Maher Holding İletişim ve Pazarlama Başkanı Dr. İsmail Kızılbay, sigortanın kokusunu #QBlog okuyucuları için yazdı. Kızılbay, parfümlerin kimisi için bir ihtiyaç kimisi içinse bir tutku olduğuna vurgu yaparak birbirinden güzel kokulara sahip binlerce parfümün bugün hayatımızda olduğunun altı çizdi. Kızılbay, sigortanın bir parfümü olsa nasıl kokardı? diyerek dikkat çeken bir yazı kaleme aldı.
Eau de Sigorta başlıklı yazı şöyle:
****
Babam parfüm kullanmazdı. Muhtemelen kullanıyor olsaydı onun parfümü benim için güvenin kokusu olurdu. Halen bazı taşra ziyaretlerimde kaldığım evlerdeki, yanmak üzere sobanın yanına dizilmiş çam türü ağaçların yaydığı koku beni çocukluğumun masum ve mutlu günlerine götürür. Salonun misafirler için ayrıldığı ve tüm ailenin küçük sayılabilecek bir oturma odasına sıkıştığı günlerin çocuklarından olduğum için odayı dolduran ağaç, yemek, kuruyan çamaşır, halen biraz naftalin kokan yorgan kokuları ile büyüdüm. Her kokuya ciddi şekilde ilgim olduğu için hepsini sanırım o an yaşadığım duygular ile sıkı sıkıya bağladım. Bu bana özel değil. Belki ben biraz daha meraklı olduğum için koku kütüphanem geniş olabilir ama tüm insanların hafızasında koku önemli bir yer tutar.
Sigorta sektöründe çalışmaya başladıktan sonra “acaba sigortanın bir kokusu olsa nasıl kokar” diye çok düşündüm. Hatta bunun üzerine biraz çalıştım ama bunun sonunu getiremedim. Geçtiğimiz günlerde o dönem aldığım notları tekrar gözden geçirdim ve üzerine biraz yazmak istedim.
Anatomik olarak modern dünya bağlantısı ile yaşayan insanların ortak bazı koku-duygu bağlantılarının olduğunu düşünüyorum. Bunun nedeni ise aslında daha çok tüketim ürünleri. Bazı ürünler artık dünyanın her köşesinde ve bu ürünlerde kullanılan kokular ortak bir koku arşivi oluşturuyor. Deterjanlardaki kokular temizliği, gıda ürünlerindeki kokular lezzeti, içeceklerdeki kokular ise keyfi çağrıştırıyor. Bu çağrışımların oluşması için reklamlar, görseller, sesler kısacası tüm pazarlama teknikleri kullanılıyor. Tabi ki yerel ve bazı lokal kokularda var ama onlar pek seslerini çıkartamıyor ve bu kitlesel saldırı altında pek sahneye çıkamıyor. Bazı kokuların ise bilimsel olarak bazı etkileri olduğunu biliyoruz. Mesela lavantanın huzur veren bir özelliğini, limon çiçeğinin canlandırıcı etkisini.
Peki “Eau de Sigorta” parfümünü tasarlamak için masaya otursam elim hangi notalara gider ve nasıl bir parfüm tasarlarım? Gelin birlikte bakalım.
Parfümlerin birer sanat eseri olduğunu düşünürüm. Taklit, basit ve fazla ticari olanları dışarda tutuyorum. Yani tasarımcı elini notalara uzatmadan önce kafasında o eseri öncelikle yaratıyor. Önce zihninde çizdiği tabloyu, yazdığı romanı, şiiri, masaya oturup küçücük bir şişeye doldurmaya çalışıyor. İnanılmaz bir yetenek, hayran olunası bir çalışma.
