* Covid-19’a karşı aşının bulunması dört gözle beklenirken uzmanlar koronavirüs kapma endişesi başta olmak üzere çeşitli nedenlerle aşı takviminin aksatılmaması konusunda anne ve babaları uyarıyor: Sağlık ocaklarında gerekli önlemler alındı, çocuklarınızın aşılarını zamanında yaptırın!
Dünyayı sarsan Covid-19 salgını tüm dünyaya aşının önemini bir kez daha hatırlattı. Dünya genelinde 100’ü aşan sayıda aşı çalışması sürerken, salgın nedeniyle pek çok ülkede rutin aşılamaların uygulamaları ise sekteye uğradı. Aralarında Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), Birleşmiş Milletler Çocuk Fonu (UNICEF) ve Küresel Aşı İttifakı’nın da (GAVI) yer aldığı çok sayıda uluslararası sağlık kuruluşu ortak açıklamayla “rutin aşılama sisteminin kesintiye uğraması nedeniyle dünya genelinde çocukların difteri, kızamık ve çocuk felci gibi aşı ile önlenebilir hastalıkların riski altında olabileceğini” belirtti.
Türkiye’de 2019 yılı sonu itibariyle yüzde 96 düzeyinde olan aşılama çalışmaları, salgının ilk günlerinde ailelerin hastalık kapmakla ilgili tereddütleri nedeniyle, bazı gecikmelere neden olsa da resmi çağrılarla aşılamalar devam etti. Peki, aşılama neden bu kadar önemli? Salgın, aşılamaya engel mi? Aşılamayla ilgili ortadan kalkan hastalıklar, aşılama sürmezse geri döner mi? Aşıların etkisi ömür boyu sürer mi? Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Çocuk Sağlığı Hastalıkları Anabilim Dalı’ndan Uzman Dr. Ayça Sözen merak edilen bu soruları yanıtladı.
Aşılama ile birçok bakteri ve virüs enfeksiyonuna karşı bağışıklığın sağlandığını belirten Dr. Sözen çocukların bu sayede aşısını oldukları ve bağışıklık sistemlerinin tanıdığı o mikroplarla karşılaştıklarında, ya hafif bir hastalık tablosunun ortaya çıktığını ya da hiç hastalanmadıklarını vurguladı. Sözen, aşılama olmaması durumunda çocukluk çağında geçirilen bazı enfeksiyon hastalıklarının gelecekte çocuğun hayat kalitesini etkileyecek kalıcı hasarlara yol açabileceğini, hatta ölümle sonuçlanabileceğine dikkat çekti.
Türkiye’de aşılar ücretsiz
Aşı ile 20’yi aşkın enfeksiyon hastalığının engellenebildiğini belirten Dr. Sözen, bu hastalıkların görülme oranlarına göre aşıların bir kısmının tüm topluma, bir kısmının ise yalnızca hastalıkla karşılaşma ya da hastalığı şiddetli geçirme riski yüksek bireylere uygulandığını söyledi. Aşıların prensip olarak hastalık riskinin var olduğu, aşının uygulanmasının güvenli olduğunun kanıtlandığı ve bağışıklık sisteminin gerekli yanıtı oluşturabileceği en erken yaşta uygulandığını kaydeden Dr. Sözen, “Türkiye’de devamlı güncellenen ve titizlikle uygulanan bir Ulusal Aşı Takvimi mevcut. Takvimdeki tüm aşılar, aile hekimleri denetiminde ücretsiz olarak uygulanmakta. Ulusal aşı takvimi dışında kalan Rotavirüs, meningokok, grip ya da HPV gibi aşılar da çocuk doktoru ve ailelerin ortak kararı ile belli yaş gruplarına uygulanabilir.” dedi.
