İşitme, bireyin çevresi ile ilişki kurmasında önemli bir rol oynayan duyularımızdan bir tanesidir. Ayrıca konuşma fonksiyonunun sağlanması için gereklidir. Çevremizle olan ilişkilerin sağlıklı bir şekilde oluşturulmasını kolaylaştırmakta ve sezgisel deneyimlere kapı açmaktadır. “İnsan sahip olduğu bu mükemmel özelliğin farkındalığını unutmakta, bazen elinde olmadan veya bazen de bireysel veya çevresel faktörlere dikkat etmediği zaman işitmesinin azalmasına veya kaybolmasına neden olabilmektedir” diyen Acıbadem Ankara Hastanesi Kulak Burun Boğaz Uzmanı Doç. Dr. Ali Titiz “Dünya İşitme Günü, 3 Mart tarihinde ele alınan bir koruyuculuk etkinliğidir. Bugünün amacı, dünya çapında, kulak ve işitme sağlığı üzerinde farkındalık yaratılmasının sağlanması ve bu konu üzerinde toplumun bilinçlendirilmesidir. Dünya Sağlık Örgütü, işitme kaybına yol açan faktörlerin %60′nın önlenebilir olduğunu bildirmektedir. Bu açıdan bakıldığında işitme kaybı varlığının erken dönemde belirlenmesi ve işitme kaybı oluşturacak dış etkilerden korunma bu sorunun çözümünde en önemli temel basamağı oluşturur” açıklamasında bulundu.
Erken teşhis önemli
Çocukluk çağında doğumsal veya hastalıklara bağlı işitme kayıpları ön plandayken; erişkin yaş gurubunda ise çalışma hayatı ile maruz kalınan gürültünün işitme sorunları yaşatabildiğini aktaran Ali Titiz “Bu açıdan bakıldığında, işitme kaybının erken teşhisi büyük önem taşımaktadır. Özellikle ilk 2 yaşta gelişmesinin büyük ölçüde tamamlandığı işitme ve konuşma fonksiyonumuzun değerlendirilmesi ve varsa işitme kaybının bu dönemde belirlenip müdahale edilmesi, çocuğun işitme ve konuşma engelli bir birey olmaktan çıkıp topluma normal bir birey olarak kazandırılmasını sağlamaktadır. Son yıllarda ülkemizde de oldukça yaygın ve başarılı bir şekilde uygulanan “yeni doğan işitme taraması programı” ile yeni doğan döneminde bu sorun gelişmiş odyolojik testler ile belirlenebilmekte ve sorunu olan bireylerde klasik işitme cihazı veya gelişmiş koklear implant uygulamaları ile işitmenin düzeltilmesi sağlanabilmektedir” dedi.
Kulaklık kullanımı ile gürültüyü aza indirin
Endüstri toplumlarında var olan seslere ve gürültüye maruz kalmanın kulakta ciddi zararlara yol açabildiğini aktaran Ali Titiz, çalışanlarda gürültüye maruz kalma sebebiyle tam ya da tama yakın işitme kaybı görülebileceğini söyledi. Gürültünün şiddeti ve maruziyet süresinin işitme kaybının gelişiminde belirleyici olduğunu aktaran Titiz “Bizler hem günlük yaşamda hem de çalışma ortamlarında gürültüyü azaltabilir veya tama yakın kaldırabiliriz. Bu amaçla gürültü kaynaklarının kontrol altına alınması ve izolasyonları, kulaklık kullanımı ve çalışma ortamında rotasyonel çalışma düzeninin sağlanması bireylerin işitme sağlığı açısından en önemli koruyucu faktörleri oluşturmaktadır” ifadelerini kullandı.
İşitme sorunu toplumsal yaşamı etkiliyor
“Çalışma ortamında gürültünün azaltılması veya çalışanların gürültüden korunması, iş verimliliğini olumlu etkileyecektir” diyen Ali Titiz sözlerine şöyle devam etti: “İyi bir ses ortamı, gürültü yaralanmalarına karşı önleyici, istikrarlı ve uzun vadeli yaklaşım gerektirir. Çocuk veya erişkin olsun işitme kaybı gelişimi bireyleri çevrelerinden kısmen veya tamamen soyutlayabilir. Bu nedenle toplumda sağlıklı bir iletişimin temelini işitme ve konuşma fonksiyonumuz oluşturur. Konuşma gelişiminin sağlıklı bir işitme ile sağlanabildiği düşünülürse işitmenin önemi daha iyi anlaşılacaktır. İşitme kaybına bağlı olarak gelişen sorunların çözümü, bireyin toplumsal yaşama güçlü bir şekilde katılmasını sağlamakta ve yaşam kalitesini artırmaktadır.”
İşitme cihazı kullanımı yayılmalıdır
İşitme cihazı kullanımının ülkemizde düşük olduğunu aktaran Ali Titiz “Toplumda işitme kaybının tam olduğu bireylerde işitsel rehabilitasyon için kabul edilebilirlik daha rahat iken hafif ve orta derecede işitme kaybı olan özellikle erişkinlerde işitsel rehabilitasyon için işitme cihazı kullanımı kabullenebilirliği sadece ülkemizde değil tüm dünyada oldukça düşüktür. Kişi tarafından hem kozmetik hem de yaşlılık ibaresi olarak görülen bu durumda işitsel duyumuzun düzeltilmemesi içinde bulunduğu sosyal ortamdaki yaşam kalitesini sürekli olarak olumsuz etkileyecektir. Bu açıdan bakıldığında toplumda gözlük kullanımının nasıl görsel duyumuzun rehabilitasyonu açısından büyük önem taşıdığı bilinmekte ve her yaş gurubunda vakit geçirmeden kullanılabilmekteyse, işitme kayıplarında da benzer bir yaklaşımın olmasını kulak burun boğaz hekimleri olarak ummaktayız” diyerek sözlerini noktaladı.