KPMG Türkiye, 2020’nin ilk altı ayında sektörlerin performansını inceledi. Sigorta sektör değerlendirmesi, pandeminin sigorta harcamalarını nasıl değiştirdiğini ortaya koyuyor. Küresel salgın, geleceğe ilişkin beklentilerin önceliklendirildiği bu süreçte bireysel emeklilik için iyi bir altyapı oluşturdu. BES tarafı yılın ilk yarısında yüzde 16’lık büyümeyle 138,3 milyar dolarlık hacme ulaştı
KPMG Türkiye’nin yayımladığı ilk yarı yıl sigorta sektör değerlendirmesine göre pandemi nedeniyle kişisel gelirlerin azalması, harcama alışkanlıklarının değişmesi, geleceğe ilişkin beklentilerin yeniden şekillenmesi gibi unsurlar tüketicilerin sigorta harcamalarını kısıtlamalarına neden oldu. Küresel ölçekte sektörün yüzde 4 daralması bekleniyor. Türkiye’de ise ilk yarı rakamları umut veriyor.
KPMG Türkiye Sigorta Sektör Lideri Ali Tuğrul Uzun, ilk altı ay rakamlarını değerlendirirken “Sigorta şirketlerinin toplam prim üretimleri haziran sonunda yıllık bazda yüzde 21 artarak 40,2 milyar TL olarak gerçekleşti. Bu oran reel anlamda yaklaşık yüzde 7,5’luk büyümeyi gösteriyor. Hayat dışı prim üretiminde de yıllık bazda nominal yüzde 15’lik artış izleniyor. Hayat branşındaki nominal büyüme ise yüzde 60 seviyesinde gerçekleşti. Nisan, mayıs ve haziran aylarında önceki yıla kıyasla küçülme izlense de yıllık toplamlarda pozitif görünüm mevcut. Öte yandan, yıllık büyüme ivmesi mayıs ve haziran aylarında yavaşlamış durumda” dedi.
Salgının etkisi, hayat dışı sektörlerde otomobil sigortalarında da gözleniyor. Etkinin en çok hissedildiği branş olan kasko, yılın ilk altı ayında nominal olarak yüzde 5 büyürken reel anlamda daralma yaşadı. buna benzer olarak trafik branşı da nominal olarak yüzde 8 büyümesine rağmen reel anlamda daraldı.
Uzun, bu tabloya rağmen tüketicilerin hem harcama alışkanlıklarının hem de geleceğe ilişkin beklentilerinin değiştiği bu dönemin bireysel emeklilik için olumlu bir altyapı oluşturduğuna dikkat çekti. Uzun, “Bireysel emeklilik tarafında, yılın ilk yarısında yüzde 16’lık fon büyümesi yaşandı. Böylelikle toplam hacim 138,3 milyar TL olurken bu payın 19,6 milyar TL’lik kısmı devlet katkısından geldi” diye konuştu.
Sektör göstergelerinin, bireysel müşteriler haricinde kurumsal taraftaki hasarı da ortaya çıkardığını belirten Ali Tuğrul Uzun, şunları söyledi:
“Oluşan hasarların hacmindeki artış beklenmedik zararlara yol açma potansiyeli taşıyor ve bu potansiyelin büyüklüğü henüz tam olarak ölçülebilmiş değil. Seyahat sigortaları, iptallerden kaynaklanan hasarlar, iş durması ve benzer bazı risklerin realize olması sektörün finansal görünümü üzerinde önemli bir risk oluşturuyor. Benzer durum reasürans tarafında da izleniyor. Bu noktada, sigorta şirketlerinin attıkları adımlar müşteri sadakati ve sektörel itibar konularında büyük bir fırsatı da beraberinde getiriyor. Acil işveren sigortası gibi yeni ürünler ile prim ödemelerinde indirim ya da erteleme kampanyaları, poliçe kapsamlarının genişletilmesi gibi doğrudan tüketiciye odaklanan adımlar bu anlamda oldukça kıymetli. Öte yandan, yerel pazarda güçlü gelen konut satışları sektör için öne çıkan pozitif bir sinyal olarak değerlendirilebilir.”
Sektör oyuncularının operasyonel verimliliği artırmak için yaptıkları yatırımların dijitalleşme sürecini hızlandırdığını vurgulayan Uzun, “Bu durum, sektörün sürdürülebilir karlılık hedefleri için çok güçlü bir temel oluşturuyor. Mesela artan siber saldırılara karşı geliştirilebilecek siber risk paketleri sektörün genişleyebileceği bakir bir alan olarak değerlendirilebilir. Bu adımlarla ürünlerini birer kişiselleştirilmiş deneyim aracına dönüştürmeyi hedefleyen şirketler için görünüm oldukça pozitif” dedi.