JLT Türkiye CEO’su ve Yönetim Kurulu Başkanı Servet Gürkan, kendi adını taşıyan blogu servetgurkan.com’daki yazılarında sigortacılıkla ilgili önemli konulara dikkat çekmeye devam ediyor. Servet Gürkan son yazısında “Eksik sigortanın sonuçları ve çözümleri” konusuna yer verdi. Sigorta Yasalarındaki ‘Doğru beyan (bilgi verme) yükümlülüğü’ başlığı altında yer alan yükümlülüklerin, risk yöneticilerinin doğru sigorta değerlemesinin önemini anlamalarını sağladığına dikkat çeken Gürkan, geçen yıl yürürlüğe giren 2015 sayılı Sigorta Yasası uyarınca değerlemelerin doğru yapılmasının çok daha önemli hale geldiğini belirtti.
Servet Gürkan’ın yazısı şöyle:
Sigorta Yasalarındaki ‘Doğru beyan (bilgi verme) yükümlülüğü’ başlığı altında yer alan yükümlülükler, risk yöneticilerinin doğru sigorta değerlemesinin önemini anlamalarını sağlar. Warren Buffett’ın yatırımcılara verdiği ünlü tavsiye “Fiyat ödediğin bedel, değer ise ne aldığındır” dir. Ancak sigorta ve prim söz konusu olduğunda, alıcılar farklı bir sorunla karşı karşıya kalırlar – tavsiyedeki bu iki kavram birbirine çok yakın bir şekilde bağlı ve ilişkilidir.
Daha ucuz sigorta maliyeti sağlamak amacıyla bir binanın veya malın değerini olduğundan düşük belirleyenler, bir hasar talebi söz konusu olduğunda kendilerini “eksik sigorta” olgusuyla karşı karşıya bulacak demektir.
JLT Specialty’nin Yöneticilerinden Trevor Young’a göre, bu durum sıkça karşılaşılan bir durumdur. FCA’nın küçük ve orta ölçekli işletmeler (KOBİ) arasında 2015 yılındaki hasarlar ile ilgili hazırladığı rapor, “eksik sigortanın” ciddi şekilde alarm verdiğini göstermiştir.
Bu arada geçen Kasım ayında İngiliz Sigorta Brokerleri Birliği de (BIBA), küçük işletmelerin bu sorundan kaçınmalarına yardımcı olacak bir rehber yayınlamıştır.
Profesyonel bir değerleme hizmeti almak, rehberin ilk ipuçlarından birisi olarak yeralmaktadır. Ancak Young’a göre, bu sorunu sadece KOBİ ‘ler yaşamıyorlar; “Bu durum şaşırtıcı derecede yaygındır ve çok iyi anlaşılması gereken bir riskdir.”
Geçen yıl yürürlüğe giren 2015 sayılı Sigorta Yasası uyarınca değerlemelerin doğru yapılması çok daha önemli hale gelmiştir. Kanun, gelişmiş uygulamaları teşvik etmek için hem bir sopa hem de ucuna takılacak bir havuçu birlikte sağlamaktadır.
Sigortalıların, sigortacıların daha fazla bilgi talep etmeleri gereken yerlerde beyanda bulunulacak bilgiler de dahil olmak üzere tüm maddi koşulları bildirmek açısından ‘doğru beyan’ yükümlülüğü vardır. Ancak buna rağmen varlıkların değerleriyle ilgili gerçek bilgilerin nasıl yok sayıldığını ve veya bu değerlerin nasıl eksik belirlendiğini anlamak çok zor. Öte yandan, bunların doğru verildiği durumlarda, sigortacıların hasar taleplerini reddetme şansları kesinlikle azalacaktır.
Değerleme süreci sona erdikten sonra, sigortacı için çok fazla itiraz şansı kalmamaktadır “diyor Young.
“Ancak, değerlendirmenin kasıtlı olarak veya ağır kusur nedeniyle yanlış beyan edildiği durumlarda, sigorta şirketi, değerleme sürecinin başlangıçta imzalandığı ve kabul edildiği durumlarda bile, poliçeyi geçersiz sayma hakkını saklı tutacaktır.”
Bazı durumlarda, elbette, değerler kasıtlı olarak düşük veya aşırı yüksek belyan edilmiş olabilir. Ancak, uzman değerleme firması Rushton International’ın Genel Müdürü Susan Davies, istemeden de hata yapmanın çok kolay olduğunu söylüyor.
“Hata, bir varlık veya bir mülk için net defter değeri veya piyasa değeri kullanılıyor olabilir, ancak bu hasar durumunda yerine koyma maliyeti değildir” diyor. Bunun yerine, sigortacılar genellikle yıkım ve enkaz kaldırma gibi maliyetleride kapsayan yeniden yapma değerine ihtiyaç duyuyorlar.
