KPMG Türkiye ve TEİD’in ortaklaşa gerçekleştirdiği ‘Bir Suistimalcinin Profili Araştırması’nın sonuçları açıklandı. Araştırmaya göre Türkiye’deki global şirketlerin yüzde 49’u son iki yıl içinde en az bir suistimal vakası yaşadı. Suistimali gerçekleştirenlerin profili; şirket çalışanı, 36-55 yaş arasındaki erkekler olarak öne çıkıyor
KPMG Türkiye ve TEİD’in yaptığı Bir Suistimalcinin Profili araştırmasına Türkiye’de faaliyet gösteren global ve yerel şirketlerin çalışanları katıldı. Araştırmada Türkiye’de son iki yılda gerçekleşmiş suistimal vakaları hakkında bilgi toplandı ve şirketlerde ne çeşit suistimallerin gerçekleştiği, en sık hangi sektörlerde suistimal vakalarının görüldüğü, suistimalcilerin genel özellikleri, suistimalcilerin yaş/cinsiyet dağılımının nasıl olduğu gibi sorulara yanıt arandı. Araştırma sonuçlarına göre 36-55 yaş arası, şirket çalışanı, erkek suistimalcilerdeki artış dikkat çekiyor.
‘Bir Suistimalcinin Profili’ araştırmasını değerlendiren KPMG Türkiye Usulsüzlük Önleme, İnceleme, Ticari Uyuşmazlık ve Uyum Danışmanlığı Direktörü Sinan Çamlık, “Mesleki suistimaller sıklıkla tespit edilemediğinden ve genellikle raporlanmadığından küresel kayıpların boyutunu belirlemek zor. Ancak bunun göz ardı edilemeyecek ölçüde olduğunu biliyoruz. Şirketlerin her yıl gelirlerinin yüzde 5’ini suistimaller nedeniyle kaybettiklerini söyleyebiliriz. Araştırma sonucu, 100 bin TL altındaki suistimallerin en yüksek orana ulaştığını gösteriyor. Suistimallerin arkasında yatan en güçlü motivasyon ise ‘kişisel fayda sağlama’ güdüsü olarak öne çıkıyor. Suistimalle mücadele için teknolojinin kullanılmasını ve şirketlerin analitik çözümler geliştirmesini öneriyoruz. Risklerin düzenli olarak değerlendirilmesi, kontrollerin yapılandırılması, siber güvenlik seviyelerinin test edilmesi şirketler için hayati öneme sahip” dedi.
Araştırmadan çıkan bazı başlıklar şöyle;
Global şirketlerin yüzde 49’unda; yerel şirketlerin ise yüzde 22’sinde, son iki yıl içerisinde en az bir suistimal vakası yaşandı. Buna karşılık yerel şirketlerin yüzde 78’inde son iki yıl içinde herhangi bir suistimal tespit edilmedi.
Suistimal vakası ile karşılaşan şirketlerin çalışan sayılarına bakıldığında, şirketlerdeki çalışan sayısı arttıkça suistimaller ile karşılaşılma olasılığının arttığı görüldü. 10 bin ve üzeri çalışana sahip şirketlerin yüzde 52’si son iki yılda en az bir suistimal vakası ile karşılaştı. Yani kompleks organizasyon yapısına sahip, yüksek sayıda çalışan istihdam eden şirketlerin, mesleki suistimalleri önlemesi, gerçekleşmiş olanları ise tespit etmesi zorlaşıyor.
En fazla vaka bu sektörlerde
Anket katılımcılarının verdiği cevaplara göre son iki yılda Türkiye’de en çok suistimal görülen sektörler sırasıyla üretim, satış/pazarlama ve taşımacılık olarak öne çıktı.
Yüzde 92’si erkek
2016’da yapılan araştırmada suistimalcilerin yüzde 79’u erkek, yüzde 17’si kadın çıkmıştı. 2020 Türkiye anketine göre ise erkek sayısı yüzde 92, kadın sayısı yüzde 8 olarak belirlendi.
