Prof. Dr. Acar Baltaş: Geçersiz Uzmanlıklar -1

Türkiye’de herkesin uzmanı olduğu iki konu vardır. Bunlardan biri politika, diğeri de futboldur. Bu iki konunun dışında üç konu daha vardır ki, kendini “uzman” ilan etmek, bu konularda uzman sayılmak için yeterlidir.

En çok boş laf kaldıran (palavra yerine kullanıyorum) konu “mutluluk”tur. Bilen-bilmeyen, ağzı laf yapan, insan bedeni ve beynin işleyişi ile ilgili hiçbir bilimsel temeli olmayan kişiler, akıllarına geleni “mutlak doğrular” olarak konuşmaktadır. Bir “görüş” (buna “saçmalık” da denebilir) ne kadar çok tekrarlanırsa, sorgulanmadan doğru kabul edilir. Bunun sonucunda hayatlarında hiç fizik okumamış veya fiziği sadece lisede ders olarak görmüş insanlar; “kuantum sıçramasından”, “kuantum koçluğundan” söz etme cesaretini göstermekte ve son günlerde Nişantaşı’nda her “cafe”ye üç “yaşam koçu” düşmektedir. Benzer şekilde “iyimser olalım, iyi düşünelim iyiyi çağıralım…” görüşü de önemli ölçüde geçersizdir.

1921 yılında 11 yaşındaki 1528 üstün zekalı çocuğu seksen yıl izlemiş olan Stanford Araştırması iyimserlerin daha kısa yaşadığını ortaya koymuştur. Bu sonucu “neden?” diye sorgulamaya açmak, orta zekalı bir insanın cevabı en geç 30 saniye içinde bulmasına neden olur (Cevabı bulamayanlar üzülmesin ve yazının sonuna baksın).

Doğal uzmanlığa imkan veren ikinci konu “liderlik”tir. Bu konuda da özellikle yerli-yabancı dalkavuk yazar ve gazeteciler; iktidarı ellerinde tutan CEO ve siyasilere abartılmış başarı hikayeleri yazarlar. Bu söyleşi ve kitapların çoğu çarpıtılmış bilgilerle yazılan destanlar içermektedir. Bu kitap veya yazıların ortak özelliği ya abartılmış özelliklerden oluşması veya sadece belirli koşullarda geçerli olan ve okuyucunun kendi hayatına yansıtmasına imkan olmayan bir nitelik taşımasıdır. Bir başka özellik ise, liderlikle ilgili birbiriyle çelişen veya bir insanda toplanması mümkün olmayan çok sayıda sıfat içermesidir. Lider “cesur olmalı, kararlarını düşünerek vermeli, ileri görüşlü olmalı, yüksek karakterli olmalı, iyi konuşmalı, dinlemeli, çok çalışmalı… vb.” gibi. Bu konuda sağlam kuramsal temele dayalı bilgi çok sınırlıdır. Liderlik konusunda ahkam kesen yerli ve yabancı uzmanların önemli bir bölümü hayatlarında hiçbir şeye liderlik etmemiştir.

Üçüncü konu ise “iktisat”tır. Ekonomik göstergelerin bugün neden böyle olduğunu bütün yerli-yabancı iktisatçılar inandırıcı gerekçelerle kolayca açıklamaktadır. Ancak bir ay veya bir yıl sonrasına dönük bütün tahminler “maç üç ihtimalli” kıvamındadır. Daha sonra da bütün uzmanlar koro halinde, “ben zaten söylemiştim” diyebilmektedir. Aksi olsa yazılı ve görsel medyada fikir beyan eden uzmanların menkul kıymetler alanında büyük paralar kazanmış olmaları ve varlık içinde yüzmeleri gerekir.

Ekonomi konusunda temel bir eğitim almadığım için bu konuda benim görüşüm bir değer taşımaz. Ancak Allah razı olsun ülkemizde, Ege Cansen gibi, en karmaşık ekonomi konularını 250 kelimede kristal berraklığıyla ortaya koyan ve “kral çıplak” diyen bir değerli iktisatçı var. 30 Ekim 2013 tarihli yazısında Sayın Cansen şöyle yazıyor: “….Esasen gazete yazarlığının işlevinin de bu olduğuna inanıyorum. İktisadi yazı veya konuşmalarda çok yanlış bulunur. Çünkü konunun içinde adı geçen şeylerin “tanımı” yapılmadan veya tanımı üzerinde mutabık kalınmadan söze başlanır. Çoğu kez, bir konuyu anlatan, onun anlattıklarına itiraz eden veya bunları okuyan ve dinleyenler kullanılan iktisadi kavramlardan farklı şeyler kasteder veya anlar. Bu yüzden olacak Profesör Steve Hanke bir makalesinde “iktisadi bir tartışmada söylenenlerin %90’ı ya yanlıştır ya da konuya ilgili değildir” demişti. Allah iktisadi makale okuyanlara yardımcı olsun”.

Astroloji

Bu açıdan bakınca astrolojinin tahminleriyle ekonomi tahminleri arasında büyük bir paralellik göze çarpmaktadır. Örneğin bir büyük gazetenin Pazar ekinde şirket astrolojisi konusunda yazan “uzman” bakın kova burcundakiler için ne buyuruyor. “Yaptığınız işin teknoloji, kitle iletişimi veya eğitimle bağlantısını mutlaka kuruyorsunuz. Entelektüel kapasitenizi kullanmak, sıra dışı işler yapabilmek sizi mutlu ediyor… Sivri fikirlerinizi değerlendiren şirketlerin kazanımları büyük olacak”

Bir başka büyük gazetenin çok iddialı uzmanından geçmiş yıla ait kesin bir yeni yıl uyarısı: “Venüs geri giderken estetik ameliyat olmayın”. Ayrıca yazıda çok daha önemli bir uyarı var: “Bu yaz evlenmeyi düşünenler Venüs’ün geri hareketini hesaba katarlarsa onlar için faydalı olur”. Bu uyarılardan yola çıkarak, geçtiğimiz yıl yaptırdığınız ve memnun kalmadığınız estetik ameliyatın nedeni, hekiminizi seçerken hata yapmış olmanız değil; değerli astroloğunuzun uyarısını dinlememiş olmanızdır. Bunun için kendinize iki sıkı tokat atsanız yeridir. Böylece aklınız başınıza gelir.

Ancak daha vahimi, büyük umutlarla kurduğunuz yuvanızda bir türlü aradığınız huzuru bulamadıysanız, değerli astroluğunuzun uyarılarına kulak verip, düğününüzü bir yıl ertelemediğiniz için derdinize yanın.

(Devam edecek)

Bir görüş ne kadar çok tekrarlanırsa, sorgulanmadan doğru kabul edilir. Bunun sonucunda hayatlarında hiç fizik okumamış veya fiziği sadece lisede ders olarak görmüş insanlar; “kuantum sıçramasından”, “kuantum koçluğundan” söz etme cesaretini göstermektedir.