Düzenli değerleme
Belki de en yaygın kanaat, “değerleme zaman içinde kaybolur” inancıdır. Insurance Times’ın ve Zürih Sigorta şirketinin brokerler arasında 2015 yılında yaptıkları bir ankette, katılanların üçte ikisine yakın bir bölümünün değerlemelerin düzenli yapılmamasının eksik sigortanın ana nedeni olduğunu belirttiklerini gösterdi.
Bir çok faktör yeniden değerlemelerin düzenli yapılması zaruretini ortaya koymaktadır.
Örneğin 2018 Kasım ayında BIBA, işletmelere Brexit oylamasını takiben döviz dalgalanmalarının dikkate alınmasını hatırlattı. Davies’e göre, bu hususun değerlemeler üzerinde çok büyük bir etkiye sahip olabilir.
‘Endeksleme sürünmesi’, endekse göre (enflasyonu da hesaba katmak üzere) güncellenen başlangıçtaki doğru rakamın, küçük hataların büyük hatalar ortaya çıkana kadar engellenmesini sağlayan diğer bir yaygın uygulamadır.
Davies, “Her yıl endekslenmiş rakamları yeniden endekslemekte olduğunuzdan, kademeli olarak gerçek değerden uzaklaşıyorsunuz” diyor.
Nedene bakılmaksızın, eksik sigortanın sonucu her zaman aynıdır – poliçe sahibi, sigorta kapsamındaki teminatın karşılığını alamama riskiyle karşı karşıyadır.
Bir şey yok olana kadar ne kaybettiğinizi bilemiyorsunuz.
Hasar danışmanı Echelon’dan Ian Fulton, risk altındaki fiili değerin bazen yüzde 20 veya yüzde 30 daha düşük değerlendirildiği ve bu yüzden sorunlarla karşılaştığını, son zamanlarda meydana gelen bir sel baskınında, selden dolayı hasar gören bir binanın gerçek değerinin yüzde 60 altında sigorta edildiğni gördüğünü söylüyor.
Bu olayda ve benzeri olaylarda, Echelon gibi firmalar daha yüksek ve doğru değerleme için dava açabilir ve/veya hasarın ödenmesi için eksperlerle başka çözümler üzerinde çalışabilirlerdi.
Sonuçta açılan davada örneğin, Echelon, kaybın daha büyük bir kısmının bina sigortasından çok, doğru değerlemenin yapıldığı mal/emtea teminatına girdiğini başarıyla savunup davayı kazandı.
Fulton, ” etkiyi azaltmayı başarabildik, ancak sadece azalttık, Eksik sigorta gerçeğinden uzaklaşabilmek şansı yoktu,” diyor.
Bu durumlarda, sigortacılar genelde hasar miktarını eksik sigorta oranına göre azaltırlar.
Bunu önlemenin yolu güçlü, tercihen çok profesyonel bir değerleme sürecine sahip olmanın faydaları olacaktır, diyor Fulton.
Sigortacılar başlangıçta poliçede daha az zahmetli olacağından dolayı “avarage clause” u uygulamaya karar verebilirler, bu nedenle mülk veya varlıkların tek tek adlandırılmaması ve maddeleştirilmemesi, sigortacının herhangi bir hasar durumunda eksik sigorta uygulaması ihtimalini azaltacaktır.
Sağlam bir değerleme, doğru risk değerlendirmesi yapılmasını sağlar
Özellikle Sigorta Kanunu’ndan sonra, kesin ve doğru bir değerleme, sigortacıya ve müşteriye büyük faydalar sağlar.Bunun nedeni, riskin doğru bir şekilde belirlenmesine yardımcı olmasıdır.
Geleneksel olarak sigortacılar, değerleme konusundaki zorlukları poliçe sahibinin problemi olarak gördüler.
Sigorta Yasası, sigorta şirketlerini değerleme maliyetlerine katkıda bulunmaya ikna etme imkânı sunmaktadır. Ancak, Young’a göre, sigorta piyasasındaki bu tutumda halen faklılıklar görülmeye devam ediyor.
Bununla birlikte, düşük maliyetli teminattan kaçınmak değil, profesyonel değerlemeye yatırım yapmanın gereği için ikna edici bir durum var. Doğru değerlemeler, işletmenin çalışmasını sürdürebilmesi için karşılanması gereken gerçek riskler hakkında daha fazla bilgi verir.
Davies, “İşletmeler, değerlerin nerede olduğunu anlamazlarsa, bir olayın ardından doğru bir tahmini maksimum hasar(PML) ve hasarın doğru belirlenmesi çalışmasını yapamazlar” diye belirtiyor.
Örneğin, Rushton’un sunduğu bir hizmet de, bir işletmenin kendi tesislerinde bulunan değerlerin nasıl dağıldığını görsel olarak gösteren ve dolayısıyla işletmenin risklerini görselleştirmesine yardımcı olan bir risk haritasıdır.
Sonuç olarak “Değerleme”, maruz kalabileceğiniz maddi yükleri ve risklerinizi gerçekten anlamanıza yardımcı olur. Onlar sadece sigorta bedelini belirlemekten çok daha fazlasını gösterirler.