Suistimalcilerin yüzde 66’sının 36 – 55 yaş arası, yüzde 23’ünün 26-35 arası, yüzde 6’sının 18 – 25 arası ve yüzde 4’ünün 55 yaş üzeri kişilerden oluştuğu ortaya çıktı. 26 – 35 yaş arasındaki suistimalcilerdeki artış dikkat çekti.
Suistimalcilerin yüzde 49’unun yetki sahibi olmayan çalışanlar olduğu anlaşıldı. 2016 raporu ile bir kıyaslandığında yönetici olmayan personelin gerçekleştirdiği suistimal vakalarında artış görülüyor. Bu oran 2016’da yüzde 20 iken 2020’de yüzde 49’a yükseldi.
Türkiye’de en çok karşılaşılan suistimal tipi yüzde 49 ile ‘varlıkların kötüye kullanılması’ ve ‘zimmet ya da şahsi menfaat’ olarak öne çıkıyor. Üçüncü sırada yüzde 43’lük oranla satın alma suistimalleri ve yüzde 31 ile çıkar çatışmaları yer alıyor. En maliyetli mesleki dolandırıcılık türü olan mali tablo suistimali ise yüzde 7,84 ile en az karşılaşılan kategoriyi oluşturuyor.
Suistimallerin meydana gelmesindeki başlıca faktörün zayıf iç kontroller olduğu görülüyor. Bunu yüzde 20 ile “etkin olmayan gözetimler” ve “sınırsız yetkiler” izliyor. Suistimalcilerin yüzde 8’inin ise iyi kontrollere rağmen, planladıkları suistimalleri gerçekleştirdiği görülüyor.
Suistimalin ömrü kaç yıl
Ankete verilen yanıtlara göre Türkiye’de tespit edilen suistimal girişimlerinin tamamının 10 yılın altında sürdürüldüğü; bunların büyük bir çoğunluğunun 1 yıldan az; önemli bir bölümünün ise 2 – 5 yıl arasında sürdürüldüğü anlaşılıyor. Kayda değer orandaki suistimallerin ise tespit edildiği günden 6 – 10 yıl önce gerçekleşmeye başladığı dikkat çekiyor.
Suistimalcilerin yüzde 89’u mağdur şirket çalışanı, yüzde 6’sı eski çalışan, yüzde 4’ü şirket dışından kişiler.
Teknolojisiz de olur
Suistimallerde teknolojinin oranıyla ilgili rakamlar da hayli ilginç. Teknoloji olmadan da suistimallerin gerçekleştirilebileceğini söyleyenlerin oranının yüzde 26’dan yüzde 49’a çıktığı anlaşılıyor. Buna paralel, suistimallerin teknoloji olmadan gerçekleştirilemeyeceğini söyleyenlerin oranının ise yüzde 16’dan yüzde 6’ya düştüğü dikkat çekiyor.
Pek çok kişinin gözünde suistimalciler, suçu işlemek için sadece kendi ustalıklarına ve kurnazlıklarına güvenen yalnız kurt imajı sergilese de anket sonuçlarına göre, 2020 anketine göre suçlular suistimali gerçekleştirirken büyük oranda diğer kişilerden yardım alıyor. Bu iş birliklerinin yüzde 19’unun sadece şirket içinden, yüzde 16’sının ise hem şirket içinden hem de şirket dışından sağlandığı görülüyor.
Arkadaş canlısı, yüksek egolu
Suistimali gerçekleştiren kişilerin daha yalnız, despot, katı çalışanlardan oluştuğu sanılıyor. Ancak işin aslı öyle değil… Suistimalcilerin karakteristik özelliklerine bakıldığında yüzde 47’sinin arkadaş canlısı, yüzde 40’ının ikna yeteneğine, yüzde 38’inin üstünlük duygusuna sahip, yüzde 36’sının hırslı, yüzde 33’ünün ise tek başına hareket etmeye yatkın ve yüzde 29’unun gösterişli yaşam tarzından hoşlanan kişiler olduğu görülüyor.