Çoğu self servis lokantada önce tatlılar, daha sonra salata çeşitleri ve en son olarak da ana yemekler arasından seçim yaparız. Dikkat edecek olursak yemeklerin düzenlenme şekli neredeyse yeme sıralamasının tam tersi olduğunu görürüz. Bu şekilde bir yerleştirmede eğer acıkmışsanız ihtiyacınızın üstünde yemek alma olasılığınız çok yüksektir.
Önceki yazımızda kararlarımızı verirken rasyonel olmadığımızı irdelemiş ve seçim mimarisinden bahsetmiştik. Seçim yaparken özellikle içinde bulunduğumuz ortamın kararlarımızı etkileyen önemli bir faktör olduğunu örneklerle ortaya koymuştuk. Davranışsal ekonomide karar verme ortamlarının tasarlanmasına “seçim mimarisi” deniliyor. 2017 Nobel ekonomi ödülü sahibi Richard Thaler, Nudge isimli kitabında seçim mimarisini şu şekilde açıklıyor: ’Karar vericiler vakumlu bir ortamda seçim yapmazlar. Seçimlerini, fark edilen ve fark edilmeyen birçok özelliğin kararlarını etkileyebileceği bir ortamda yaparlar.’’
Kararlarımızı yalıtılmış, etkisiz ortamlarda almıyoruz
Oldukça sık karşılaştığımız bir örnek üzerinden duruma bakalım. Çoğu self servis lokantada önce tatlılar, daha sonra salata çeşitleri ve en son olarak da ana yemekler arasından seçim yaparız. Dikkat edecek olursak yemeklerin düzenlenme şekli neredeyse yeme sıralamasının tam tersi olduğunu görürüz. Bu şekilde bir yerleştirmede eğer acıkmışsanız ihtiyacınızın üstünde yemek alma olasılığınız çok yüksektir. Açken karşınıza çıkan tatlıya hayır demek çok zordur. Bunu bilen restoran sahibi ilk olarak karşınıza tatlı seçeneklerini sunar. Ancak tam tersi bir düzenleme yapılsa, önden ana yemek ve en son tatlılar sıralansaydı tatlı almaktan vazgeçmeniz kolay olabilirdi. Böyle bir düzenlemede farkındalık düzeyiniz çok yüksek değilse ve yemek seçimlerinizde çok kararlı değilseniz, seçimleriniz tam olarak sizin kontrolünüzde gerçekleşmeyecek diyebiliriz. Aynı durum pek çok farklı seçimimizde de geçerlidir. Kararlarımızı yalıtılmış, etkisiz ortamlarda almıyoruz. Ortam ve seçeneklerin bize sunulma şekli tercihlerimizi ciddi düzeyde etkiliyor.
Bilinçli ya da bilinçsiz hazırlanan her karar ortamı seçimleri etkiler
Kararlara etki edilmesi bazen ürünlerin yerleştirilme düzeniyle bazen seçenekler arasında bir şeyin sunulma(ma)sı veya zamanlamasıyla gerçekleştirilir. Kimi zaman da çok basitçe insanların diğerlerinin ne yaptığı konusunda bilgilendirilmesi şeklinde olabilir. Bütün bu davranışların özünde karar ortamının tasarlanması yani seçim mimarisi yatar. Her türlü ortam ve süreç, bilinçli olarak tasarlamamışsa bile bir şekilde olduğu haliyle seçimleri etkiler. Belirli bir niyetin olmaması etkisini değiştirmez.
Kurumların karar alma haritaları çıkarılmalı
Kurumlarda da yöneticiler bir anlamda seçim mimarlarıdır. Kurum kültürü dahilinde, ekiplerinde istenilen davranışları geliştirmek için ortamları yapılandırmaları gerekir. Yöneticiler, davranışsal ekonominin temel prensiplerini anladıklarında çalışanlarının karar süreçlerini belki tamamen rasyonel hale getiremeyeceklerdir, ancak akıllı seçim mimarileriyle yaşanan sorunları azaltabilirler. Kurumların karar alma haritalarının çıkarılıp çalışma ortamlarının bilinçli bir şekilde davranış odaklı tasarlanması, iş akışlarında karşılaşılan hataları giderebilir ve çalışanların gündelik akış içinde daha sağlıklı kararlar almaları desteklenebilir. Bir amaçla kurgulansın ya da kurgulanmasın karar ortamlarının seçimlere bir etkisi söz konusu olduğuna göre bu ortamları bilinçli bir şekilde tasarlamak, kurumların performans ve verimliliklerine ciddi düzeyde doğrudan etki edecektir.