Katılım Emeklilik Genel Müdürü Ayhan Sincek, Bireysel Emeklilik Sistemi’nin (BES) çok sağlam bir altyapıya sahip olduğuna dikkat çekerek, “Millet olarak BES’in eşsiz avantajlarından daha fazla yararlanmalıyız. BES sayesinde bir yandan dünyanın en büyük ekonomilerinden biri olma hedefini gerçekleştirirken diğer yandan da tasarruflarımızı artırarak emeklilik dönemimizi güvence altına alabiliriz” dedi.
Katılım Emeklilik Genel Müdürü Ayhan Sincek, 16’ncı yılını tamamlayan BES’in olgunluk dönemine girdiğini ve sağlam altyapısıyla Türkiye’nin geleceğinde daha etkin rol almaya hazır olduğunu belirtti. Sincek, “Hedefimiz olan dünyada ilk 10 ekonomi arasına girebilmek için yerli kaynaklarımızı artırmalıyız. Böylece ekonominin tansiyonu düşerken tasarruflarımız artacak, halkımıza da emeklilik dönemlerinde ikinci bir maaş sağlamış olacağız. Yurt içi tasarrufları artırmanın en etkili yolu ise herkesi BES çatısı altına almaktan geçiyor” dedi.
BES’te reformu destekliyoruz
BES’in gelişmiş ülkelerde zorunlu olarak uygulandığı, ülkemizde ise gönüllü ve otomatik BES olarak zorunlu olmayan iki kısmının yürürlükte olduğunu belirten Ayhan Sincek, “Gönüllü BES, Otomatik Katılım (OKS) ile önemli bir aşama kat etti. 12 milyon katılımcı ve yaklaşık 100 milyar TL fon büyüklüğüne ulaşıldı. Önümüzdeki dönemde BES’de yapılacak yeni reformlarla daha geniş kitlelere ulaşılmış olacak. Bu doğrultuda açıklanan reform paketinin hem vatandaşlarımıza, hem reel sektöre, hem finans sistemimize, hem emeklilik şirketlerine, hem de devletimize büyük yararlar sağlayacağını düşünüyoruz” şeklinde konuştu.
Ayhan Sincek sözlerine şöyle devam etti; “Yakın zaman önce yaptırdığımız Sigorta Okur Yazarlık Araştırması’na göre Türk halkı tasarruflarını yüzde 23,4 oranında BES fonlarında değerlendiriyor. Bu oran bize BES’e olan güvenin gittikçe yükseldiğini gösteriyor. Bu talebi aksiyona geçirmek için daha fazla çalışmalıyız çünkü kişinin geliri ne olursa olsun az parayla tasarruf yapılabilen ve en masrafsız alternatifin BES olduğunu tüm topluma anlatmalıyız. Hem kendi geleceğini hem de aile üyelerinin geleceğini küçük küçük birikimlerle planlamak isteyenlere BES’in avantajlarını anlatmaya devam etmeliyiz.”
Yüzde 25 devlet katkısı Avrupa’da yok
“BES’te var olan yüzde 25 devlet katkısı; altın, döviz ya da kira sertifikası emeklilik fonları gibi tasarrufunuzu değerlendirebileceğiniz avantajlı seçenekleriyle uzun vadeli tasarrufun en ideal adresi BES’tir. Özellikle yüzde 25 devlet katkısı Avrupa ülkelerinde bile yok. BES’e yatırım yapanlar birikimlerini kısa vadeli dalgalanmalardan koruyarak geleceklerini planlama fırsatı yakalar. BES yatırımları ayrıca haciz, iflas gibi durumlarda yasa ile koruma altındadır. Vatandaşlarımız, altın ya da döviz almak yerine birikimlerini, BES’teki altın ve döviz fonlarına yatırarak devlet katkısı sayesinde çifte kazanç sağlayabilirler. Geliri ne olursa olsun az parayla tasarruf yapılabilen ve en masrafsız alternatif BES’tir.”