Elimizdeki kavramlara bakalım; Risk-Huzur, Olasılık-İstatistik, Birikim-Gelecek. Bu kavramları çoğaltabiliriz ama çoğunluğu bu kavramlar etrafında toplanacaktır. Her kişinin tecrübesi farklı olsa da ben Eau de Sigorta’nın temel notalarının ağır-taze diyebileceğim bir atmosferden beslenmesini tercih ederim. Elim hemen taze tarafı ağır basan sedire gider. Katar, Doha’da koklama fırsatı bulduğum doğal Fas Sediri gibi yumuşak ama güçlü bir sedir. Hulusi Kentmen gibi güven veren ama aynı zamanda şefkat taşıyan bir güven. Hermes, Hermessence Cedre Sambac ‘da olduğu gibi en nadir çiçeklerle birleşen, bu birleşmeyi uyum içinde yapan “burası benimdir” değil “burası bizimdir” diyebilen bir sedir. Hemen yanına, bende göze alınabilir risk çağrışımı yapan beyaz miski eklerim. Stres, zevk, mücadele, ihtiraz çağrışımı yapan, biraz temiz ter kokan bir beyaz misk. İç gıcıklayan, normalin dışına çıkmayı fısıldayan bir misk. Lise yıllarımda nöbetçi öğretmene yakalanma riskini göze alarak kız arkadaşıma okul içinde boş bir sınıfta sarıldığım anların stres ve keyfine fon oluşturan bir misk. Tüm vücudu kimyasal bir sarhoşluğa iten bir misk. İl Postino filminde Mario’nun, Beatrice’in bilardo oynarken göğüslerini gösterecek şekilde masaya eğildiğinde burnuna gelen kokuya benzeyen bir misk. Kafasına sopayı yemek pahasına kadına bakarken, kadının ise beğenilmenin verdiği alışkanlık ile gözlerini Mario’ya diktiği anda havada oluşan elektriği veren bir misk. Amouage Dia pour Femme’de olduğu gibi bir beyaz misk. Sedir ve Beyaz Misk ile huzur-güven-risk-tehlike duygularını biraz şişenin içine doldurmaya başlamış oluyorum. Sigortanın günün sonunda bu iki kavram etrafında sarmallandığını kabul edersek iyi bir temel ile yola çıkmış oluyoruz. Yani 6-8 saatin sonunda parfüm tüm şovunu yaptıktan sonra, her şeyi anlattıktan sonra bu ikili ile baş başa kalıyoruz.
Parfümün gövdesinde ise elimiz daha rahat. Sigortaya konu olabilecek her kavrama biraz biraz dokunabileceğimiz katmandayız. Sigorta denilince sayısız mal ve varlık aklımıza gelse de bunların sigortalanması söz konusu olduğunda en bilinenleri ile yola çıkalım. Araba, ev, sağlık, seyahat. Arabayı metal notası ile anlatmak istersem aklıma ilk olarak gelen, oldukça garip ama oldukça da gerçekçi br metal kokan Methaldone Aether oluyor. Boyasız bir merdiven kolunu uzun uzun tutarak yürüdükten sonra elinize yapışan o kokuyu biraz kimya laboratuvarı havası ile süsleyin ve karşınızda Aether. Yada yeni montajı bitmiş bir asansör kabini, plastikleri sökülmemiş yeni araba. Eğer daha basit ve hızlı ilerlemek isterseniz bir dönem Türkiye’de satılan ama artık bulamadığım Demeter markasının “New Car” parfümü derim. O notayı orada çok baskın olarak bırakmak olmaz ve hemen yanına sıcaklık ve bir evin temizlik havasını verecek bir İris eklerim. Uyar mı çok emin değilim ama İris konusundaki tek favorim Ralf Schweiger’in bence başyapıtı olan Aedes de Venustas – Iris Nazarena için kullandığı iris notasını alırım. İnsanı alıp götürecek kadar güzel ama aynı zamanda yanına yaklaşmak konusunda tüm cesaretinizi kıracak kadar mesafeli bir kadın havasındaki Iris. Sağlığın ve seyahatin fazlasıyla mutluluk ile ilişkili olduğunu düşünürsek ve o zaman iris ile biraz yumuşattığımız ama halen soğuk olan metal notasını biraz ısıtmamız gerekiyor. Şu anda elimizde oldukça köşeli ama sağlam karakterli bir karışım var ve yanına, etrafına ekleyeceğimiz notalar ile artık biraz yumuşatmamız, ısıtmamız ve daha fazla konfor vermemiz gerekiyor. Kişilere göre tercih