Aşı takvimini salgında aksatmayın
Uzman Dr. Sözen, salgın döneminde Covid-19’a yakalanma endişesi başta olmak üzere çeşitli nedenlerle aşı takviminin aksatılmaması konusunda anne ve babaları uyardı:
“Salgın döneminde ailelerin çocuklarını, aşı için dahi olsa, evden dışarı çıkarmak ve sağlık kuruluşlarına götürmekle ilgili haklı bir tereddütleri oldu. Bu süreçte bazı aşıların uygulanmasında maalesef gecikmeler yaşansa da sağlık ocaklarında aşılama faaliyetlerini güvenli bir şekilde sürdürmeye yönelik düzenlemeler hızlıca sağlandı. Ailelere salgın döneminde de çocuklarının aşılarını zamanında yaptırmalarını kesinlikle tavsiye ediyoruz.”
Çiçek hastalığı aşı sayesinde ortadan kalktı
Aşı sayesinde tamamen önlenmiş hastalıkların en güzel örneğinin 1980 yılında DSÖ tarafından tüm dünyada ortadan kalktığı ilan edilen çiçek hastalığı olduğunu vurgulayan Sözen, çocuk felcinin de başarılı aşılama politikaları sonucunda pek çok ülkede ve 1998 yılı itibariyle Türkiye’de de ortadan kalktığını söyledi.
Sözen, kızamık hastalığının, DSÖ verilerine göre, 1963 yılında bulunan ve sonrasında yaygınlaşan aşısından önce, her yıl 2,6 milyon kişinin ölümüne neden olduğunu, 2000 yılında bu sayının yaklaşık 600 binin, 2016 yılında ise ilk kez 100 binin altına düştüğünün tahmin edildiğini belirtti. Hayatını kaybedenlerin büyük bölümünün beş yaş altı ve aşısız çocuklar olduğuna dikkat çeken Sözen, aşısı yapılan neredeyse tüm hastalıklar için benzer verilerin mevcut olduğunu söyledi.
Aşı yapılmazsa neler olabilir?
Dr. Sözen, bir hastalığa karşı aşılamanın tamamen durdurulması için, çiçek hastalığı örneğinde olduğu gibi, hastalığın ortadan kaldırılması; bir ülkede aşı takviminden çıkarılması için ise hastalığın görülme sıklığındaki azalmanın değerlendirilmesi gerektiğini söyledi. Sözen, şöyle devam etti:
“Herkesin her yere seyahat edebildiği bir çağdayız. Bu durumun pek çok olumlu yanı olduğu gibi, koronavirüs pandemisi örneğinde hepimizin yaşadığı belirli riskleri de mevcut. Bu gün ülkemizde nadir görülen pek çok hastalık dünyada özellikle de savaş, açlık, fakirlik ile mücadele eden ülkelerde salgınlara neden oluyor. Kızamık aşısı ile ilgili bir başarıdan söz ettik, ancak aşılama sürdürülmediğinde ortaya çıkacak sonuçları tahmin etmek de mümkün. 2016 yılından sonra başarılı aşılama faaliyetlerinin bazı ülkelerde sürdürülememesi ve aşı karşıtı görüşlerin yaygınlaşması nedeniyle kızamık nedenli ölümler 2017 yılı itibariyle yeniden 100 binin üzerine çıktı. 2018’de güvenli, etkili ve ucuz bir aşısı olduğu halde, kızamık hastalığı yüzünden hayatını kaybeden kişi sayısı ise 142 bin. Her yıl yaklaşık 1,5 milyon kişinin, aşı ile engellenebilir hastalıklar nedeniyle, yani aşı olmadığı için hayatını kaybettiği tahmin ediliyor.”
Aşılamada tekrarlayan dozlar gerekebilir
Bazı aşıların uygulandıktan sonra ömür boyu bağışıklık sağladığını , bazılarının ise ilerleyen yaşlarda doz tekrarı gerekebildiğini hatırlatan Sözen, özellikle hamileler, kronik hastalığı olan bireyler ve sağlık çalışanlarının bazı enfeksiyon hastalıkları açısından artan riskle karşı karşıya olduklarını, farklı aşılar yaptırmaları gerekebildiğini söyledi. Sözen, ayrıca belirli hastalıkların yaygın olarak görüldüğü bölgelere seyahat edecek kişilere, bu hastalıklara karşı aşılama da önerdiklerini kaydetti.