Sigorta sektörünün en temel dertlerinden biri kendini anlatamamak. Sektörü bir an için geri plana alsak ve doğrudan sektör çalışanını düşünsek ne yazık ki sonuç yine aynı. Anlatamıyoruz… Hiç anlatamadık ki?
Belki sektörün bu topraklarda geç var olmasından, matbaadan sanayi devrimine birçok dönüm noktasına toplumca geç adım atmaktan, belki göçebe köklere sahip insanımızın sabit değerlerdeki riski geç öğrenmesinden…
Tabi hayat ya da sağlık gibi değerlerin kader algısı sarmalından sıyrılamaması, ülke ve bölge şartları, gelişimin ve öğrenimin zaman alması, yaşanan ve yaşatılan kötü ürün&firma deneyimleri, kişilerin ekonomik gelirlerinin gelecek algısını yükseltmeye değil ancak günü kurtarmaya yetmesi ve daha birçoklarından “neden anlatamadık” konu başlığı altında bahsedebiliriz.
Kim bilir? Belki de hepsinden biraz vardır…
Bu konuda fazlaca ampirik etken sıralamak mümkün lakin, sanırım en önde gelen iki nedeni seçmemiz gerekse; yurdum insanının ekonomik şartlarını ve sektörün kendini anlatmayı bir türlü bilememesini vurgulamak yanlış olmaz.
Ekonomik şartlar neyse de, ki bunu sadece sigorta çalışanının etki alanında olmadığı için neyse diyerek geçiyorum, sektörün iletişim sıkıntısı pek bir derin.
Neye güvence verdiğini fazlaca vurgularken kapsam dışı alanlardan söz etmekte ketum davranıp güven sarsmak mı dersin,
Her an destek vereceği algısını yaratıp çağrı merkezinde sayılar arasında sek sek oynatan mı istersin,
Ek hizmeti ile dikkat çekeyim derken prosedürlerde müşteriyi küstüren mi dersin,
Yoksa reklamından kampanyasına markayı yükseltirken sahadaki çalışanına ne pahasına olursa olsun satış yapmayı telkin eden mi?
Tabi hedeflerde boğulanı, hızlı satış yapayım diye bilgi eksiğinde zirveye ulaşanı, kötü niyetli olmasa da önemsemediği bilgi aktarımından dolayı müşteriyi zarara uğratanı, bilgi vermeyeni hatta kendi de yeteri kadar bilmeyeni (!) yani danışman değil satıcı olanı vs eklersek sebepler uzar gider.
Sonuç mu?
Ülkede büyük bir sağlık konusu varken karşınıza “sigorta firması karşılamaz değil mi?” sorusu ile dikilirler. Neye güvence verdiğiniz değil, neye kesinlikle güvence vermeyeceğiniz sorusu ve şüphesi ile anılırsınız. Kimsenin aklına olumlu desteği veren sektör olarak gelmez, parasının karşılığını burada da kesin vermeyecek sektör olarak gelirsiniz.
Son 1 yıllık, 6 aylık ve 3 aylık Google Trends istatistiklerine baktığımızda “sağlık sigortası”, “tamamlayıcı sağlık sigortası”, “hayat sigortası” gibi kritik aramalarda hızla düşüş var. Halbuki iletişim stratejisi ve toplumdaki algısı doğru konulanmış bir sigorta sektörünün varlığında, Corona tehdidi kendini gösterdiğinde güvence arayışı ile birlikte düşüş değil artış görmemiz mümkün olurdu.
Belki de sektörün tüm unsurlarının önce bir kriz iletişimi stratejisi oluşturması ve ardından gelecekte nasıl anılmak istediği konusunda fikir üretmesi gerekmektedir.
Yazar hakkında:
Şahap Tokgöz, yüksek eğitimini mühendislik ve işletme alanlarında tamamladı. Profesyonel iş hayatında satış uzmanı, işe alım uzmanı, eğitim müdürü, iş geliştirme yöneticisi olarak çalıştı. Halen K2 Danışmanlık’ta Proje Müdürü & Danışman olarak görev alıyor.