dijital ortamda duygu aktarımı gerçekleşiyor”
Dijital ortamda duygu aktarımı olabildiğine dikkat çeken Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “İletişim açısından dijital dünyada yeni bir gerçeklik ortaya çıktı. Artık kriz iletişiminde değil dijital bizim hayatımızın vazgeçilmezi oldu. Endüstri 4.0 ne diyor? Dijital dönüşümün elemanları arasında nesnelerin interneti, simülasyonlar var. Diğer tarafta otonom robotlar, 3D yazıcılar var. En önemlisi big data var. Big data ne kadar güçlüyse o kadar güçlü olunabiliyor. Davos 2018’de bu açıklandı. Big datası büyük olanların dünyanın yeni hakimi oldukları söylendi. Dijital diktatörlük tartışmaları çıktı. Hatta Harari, ‘Biz özgür son nesiliz’ dedi. Bütün bunlar zorunlu dijitalleşmeyi hızlandırdı. Zaten krizlerin özelliği de bazı durumları hızlandırmasıdır. Bunu da hızlandırdı. Sadece sermaye elinde olan değil de küresel olarak herkes dijitalleşmek zorunda kaldı.” ifadelerini kullandı.
“Zihninde dijitalleşme olmayan öğrenci mezun olamayacak”
İletişim Fakültesi olarak gazetecilikte, klasik Basın Yayın İletişim Yüksek Okulu’ndan İletişim Fakültesi’ne geçen o macera içerisinde dijitalleşmeyi her öğrenciye öğrettiklerini ifade eden Tarhan, “Dijitalleşmenin olmadığı bir iletişim öğrencisini mezunu etmeme kararı aldık. İletişim Fakültesi’ndeki 8 bölüm arasında 2 küme oluşturmak istiyoruz. Birinci bölüm tasarımların ağırlık olduğu bölüm olacak. Dijital oyun, oyun ve tasarım, reklam ve görsel tasarım bölümleri gibi bölümler var. İkinci kümede de sosyal medyanın ve yeni medyanın ön planda olduğu, bunların temel olarak öğretildiği küme olacak. Örneğin bir öğrenci gazeteciliği seçerken ‘Ben gazeteciliği seçtim, yeni medya bana öğretilmiyor’ gibi bir algı oluşmasın istiyoruz. Onlara da bunu öğreteceğiz. Laboratuvarlarımız şu anda epey aktif. Tasarımlarla ilgili özel programlar aldık. Dijital oyun ve animasyon tasarım laboratuvarları var ve sosyal medyanın da içinde olduğu gazetecilik var. Sosyal medyanın ve yeni medyanın içinde olduğu bölümler var. Zihninde dijitalleşme yoksa o öğrenci iletişime gelmemelidir çünkü iletişimi yapamaz.” diye konuştu.
Gençlerin iletişim konusunda yetişkinlerden daha başarılı olduklarına dikkat çeken Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Dijital bir nesil geliyor. Dijital nesin zaten dünyaya doğmuş durumda. İletişim Fakültesini tercih eden öğrencilerin hepsi de sosyal gençler ve iletişimin önemini biliyorlar, hevesliler, arzulular. 40 yaşından sonra İletişim Fakültesi tercih edenler var. Bakıyorsunuz sosyal zekâsı yüksek insanlar oluyorlar. Eğer üniversitede test yapılsa sosyal zekâsı en yüksek bölüm İletişim Fakültesi, en düşük bölüm de Mühendislik Fakültesi çıkar. İletişim Fakültesi bu konuda açık, hızlı uyum sağlayan, hızlı tepki veren bir bölüm. Mühendislik fakültesinin hakkını da yememek gerekiyor. Bize ciddi bir şekilde altyapı desteği veriyorlar.” dedi.
Prof. Dr. Paul A. Argenti, “Pandemi ve Dijital Çağda Kriz İletişimi”ni anlattı
ABD’deki Dartmouth Üniversitesi’nden Prof. Dr. Paul A. Argenti, davetli konuşmacı olarak katıldığı açılış programında “Pandemi ve Dijital Çağda Kriz İletişimi” başlıklı bir konuşma yaptı. Prof. Dr. Paul A. Argenti, krizde ilk etapta fırsatlara odaklanmanın önemine işaret ederek krizde fırsatlardan nasıl istifade edilmesi gerektiğine dikkat çekti. Prof. Dr. Paul A. Argenti, krizlerde tehlikenin farkına varmak, tehlikelere karşı önlem almak, kriz yönetimi ve örgütsel öğrenmenin önemini vurguladı.
Yabancı üniversitelerden akademisyenler de sunum yapacak
28 Mayıs akşamına kadar devam edecek sempozyumda Türkiye’nin birçok üniversitesinden akademisyenin yanı sıra Cardiff Üniversitesi’nden Prof. Dr. Simon Cottle, “Medyada Pandemi Haberciliği”, Uppsala Üniversitesi’nden Doç. Dr. Gregory Simons, “Kriz İletişimi Perspektifinden Zorunlu Koronavirüs Tecrit Anlatısına Karşı Dijital Direniş”, Saint-Petersburg State Üniversitesi’nden Prof. Dr. Dmitry Gavra ve Assoc. Prof. Ekaterina Akımovıch, “Covıd-19 İkinci Dalgasında İş ve Saint-Petersburg Hükümeti Kriz İletişimi” başlıklı sunumlarını yapacak.
Sempozyumun ilk gününde 6 oturum yapıldı
Sempozyumun ilk gününde “Pandemi Döneminde Enformasyon Arayışı ve İnfodemi”; “Kriz Döneminde Yönetim, Strateji ve Liderlik”; “Kurumsal İtibar Ve Kriz İletişim Stratejileri”; “Medya, Gündelik Hayat Ve Toplumsal Dönüşüm”; “Siyasal İletişim Ve Medya” ve “Kriz Zamanlarında Stratejik Medya İletişimi” başlıklı altı oturum gerçekleştirildi.
Sempozyum iki gün daha sürecek
30 oturumdan oluşan sempozyumun 27 Mayıs Perşembe ve 28 Mayıs Cuma günü gerçekleştirilecek diğer tüm oturumlarını şu adresten takip edebilir, programların üst kısmında bulunan zoom linklerini tıklayarak yayınları izleyebilirsiniz: https://