değişebilir ama benim tercihim Vanilya ve Konyak olacaktır. Vanilya harika bir nota ama aynı zamanda gourmand özellik taşıyor olması beni zaman zaman rahatsız eder. Yani yeme-içme ile ilgili tarafı zayıf olan bir vanilyaya ihtiyacımız var. Parfümün bütününü çok sevmememe rağmen vanilyası ile ayrışan Nişhane – Anı, burada ön plana çıkıyor. Kadifemsi vanilya. Soğuk bir havada sarıldığınız çok yumuşak, neredeyse ipeksi bir battaniye gibi. Vanilya, hazırdaki karışımımızı hemen yumuşatacaktır. Ama yumuşamasını kontrol etmek, akılda sadece onun kalmasını engellemek için aynı etkiyi başka bir havada veren Konyak ile devam ediyoruz ve burada tereddütsüz Amouage Overture ile derim. Gerçi Overture’un kullandığı Konyak parfüm içinde yalnız değil, arkasında oldukça kaliteli ve güçlü bir ekip var ama olsun. Bu karışımı şu anda koklama fırsatım olsaydı başka bir desteğe ihtiyacı olup olmadığını anlayabilirdim ama eğer halen istediğim gibi olmamış ise o zaman bir tarafta Creed – Bois du Portugal içinde pırıl pırıl parlayan lavantayı hazır tutarım. O lavantanın içine karıştığı her sıvıya kalite-rahatlık-karakter üçlüsünü cömertçe vereceğini düşünüyorum. Eğer bu noktaya kadar parfümü unisex tasarlayıp, bu aşamada bunun bir de erkek versiyonu olsun dersek bence işimiz kolay. Hemen bu noktada lavanta ile deri notasını devreye alırız. Bunun için ise Boadicea the Victorious – Complex te kullanılan deriyi tercih ederim. Gerçekten fazlasıyla güçlü, ilk başta animalik (hayvani) bir etki bırakan, biraz zaman tanıyınca güç-kuvvet ikilisine gönderme yapan bir deri. Bir kadını ilk başta ürküten sonra aklını başından alan bir erkek gibi.
Geldik şov tarafına. Açılışı nasıl yapacağız? Temelde risk-güven, gövdede ise bu risk-güven ikilisine ihtiyaç duyacağımız yerleri ve anları anlatmaya çalıştık. Şimdi ise her ikisine biraz dokunan ama daha çok “al beni” dedirtecek bir yapıya ihtiyacımız var. Bunu yaparken tabi ki temel meselelerimizden fazla uzaklaşmayacağız. Notalarına baktığımda, hoşuma giden açılışı hangilerinin sağladığını anlamadığım bir parfüm var, Vertus – Monarch. Açılış muhteşem. Zaten sadece açılışı var. Ardından hızlıca kaybolup gidiyor. Ömrü 10 yıllık bir monarşik yönetim gibi. Bizim açılışımız için Monarch’ın genel yapısı çok uygun. Çünkü açılış zenginlik-lüks-ihtişam gibi kavramları taşıyarak burnunuza hücum ediyor. Monarch’ın üst notaları ardıç, limon ve karabiber olarak sıralanmış. Bu üçlü bu havayı sağlayabilir. Ancak sigorta kavramına uzak olanlarında ilgisini çekmek istiyoruz ve bunun yanına doğal ve yoğun bir limon çiçeği eklemek gerekiyor. Fazla değil, fazlası açılışı limon kolonyasına çevirecektir. Küçük bir dokunuş. Açılışın biraz erkeksi tarafa kaymaması için bunlara yine küçük bir yasemin dokunuşu gerekiyor. Bize biraz masum bir yasemin gerekiyor. Benim kokladığım en masum yasemin ise Jo Malone White Jasmine – Mint parfümünde olan. Temiz ve masum tarafı fazla olan bir yasemin bu. Böylece “Eau de Sigorta” hazır hale geliyor.
Aslında yukarda teorik olarak bir parfüm tasarladık. Bu tasarımın gerçek anlamda bir araya gelmesi halinde nasıl kokacağını gerçekten merak ediyorum. Umarım bir gün bunu tecrübe etmem mümkün olur. Parfümlerin anlam ve vurguya göre tasarlanması onu bir sanat dalı haline getiriyor. Her parfüm için bunu söylemek mümkün değil ama tamamen bu yolu izleyen parfümlere biraz zaman tanımak ve anlamaya çalışmak lazım. Bizim “Eau de Sigorta” parfümümüz hazır olduğuna göre size de bunu zihninizde koklamak kalıyor. Keyfini çıkartın efendim.