Özellikle gençler için fırsat
Sincek ayrıca erken sisteme girmenin avantajlarına da değinerek; “Özellikle gençlerin BES’e katılmasını öneriyorum. Başlarken küçük miktarlarda, minimumda başlayabilirler. Gelirleri arttıkça ödedikleri katkı paylarını artırılabilirler. İlerleyen yaşlarda bir hayalinin gerçekleşmesine BES vesile olabilir. Bireysel emekliliğe girmek çok kritik bir adım ancak asıl mühim olan sistemde kalmak, uzun vadeli düşünmeli…”
Yeni Aşama: Tamamlayıcı Emeklilik…
BES’te yapılacak reformların ve kıdem tazminatlarının BES ile entegre edilmesini desteklediklerini belirten Ayhan Sincek şu detayların altını çizdi; “Bahse konu çözümün BES alt yapısı üzerinden üretilmesi; sermaye piyasalarının derinleşmesi, tasarrufların sürdürülebilir ekonomik büyümeye katkı sağlayacak yatırımlara yönlendirilmesi anlamına gelecektir. Sabit sermaye yatırımlarının finansmanında bankalara bağımlılık azalacak, yatırımcılara uzun vadeli yerli kaynak sağlanacak. Yasa yapıcı, biz emeklilik şirketlerine bu bağlamda herhangi bir görev tevdi ederse, bu görevi ifa edecek yetkinliklere ve alt yapıya sahip olduğumuzu, gereğini memnuniyetle yapacağımızı belirtmek isterim.
Tüm gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde yaşandığı gibi, Türkiye’de de nüfus yaşlanmaktadır. Yaşlanan nüfusun sosyal güvenlik sisteminin giderlerini ciddi şekilde artıracağı ve aktüeryal dengelerin bozulacağı görülmektedir. Diğer yandan, Türk sosyal güvenlik sistemi, sağlanan yardımların kapsamı ve süresi dikkate alındığında dünyanın en cömert sistemlerinden biri olarak değerlendirilmektedir. Güçlü ekonomiye sahip müreffeh devletlerde bile ancak zorunlu olarak uygulanan BES, sürdürülebilir bir sosyal güvenlik sistemini mümkün kılmaktadır. İşgücü piyasasına yeni girenlerin emekli olduklarında SGK’dan alacakları emekli aylıkları aktif çalışma dönemindeki ücret kazançlarına göre ciddi şekilde azalacaktır. Dolayısıyla, bu bireylerin aktif çalışırken sahip oldukları yaşam standartlarını yaşlılıklarında korumaları güçleşecektir. Bu kapsamda, Yeni Ekonomi Programı çerçevesinde tamamlayıcı emeklilik sistemine yönelik olarak yapılan açıklamalar memnun edicidir. Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi ile bireylerin emeklilik dönemlerinde ciddi düzenli ilave gelire kavuşabileceklerini ve bahse konu risklerin çok daha iyi yönetilebileceği bir ortamın oluşturulacağını düşünüyorum. Buradaki en önemli beklentimiz; çalışanların kazançlarına göre bütçelerini sarsmadan birikim yapabilmeleri ve emeklilik dönemine yönelik fon oluşturulmasıdır. Bu konunun da hem toplumumuza hem de tüm çalışanlara iyi anlatılması gerekiyor. Bu fonların güvence altında olduğunu, devletin kurumları tarafından sıkı bir şekilde gözetlendiğini ve denetlendiğini, şeffaf ve hesap verebilir şekilde yönetildiğini, çalışanların hak ve sorumluluklarını iyi anlatabilirsek bu sistemin sosyal güvenlik boyutu açısından çok başarılı sonuçlar doğuracağı görüşündeyim.
Türkiye ekonomisinin önümüzdeki dönemde dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasında yer alması hedefini önemsiyoruz. Bu hedefin tutturulabilmesi için ülkemizin yüksek ve istikrarlı bir büyümeye sahip olması gerekiyor. Yüksek büyümeyi sağlayacak yatırımların finansmanı bakımından en güvenilir ve en sağlıklı finansman kaynağı yurt içi tasarruflardır. Toplam yurtiçi tasarrufların yatırımların gerisinde kalması durumunda, yatırımların finansmanında dış tasarruflara başvurulmakta bu da cari açık problemine neden olmaktadır. Dolayısıyla, yüksek ve sürdürülebilir büyümenin sağlanması ve dış kaynaklara olan bağımlılığın azaltılmasında yurt içi tasarrufların artırılması ve dolayısıyla da emeklilik sistemimiz hayati önem taşıyor.”